Erdoğan-Putin görüşmesi: Türkiye'nin taleplerinin karşılanması sürpriz olur
Erdoğan ile Putin Soçi’de buluşuyor. Rusya Uzmanı Kerim Has ve Siyaset Bilimci Erhan Keleşoğlu, Suriye'de gelinen süreci değerlendirdi.
Fotoğraf: Kayhan Özer/Cumhurbaşkanlığı/DHA
Çağrı SARI
İstanbul
Türkiye'nin ABD ile vardığı anlaşma tartışılmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşmesinde Türkiye’nin Kuzey Suriye'de Irak sınırına kadar güvenli bölge kurma talebini iletecek. Peki Rusya’nın yaklaşımı ne olacak?
ABD ile varılan anlaşmadan hemen evvel, Şam ile SDG arasında yapılan anlaşma gereğince sınıra Rusya aracılığında Suriye ordusu yerleşti. Sınırın bugün 130 km’lik bölümü ise TSK kontrolünde.
Ankara’nın talep ettiği güvenli bölge, Kobane’nin batısından Irak sınırına kadar uzanıyor. Ancak anlaşmanın, Türkiye’nin operasyonu yürüttüğü bölgeyle sınırlı kalacağı anlaşılıyor. ABD ile Türkiye arasında imzalanan mutabakat metninde Türkiye'nin ne kadar bir alanda kontrol sağlayacağı belirtilmiyor.
Bugün Soçi'de yapılan görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'tüm sınırı' isteyeceği, Rusya'nın ise buna yaklaşmayacağı öngörülüyor.
Rusya Uzmanı Kerim Has ve Akademisyen Erhan Keleşoğlu’na görüşmeyi ve neler olabileceğini sorduk. Her iki isim de Türkiye’nin beklentilerinin tam olarak karşılanmayacağını düşünüyor. Kerim Has, Putin’in Erdoğan’dan Esad ile ilişki kurulması, bunun için de arabuluculuk rolü oynama teklifi yapacağı öngörüsünde bulundu. Has’a göre; Putin masaya Adana mutabakatını da yatıracak.
Erhan Keleşoğlu ise, Rusya’nın, açıkça Türkiye’nin müdahalesinin IŞİD’e karşı mücadeleyi zayıflattığı görüşünde bulunduğunu Rusya’nın da Suriye’de kalıcı olduğu Suriye rejiminin stratejik müttefiki olduğunu unutmamak gerektiğini söyledi.
Bugün yapılacak görüşme mutabakat ve birçok soruyu başlıklar halinde uzmanların ifadeleriyle derledik:
RUSYA UZMANI KERİM HAS: SURİYE ORDUSU SINIRDAN ÇEKİLMEYECEK
GÖRÜŞME NEDEN ÖNEMLİ?
Son 3 yılın en kritik Suriye görüşmesi olduğunu düşünüyorum. İlk defa bir harekâtın bitirilmesi noktasında bir görüşme gerçekleştirilmiş olacak. Konjonktürün değiştiği, ABD’nin bölgeden çıktığı, iç savaşın çıkış nedenlerinin büyük oranda ortadan kalktığı (İdlib dışında) koşullar var.
PUTİN-ERDOĞAN GÖRÜŞMESİ NASIL SONUÇLANIR?
Putin büyük ihtimalle Erdoğan’a “Eğer Suriye’den Türkiye’ye yönelik bir tehdit hissediyorsanız, bunun için Adana mutabakatı imzalanmıştı. Mutabakatı yürürlüğe sokarak giderebilirsiniz” diyecek. Bu da size 5 km’ye kadar operasyon yapma imkanı veriyor. Tabii bunun için Şam ile konuşup anlaşılması gerekiyor. Şahsi kanaatim Putin, Esad ile ilişki kurulmasını isteyecektir. Bunun için arabuluculuk rolü oynamak isteyecektir.
Adana Mutabakatı Rusya’ya 4 açıdan imkan sağlıyor.
Birincisi; Rusya’nın çıkarlarını maksimize etmesi noktasında fayda sağlıyor. Bunun yürürlüğe girmesi Ankara ve Şam arasında doğrudan bir diyalog gerektiriyor. Bu da bölgedeki gerginlikleri azaltan, çatışmayı engelleyen ve Esad yönetiminin meşruiyetini artıran bir tablo olacaktır. Esad’ın bir numaralı düşmanı Erdoğan Türkiye’si Esad’ı tanırsa, bu Putin açısından büyük bir kazanım.
İkincisi; Moskova hali hazırda orta doğuda herkesle konuşabilen tek güçlü aktör. Türkiye Suriye ilişkilerinde bir tamirata gidilmesi, Rusya’nın arabulucu rolünü kuvvetlendirecektir. Bölgedeki Amerikan hegemonyası yenilmeye başlamışken Rusya’nın orta doğudaki yeni statüsüne ciddi bir katkı anlamına gelir.
Üçüncüsü; Adana Mutabakatı Türkiye’nin Suriye’deki varlığı açısından legal bir zemin oluşturuyor ama Türkiye’nin varlığını 5 km derinlikle sınırlandırıyor. Bu Kremlin için önemli. Çünkü ABD bölgeden çıkarken, Rusya Ankara’nın bir an önce İdlib ve Türkiye’nin olduğu bölgeden çıkış noktasında Ankara’yı zorluyor. Bu haliyle Amerika askerleri bölgeden çıkarken Türkiye Suriye’de kalan tek davetsiz misafir olarak ortaya çıkıyor. Bu da Rusya açısından daha kabul edilemez bir tablo oluşturuyor.
Dördüncüsü ise Rusya Suriye’de iç savaşa müdahil olurken hiçbir zaman Kürt Sorununu bölgesel, demokratik parametrelerle çözme hedefi gütmedi. Kürt sorununu Suriye çatışmasının çözüm sürecine entegre etmeye çalıştı. Rusya’ya göre Adana mutabakatı bir yandan Türkiye’nin, YPG’den hissettiği tehlikeyi sadeleştirmesine imkan sağlarken, diğer yandan Kürt sorununu çevrelemesine ve Rusya’nın Suriye’ye yönelik genel çözüm stratejisinde absolve edilmesini sağlıyor. Bu açıdan Adana Mutabakatını bastıracaktır diye düşünüyorum. Çünkü bu hattın Türkiye kontrolüne girmesine izin vermeyeceğini düşünüyorum. Çünkü bu ev sahibinden izin almadan oda kiralamak gibi bir durum olur.
RUSYA TÜRKİYE'YE NE VERECEK?
Suriye’den YPG üzerinden bir tehdit gelmeyeceği konusunda bir garanti verecek. Bu zor değil, çünkü zaten daha operasyon öncesinde Türkiye’ye ciddi bir saldırı gerçekleşmemişti. Rusya YPG’nin Suriye ordusuna katılımını sağlamak isteyecek. Rusya’nın Kürt sorunu vizyonunda Suriye ordusundan ayrı bir güvenlik kuvveti olarak faaliyet göstermesi gibi bir durum söz konusu değil. Suriye ordusunun da zaten YPG kuvvetine ihtiyacı olacaktır.
BU GÖRÜŞMELER DİPLOMATİK ZAFER Mİ?
ABD ile yapılan ateşkes anlaşmasını diplomatik zafer olarak sunan Türkiye medyası, Putin ile yapılan görüşmeden böyle bir söz alındığı takdirde bunu da bir diplomatik zafer olarak iç kamuoyuna sunabilir diye düşünüyorum. Türkiye’nin Irak’a kadar uzanan sınırı ve Tel Abyad, Kobane hattında Suriye ordusunun çekileceği kanaatinde değilim. Belki İdlib'de olduğu gibi Tel Abyad ve Kobane arasında zaten askeri varlığı olduğu için bir gözlem noktası olmasının bir anlamı yok. Bildiğim kadarıyla TSK 10 km kadar derinliğe inebilmiş. M4 yolunu da kontrol altına alamadı.
TÜRKİYE AÇISINDAN KAZANIM DEĞİL Mİ?
Türkiye'nin çok ciddi kayıpları oldu bu operasyonla beraber. Türkiye'nin bu operasyonu güvenlik kaygısıyla yaptığına zerre inanmıyorum. İç siyasetteki konumunu güçlendiren, ekonomik krizin üstünün örtmesini amaçlayan, kurulacak yeni partilerin AK Partiye alternatif olmaktan çıkarılmasını hedefleyen bir operasyondu. Kazanım değil kayıp verdi. Ama Erdoğan kısa vadede çok ciddi kazanım elde etti. Türkiye ağustos ayında, ABD ile vardıkları güvenli bölge uzlaşması için bekleseydi o uzlaşmanın meyve vermesini bekleseydi, zaten Fırat’ın doğusu boyunca güvenli bölge kurulma imkanına sahip olurdu belki Ama gelinen noktada Tel Abyad- Resulayn (Serekaniye) bölgesi arasında, o da 10 km’lik alanda kaldı. Ayrıca o bölgede de o kadar derinliklere inebilmiş değil. Ben tabii sorunun zaten böyle çözüleceğini düşünmüyorum. Bu birincisi.
İkincisi harekatın Kürtlere kazandırdığı müthiş bir destek oldu. Ayrıca, uluslararası kamuoyunda IŞİD’e karşı savaşan YPG’ye karşı Türkiye’nin desteklediği ve cihatçı- terörist görünümlü muhalif gruplarla operasyon var algısı var. Ankara’nın “terörist” dediği Kobane başkanı, Trump ile telefonda görüşebilme imkanı elde etti. Bu hayal edilemeyecek bir tabloydu. Harekat Türkiye açısından en büyük stratejik kayıp olarak kayda alınacaktır.
ASTANA SÜRECİ NE DURUMDA?
Astana süreci bir süre daha gidecek gibi Anayasa komisyonu meselesi var, İran’ın zaten çok ciddi rolü yok Türkiye’nin Rusya ve ABD ile pişirdiği Astana sürecinden bahsediyoruz. İran’ın açıklaması biraz daha diplomatik bir açıklama. Operasyona karşıyız açıklaması. Astana süreci bundan dolayı sona ermez. Astana sürecinde de mayınlı arazi artıyor. Bir süre sonra ihtiyaç kalmayacak. ABD bölgeden çıkarken Rusya Şam açısından bölgede kalan ülke Türkiye olacak. Bu durum uzun vadede kabul edilebilir bir durum değil. Türkiye’nin çıkış planını hazırlaması için baskıyı artıracaklar.
IŞİD'İN DURUMU NE OLUR?
IŞİD’in salınması gibi durum endişe yaratıyor. Genel olarak dünya kamuoyunda IŞİD’liler serbest kalıyor diye bir kaygı var. Bu harekatta Türkiye’ye ihale edilen durum göz ardı edilmemeli. Harekatın ilerlemesini engelleyen tabloyu da IŞİD'liler oluşturuyor diyebiliriz.
Türkiye o bölgede kalmaya devam ederse (bence yavaş yavaş çıkması konusunda baskı yapılacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın durumu ‘satması’na, askeri zafermiş gibi sunması için imkan verilecek) cihatçı gruplar, IŞİD Türkiyelilerin üzerinde kalmış olacak. Rusya İdlib’deki cihatçı grupların yeni kazandığı alanlara taşınması konusunda da baskı yapacak. Rusya İdlib’in bir an evvel Şam kontrolüne geçmesini isteyecek ve bu öncelik. Çünkü İdlib barut gibi. Rus üslerine de yakın bir bölge. Orada şimdilik ertelenen bir operasyon var Tel Abyad Serekaniye bölgesine Türkiye’deki mültecileri değil, İdlib’teki cihatçıları taşıma gibi bir durum söz konusu. Üstelik bunu Türkiye toprakları üzerinden yapacak. Zira Türkiye El Bab’dan Tel Abyad’a doğrudan bir hat kurabilmiş değil. 82 milyon Türkiyeli cihatçılarla yaşayacak. Bu da IŞİD terör tehdidinin artması anlamına geliyor. Tabiri caizse Türkiye Kürt sorununu uluslararasılaştırırken büyük güçlerin bölgedeki terör tehdidini de sünger gibi kendi içinde emmiş olacak.
ULUSLARARASI İLİŞKİLER UZMANI, AKADEMİSYEN DR. ERHAN KELEŞOĞLU: TÜRKİYE’NİN TALEPLERİNİN KARŞILANMASI SÜRPRİZ OLUR
PUTİN'İN TUTUMU NE OLUR?
Sergey Şoygu’nun Pekin’de IŞİD tehlikesini gündeme getirmesi, Türk ve ABD’li meslektaşlarımızla görüşmeye hazırız demesi bize ipucu sunuyor. Rusya, açıkça Türkiye’nin müdahalesinin IŞİD’e karşı mücadeleyi zayıflattığını düşünüyor. Zaten Rusya Suriye’de kalıcı; Suriye rejiminin stratejik müttefiki. Bunu hiç akıldan çıkarmamak gerekiyor. İkincisi, Rusya Suriye’de iç savaşın bir an önce sona ermesini istiyor, kaynakları sınırsız değil çünkü. Gerek Türkiye, gerek ABD ile savaşın bitmesi konusunda anlaşma isteği var. Tabii ki kendi çıkarlarını koruma beklentisi ile. Türkiye ABD ile yapılan anlaşmada Tel Abyad, Serekaniye (Resulayn) arasını teminat altına almış gözüküyor. Erdoğan ısrarla bu 440 km’nin YPG’den arındırılması gerektiğini söyledi. Yani Rusya eğer devreye girerse, Suriye rejimi Kobane’den Tel Abyad’a Serekaniye’den Irak sınırına kadar olan bölgede kalıp, YPG’yi sınırdan uzaklaştırmaya kabul eder mi emin değilim.
YPG SINIRDAN TAMAMEN ÇEKİLİR Mİ?
Suriye ordusunun da, YPG'ye karşı yaptırım yapacak bir yola girmeyeceğini düşünüyorum. Kürt nüfusun büyük bir kısmı bu bölgelerde yaşıyor. O manada YPG’nin ve Suriye Demokratik Güçlerinin de buradan ayrılmayı kabul etmeyeceklerini düşünüyorum. Görüşmeden bu manada Türkiye’nin isteklerini, taleplerini karşılayacak bir sonuç çıkması benim açımdan gerçekten sürpriz olur.
İRAN HANGİ TUTUMDA?
Ne İran ne Suriye rejimi bu denklemden memnun. Gerek yapılan açıklamalarda gerekse de sahada faaliyete baktıkları zaman açılan fakülteler devlet kurumları vs. Fırat Kalkanı ve Afrin bölgesinde bölgeye yerleştiği şüphesi İran ve Suriye rejiminde mevcut.
ASTANA SONA MI ERİYOR?
Astana sürecinin sonuna yaklaştık. Astana süreci esas itibariyle ABD’yi dengelemek açısından formüle edilmişti. ABD’nin Suriye’den çıkmasıyla beraber (tam olarak da çıkmıyor- Trump açıklama yaptı ‹petrol kaynaklarını koyacağız› dedi. Bunu nasıl yapacakları meçhul) öyle ya da böyle Suriye'den çekiliyor. Astana sürecine olan ihtiyaç azalmış oluyor.
İDLİB NEREDE DURUYOR?
İdlib’de de biraz daha süreci yayarak, yavaş yavaş rejimin ve müttefiklerinin Suriye ve İran’ın kazanım elde etme yoluna gideceklerini düşünüyorum. Yani topyekün bir saldırı değil de parçalar kopararak kuzeye doğru kaydırma gibi… Zaten Afrin ve Fırat Kalkanı kapsamındaki bölgeler Türkiye’nin elinde. Buradaki cihatçı unsurları da Türkiye’nin aldığı yerlere sürme gibi bir eğilim olacağını söyleyebiliriz. Rusya Türkiye görüşmesinde İdlib meselesi geri planda kalır.
NÜFUS NE OLACAK?
Ciddi bir nüfus var, oradaki nüfus akıbeti meçhul. İki milyona yakın insan yaşadığı söyleniyor. Böyle bir harekatta, Türkiye’nin eline geçirmiş olduğu topraklara yönlendirebilir ama Türkiye daha fazla mülteci kabul etmeyecek. Asla sınırı açmayacak.
TÜRKİYE KAZANÇLI MI?
Yani biz mevzi kazandı ama stratejik açıdan bakıldığında zaferden söz etmemiz söz konusu değil. Tam bir başarıdan söz edemeyeceğiz ama mevzi kazancı mevcut. Bu şartlar altında kısmi zafer. Suriye demokratik güçlerinin, kuzeydoğu Suriye federasyonu adı altında bir ülkesellik projesi, kurumsallık projesi çöktü. Bu hem Türkiye’nin müdahalesi ile hem de rejimin tekrar bölgeye gelmesiyle gerçekleşti. Bu Türkiye açısından bir kazanımdır.