Ahmet Türk: Savaş hiçbir zaman sorunu çözmemiştir, diyalog çözmüştür
Suriye operasyonunu ve ABD ile imzalanan mutabakatı değerlendiren Ahmet Türk, "Savaş hiçbir zaman sorunu çözmemiştir. Halklar diyalogla sorunları çözmüştür" dedi.
Ahmet Türk | Fotoğraf: MA
19 Ağustos'ta görevden alınarak yerine kayyum atanan Mardin'in seçilmiş Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine düzenlediği operasyonu ve ABD ile imzaladığı mutabakatı değerlendirdi. Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde tarafsız bir heyet oluşturulması gerektiğini belirten Türk, "Demografiyi değiştirecek bir anlayış ateşkesi anlamsızlaştırır" uyarısında bulundu. Türk, ayrıca "Ne kadar kırılmalar olmuşsa da Kürtler ve Türkler arasında kadim bir ilişki var. Her zaman söylüyorum; Türkiye Kürtlerle dostane, kardeşçe bir ilişki kurmuş olsaydı bugün Türkiye’nin lehine olurdu. Çünkü Kürtlerin yüzü Türkiye’ye dönük" dedi.
"EN KÖTÜ BARIŞ SAVAŞTAN İYİDİR"
Mezopotamya Ajansından Lezgin Akdeniz'e konuşan Ahmet Türk, Kürtleri "potansiyel tehlike" gören bir anlayış ile karşı karşıya bulunduklarını söyledi.
"Özellikle sağ, milliyetçi ve ırkçı iktidarlar güç kaybettiği zaman düşman yaratarak, kendini ayakta tutmaya çalışan bir anlayış ile bu meseleye yaklaşıyor" diyen Türk, Türkiye ile ABD arasındaki anlaşmaya dair en kötü barışın savaştan daha iyi olduğu yorumunu yaptı.
"BM TARAFINDAN GÖREVLENDİRİLEN BİR YAPI SÜRECİ İZLEMELİ"
Kürtlerin kimi noktalarda endişelerinin bulunduğuna dikkat çeken Türk, "Çünkü dünyada bu boyuttaki ihtilaflar ancak üçüncü tarafın gözetimi ile sağlıklı bir şekilde yürüyebilir. Bugün savaşın muhatabı olan kesimlerin kendini haklı çıkarma arayışına karşı üçüncü tarafın olması kaçınılmaz bir şeydir. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından görevlendirilen bir yapı tarafından bu sürecin izlenmesi gerekiyor. Bosna Hersek savaşında üçüncü taraf olmasaydı ortaya çıkan çözüm bir noktaya ulaşamazdı. Filipinler, İrlanda ve Güney Afrika’da yine aynı şekilde üçüncü taraf vardı. Bir üçüncü tarafın bu süreci kontrol etmesi, yanlışların, eksikliklerin kimden kaynaklandığı tespit etmesi gerekir. Tarafsız bir hakem heyetinin, bir gözlemci heyetinin olmasında büyük yarar var” önerisinde bulundu.
"DEMOGRAFİYİ DEĞİŞTİRECEK BİR ANLAYIŞLA YAKLAŞILMASI ATEŞKESİ ATEŞKESİ ANLAMSIZLAŞTIRIR"
Akan kanın durması noktasında her türlü hamlenin desteklenmesi gerektiğini altını çizen Türk, şöyle devam etti:
"Bundan sonraki süreç çok önemli. Bu sürecin doğru yürütülmesi, izlenmesi ve dünya kamuoyuyla paylaşılması noktasında benim de endişelerim var. Demografiyi değiştirecek bir anlayışla yaklaşılması ile bu ateşkesin bir anlamı olmayacaktır. Afrin’de olduğu gibi selefi örgütleri, 'Milli Ordu'yu Rojava’ya getirilip, aileleri ile yerleştirilmesi demek Kürtlerin yerleri ve yurtlarından koparılıp demografik yapının değiştirilmesi demektir. Bunu Kürtlerin toprağından göçertilerek, malından ve mülkünden edilerek, yok olmaya mahkum etmeye dönük olarak görmek gerekir. Önümüzdeki süreçte tüm bunları göz önünde bulundurarak, dikkatli bir politika yürütmek gerekiyor. Temeli hakkaniyetli olmasa, kağıt üzerinde yapılan anlaşmaların hiçbir anlamı yoktur. Ancak sonuçta bir ateşkes imzalanmış. Bütün bunları tartışmak, en doğruyu ortaya koymak, haklı ve makul sebepleri ortaya koyarak bu işi yürütmek gerekiyor.”
"DİYALOG VE UZLAŞMA İÇİN GEÇ DEĞİL"
Tüm yaşananlara rağmen diyalog ve uzlaşma için geç olmadığına dikkat çeken Türk, bugüne kadar tüm çatışmaların diyalog, uzlaşı ve demokratik yöntemlerle çözüldüğüne işaret etti. Türk, şunları söyledi:
"Savaş hiçbir zaman sorunu çözmemiştir. Büyük düşmanlık içinde olan halklar belli bir müddet sonra bir araya gelerek, diyalogla sorunları çözmüştür. Yapılan yanlışlıklar, ortaya çıkan kırılmalar elbette acıları yaşatır. Doğru politikalar tüm bu acıları ve kırılmaları ortadan kaldırır. Bu coğrafyada sorumluluk sahibi insanların geleceği esas alan politikalarla demokratik değerler etrafında insanları buluşturacak bir anlayış ile hareket etmesini bekliyorum. Ne kadar kırılmalar olmuşsa da Kürtler ve Türkler arasında kadim bir ilişki var. Geniş bir geçmişi var. Her zaman söylüyorum; Türkiye Kürtlerle dostane, kardeşçe bir ilişki kurmuş olsaydı bugün Türkiye’nin lehine olurdu. Çünkü Kürtlerin yüzü Türkiye’ye dönük. Nüfusunun dörtte biri Kürt olduğu bir bölgede Kürtleri düşman etmenin mantığı nedir? Ne faydası var bu ülkeye?" (HABER MERKEZİ)