1999 depreminden sonra değişen hiçbir şey olmamış
17 Ağustos depremi Türkiye’nin yakın tarihinin en büyük felaketinden biriydi. Bu felaketi yaşayan Kocaeli halkıyla depremi ve alınması gereken önlemleri konuştuk.
Fotoğraf: Pixabay
Meryem KAYA
Yusuf ATMACA
Kübra LAZ
Kocaeli
İstanbul’da yaşanan 5.8 büyüklüğündeki deprem Türkiye’nin yakın tarihinin en büyük felaketi olan ’99 depremini hatırlattı. Bu depremden en çok etkilenen kentlerin başında da Kocaeli geliyor. 1999 yılında merkez üssü Gölcük olan deprem de 18 bin 373 insan yaşamını kaybederken 365 bin bina ise hasar gördü. Kent halkının acıları ve korkuları bu yüzden hâlâ taze. Son yaşanan İstanbul depremi ve sonrası ortaya çıkan manzarayla alakalı biz de Kocaeli’nin Derince ve Körfez ilçelerinde yurttaşlarla depremi ve alınması gereken önlemleri konuştuk.
"BİNALAR SAĞLAM OLSA KİMSE TELAŞ YAPMAZ"
’99 depremini yaşayan Sabri “Japonya’da daha şiddetli deprem oluyor, kimsenin burnu bile kanamıyor ama bizim ülkemizde 5.8’le 30 tane okul zarar görüyor” dedi. Can kaybını yoksullukla ilişkilendiren Sabri “Yoksul tedbir alamıyor çünkü parası yok” diyor. Sözü öğrenci olduğunu belirten Esra’ya veriyoruz. 5.8 büyüklüğündeki bir depremi daha önce yaşamadığını, bu depremde korkuya kapıldığını dile getiren Esra “Binalar sağlam olsa kimse telaş yapmaz, korku içinde olmaz. Şu an herkes oturduğu evin sağlam olup olmadığı telaşında. ’99 depremini yaşamadım ama o zamandan bu zamana yeteri kadar önlem alındığını düşünmüyorum. Toplanma alanlarına, alışveriş merkezleri ve rezidanslar yapılmamalı’ diyor.
"O ZAMAN DA TOPLANMA ALANLARI YOKTU, ŞİMDİ DE"
1972’den beri Derince’de oturan Mehmet Yaman “20 yıl sonra tekrar böyle şiddeti büyük bir depremi yaşadık. Bana göre ’99’dan sonra değişen hiçbir şey olmamış. O zaman da toplanma alanları yoktu. Şu anda deprem olsa gidecek yerimiz yok” diyor. Derince’de imara açılmayan yer kalmadığından bahseden Mehmet Yaman “99 depreminden sonra gittiğimiz her yer şimdi binalarla dolu, onu geçtim bir deprem oldu bütün iletişim koptu kimse kimseye ulaşamadı. Daha büyüğünde ne hale geliriz bilmiyorum. Toplanan deprem fonundaki paralar nereye gitti onu hiç bilmiyorum.”
"MÜTEAHHİTLER DENETLENMELİ"
Devletin ve müteahhitlerin depreme karşı önlem almada zayıf olduğunu belirten Hakan Aydeniz “İnşaat esnasında dökülen betondan tutun alınan malzemeye kadar denetleme kurumlarının test yapması gerekir. Ancak denetim ya olmuyor ya da zayıf kalıyor” diyor. Müteahhitlerin insan hayatını düşünmediğini ve maliyeti azaltarak daha fazla kâr etmeyi düşündüklerini söyleyen Hakan Aydeniz “Bir binanın maliyeti diyelim ki 70-80 bin lira, müteahhit bunu 50 bin liraya, 40 bin liraya elinden geldiğince düşürmeye çalışıyor. Kalıbından duvarına kadar işçiliğini ucuza veriyor” diyor. Piyasada çok fazla müteahhit olduğuna vurgu yapan Hakan Aydeniz “Cebine 100-150 bin lira koyan herkes bina yapmaya kalkıyor halbuki işi bilmiyor, devletin herkesi inşaat sektörüne sokmaması lazım” dedi. Denetleme firmalarının binaların kolonlarından kirişlerine kadar sağlamlık testi yapması gerektiğini söyleyen Hakan Aydeniz “Merkez illerden yetkililerin gelerek ilçelerdeki firmaları denetlemesi gerekiyor, böylelikle bizim için daha güvenceli bir hayat olur” dedi.
Depreme karşı hiçbir önlem alınmadığını söyleyen Nurullah da “Deprem değil rant öldürüyor. Halk bilinçlendirilmeli, kaçak yapılaşma olmamalı, ranta dayalı sistemden vazgeçilmeli, belediye denetimlerini sıklaştırmalı büyük bir depremde can kaybının önüne ancak böyle geçilebilir” diyor.
"PARAN YOKSA ÖL"
Toplanma alanlarının yetersizliğinden bahseden Bülent “15 Kolordu İlköğretim Okulu olası bir deprem anında toplanma alanıymış. Kime sorarsanız ilk oranın yıkılacağını söyler. Yıllardır deprem fonu diye topladıkları paraları ne yapıyorlar hiç anlamıyoruz. ’99” depremi esnasında mahallenin arka tarafındaki boş araziye kaçmıştık şimdi boş arazi falan da kalmadı oralara hep binalar yaptılar. Söylediklerine göre de binalar depreme dayanıklıymış ama bizim o binalarda oturma gibi bir durumumuz da yok. Resmen paran yoksa öl diyorlar” dedi.
"SALLANDIĞIMIZDA AKLIMA KORUNMAK HİÇ GELMEDİ"
Çenedağ Mahallesi’nde oturan ismini vermek istemeyen bir işçi ise şöyle diyor: “Deprem bir doğal afettir sonuç olarak kaçmak zor. Ama bence bakılması gereken insanın kendi içindeki deprem. Burada işsizlik o kadar yoğun ve fazla ki sallandığımızda aklıma hiç korunmak falan gelmedi. İnsanlar artık olmayan ekmeğinin peşinde depremi düşünmek bile son sıralarda kalıyor. Evde ekmek bekleyen insanlar var. Ben de aylardır işsizim. Devlet bu konuda hiçbir şey zaten yapmıyor. Biz de bu durumdayken depremi falan düşünmüyoruz artık.”