22 Ekim 2019 00:15

İnşaatçı kafa ile üniversitenin sonu: Boş kontenjan, çok işsizlik!

Üniversite mezunu işsizlerin sayısı 15 senede 10 kat arttı; 4 işsizden 1’i üniversite mezunu. 1,5 milyon üniversite mezunu boşta!

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Bülent FALAKAOĞLU

Üniversiteleri tartışmadan Türkiye İstatistik Kurumu’nun şu verisini hatırlayalım: 15-29 yaş grubunda ne çalışan ne de eğitim gören gençlerin sayısı 5 milyon 180 bin.

Bu demektir ki, Norveç’in toplam nüfusu kadar genç ne çalışıyor ne de okuyor!

Kimileri bunlara ‘aylak’ diyor, kimileri ise ‘ev genci’. Bunların arasında üniversite mezunları var mı? Cevap; evet!

Üniversite mezunu işsizlerin sayısı 15 senede 10 kat arttı; 4 işsizden 1’i üniversite mezunu. 1,5 milyon üniversite mezunu boşta! Boşta gezmek için kim niye okur ki? Hepsi serseri, hepsinin babası ‘para babası’ olmadığına göre ortada büyük bir sorun var!  

***

Şimdi üniversiteye dönelim.

Bu yıl gördük ki... En gözde üniversitelerde bile boş kontenjan oldu. 2019 Yükseköğretim Kurumları Sınavı ek yerleştirme kılavuzuna göre boş kontenjan 191 bini aştı.

Bu yıl sınava giren 2 milyon 400 bin öğrencinin sadece 900 bini yerleşmeyi başarmışken... 1.5 milyon öğrenci üniversiteye girememişken... Nasıl oluyor da 191 bin kontenjan boş kalıyor?

Bunun bir nedeni liseye kadar olan eğitimin niteliksiz olması yüzünden “sıfırcı gençliğin” sayısının yıldan yıla artması.

İkincisi üniversite sınavının bir yerleştirme değil milyonları eleme sınavı şeklinde çalışması.

Üçüncü neden ise... Gençlerin paralı, niteliksiz, mezun olduklarında iş bulma ümidinin olmadığını düşündükleri üniversitelere girmektense, açıkta kalmayı tercih etmeleri.

ÜNİVERSİTE KONTENJANI İLE ÜLKENİN İHTİYACI UYUMSUZ

Son yıllar kontenjan açığının çığ gibi büyüyerek 200 bine dayanması, gençlerin, mezun olduklarında iş bulamayacakları fakültelere itibar etmediklerinin göstergesi.

Bu yıl boş kontenjanı kalan üniversiteler arasında, Türkiye’nin köklü üniversiteleri olan ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi, Hacettepe, Galatasaray gibi yükseköğretim kurumları da yer aldı.

Boş kalan kontenjanlarda iki şey göze çarpıyor:

Birincisi sosyal bilimlerin ‘para etmediği’ düşünülüyor.

İkincisi ise... Bir dönemlerin gözde mesleği inşaat mühendisliği gözden düşüyor.

ODTÜ’de ek yerleştirme öncesi inşaat mühendisliğinde boş kontenjan sayısı 30’u aşıyordu. İnşaat mühendisliğinin gözden düşme hali Boğaziçi’nden İTÜ’ye uzanıyordu.

Aynı durum gemi inşaat mühendisliği için de geçerli.

Sosyoloji, felsefe, edebiyat gibi toplum bilimlerin uzun süredir yaşadığı itibar kaybına mühendisliğin eklenmesi aynı sebepten; ‘para etmemesi’. Önceden hiç yoktan ‘diplomamı kiralarım’ diyerek mühendisliğe yönelen gençlik artık gelişmelerin farkında; inşaatta şaşaalı günler geride kaldı!

Boş kalan kontenjanlara girebilecek öğrencilerin bu bölümlere girmektense boşta kalmayı tercih etmesi demektir ki... Gençlere verilen ile gençlerin istediği arasında uçurum var!

‘Her ile bir üniversite’ kampanyası ve özel üniversitelerin teşviki ile ülkedeki üniversite sayısı 206’ya ulaştı. Karşılığında eğitimin niteliği iyice düştü. Plansız bir şekilde üniversite ve bölümler açıldığı için ülkenin ihtiyaçları ile üniversite kontenjanları arasındaki ilişki iyice koptu!

İNŞAAT MANTIĞIYLA GİDİLEN YOLUN SONU!

Her ile kurulan lise düzeyinde üniversite ile gençler adeta oyalandı. Şimdi o gençler mezun ve işsiz olarak yığıldı kentlere.

İşsizlikte en vahim tablo 25-29 yaş arasındaki gençlerde! Bu yaş grubunda ne eğitim gören ne de çalışan 2.2 milyona genç var. Üniversitelerin ‘inşaat canlansın’, kentlerde inşaat ‘rant yaratsın’ diye mantar gibi çoğaltılmasının sonucu bu.  

İnşaata, ranta ve ucuz emeğe dayalı ekonominin niteliğe değil ameleye, fırsatçıya ihtiyacı var.

Eğitimin niteliği de yerlerde.

Sınavlarda sıfır çeken öğrenci sayısının haddi hesabı yok.

Uluslararası ölçümlerde matematik ve fen branşlarında öğrenciler dökülüyor.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün (OECD) ‘Genç Becerileri Anketi’ de vahim duruma işaret ediyor.

İktidar milliyetçi ve muhafazakâr lakin gel gör ki...

Kendi dilinde okuduğunu anlama ve cevap vermede Türkiye uluslararası sıralamanın sonlarında.

OECD raporu, Türkiye’nin dijital çağın ihtiyaç duyduğu seviyede sayısal beceriye sahip olmadığını gösteriyor.

Bilgi üretimini, eleştirel düşünceyi hiç mi hiç dert etmeyen kâr-zarar hesabı doğrultusunda çalışan özel üniversiteler de soruna tuz biber ekiyor.

YENİ EKONOMİ PROGRAMINDA DA UMUT YOK!

Hükümetin açıkladığı üç yıllık Yeni Ekonomi Programında hedef hala inşaat sektörünü kurtarmak. Program, bitme aşamasına gelen konutların tamamlanması için müteahhide destek atmayı vaat ediyor. Yapılıp satılmamış konutların ucuz kredi desteği ile satışını kolaylaştırmayı öngörüyor.

Oysa ortada acilen müdahale edilmesi gereken vahim bir toplumsal yara var. Gençler işsiz olmanın yanı sıra başkaca sorunlar batağında boğuluyor! Avrupa 2019 yılı Uyuşturucu Raporuna göre... Türkiye’de uyuşturucunun her çeşidinde korkutucu denebilecek seviyede artış söz konusu. Uyuşturucu ile ilgili işlenen suçlar, aşırı doz uyuşturucudan ölümler çığ gibi artmış. Ayrıca işsizliğe bağlı genç intiharları da hızla artıyor.

Gençlerin İyi Olma Hali Raporu’na göre gençlerin yüzde 25’i, başka bir ülkeye yerleşmeyi düşünüyor. Gençlerin çoğu geleceğin yurtdışında görüyor.

İnşaat sektörü kurtarılsın, enerji sektörünün banka borçlarına çözüm bulunsun, gençler ise kaderine terk edilsin! Bu anlayış karşısında, gençliğin kaderini eline alma zamanı...

ÖNCEKİ HABER

2019 Ballon d'Or (Altın Top) ödülü için yarışacak adaylar açıklandı

SONRAKİ HABER

Üniversite öğrencileri gelecekten kaygılı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa