12 Eylül yargılamaları pratikte devam ediyor*
Bir kesim tarafından şunlar söylendi:
“Solcular Rahşan affında bırakıldı, sağcılar bırakılmadı. Sağcılara haksızlık yapılmıştı, bu düzeltildi!”
“Cezaevlerinde halen 12 Eylül cezalarını yatan solcu yok!”
Rahşan Affı’nın kimlere yönelik çıkarıldığı çok iyi bilinmesine karşın, solcuların (Ki kastedilen 12 Eylülden kalma solcular) bırakıldığı bilgisi yanlıştı. Rahşan affından sadece genel olarak yardım-yataklıktan yatanlar yararlandı. O dönem yardım-yataklıkta örgüt üyeliği ile aynı şekilde cezalandırılıyordu. 60-70 yaşındaki nineler yardım-yataklıkta 15 yılı aşkın cezalar almıştı, bu haksızlık giderilmeye çalışıldı. Onun dışında hiçbir sol-siyasi yararlanmadı. İkinci önemli yanlış ise, “içeride 12 Eylül’den kalma 12 Eylül cezasını yatan solcu yok” söylemi idi.
Yasa çıkmadan kısa süre önce bir TV programında tartışmaya katılan Mazlum Der temsilcisi “Cezaevlerinde halen 60’ın üzerinde 12 Eylül döneminin cezalarını yatanların olduğu bunların listesinin kendilerinde de olduğunu söylemişti”. CHP Malatya Milletvekili Veli AĞBABA konuya duyarlılık göstererek halen içeride 12 Eylül cezalarını yatanların ailesiyle basın açıklaması yaptı.
Bizlerin de içinde olduğu 6-7 ismi açıkladı. AKP Milletvekili Selçuk ÖZDAĞ ise Tahir CANAN gerçekliğinden yola çıkarak halen 12 Eylül cezalarını yatan solcuların da olduğunu kabul etti ve meclisin açılmasıyla gündeme gelecek olan 4. Yargı paketinden bu konuya ilişkin yasa hazırlayacaklarını; 12 Eylül cezalarının yok hükmünde sayılması ve mağduriyeti giderecek
(tüm 12 Eylül mağdurlarını kapsayacak) madde-ler konması gerektiğini belirtti. Sonuç olarak yanlış tartışmalarla başlansa da şu anda 12 Eylül cezalarını yatan, infazı yanan solcular olduğu kabul edildi. (Ki, dile getirilmese de, çeşitli nedenlerle infazı yanan ve 12 Eylül cezasını yatan eski ülkücüler de var).
Öte yandan konunun bütün bu haklı söylemler dışında hukuksal bir boyutu da var; ANAYASAya karşın içeride tutuluyor oluşumuz!
Daha önce mahkemeler bizim yanan infazları Askeri Mahkemenin vermiş olmasını, Anayasada yer alan “Askeri mahkemelerin sivilleri yargılama” bölümünde, askeri mahkemeler sadece sıkıyönetim ve savaş halinde sivilleri yargılayabilir “maddesindeki sıkıyönetim” dönemine bağlıyorlardı.
Ancak, 2010 yılında halkoyuna sunularak kabul edilen yeni Anayasada bu yönde değişiklik yapılarak, SIKIYÖNETİM şartı kaldırılmıştır. Yani şu anda yürürlükte olan ANAYASAYA göre ASKERİ MAHKEMELER SADECE SAVAŞ DÖNEMLERİNDE
SİVİLLERİ YARGILAYABİLİR
Yani askeri mahkemeler bizi yargılayamaz. Oysa bizler 30 yıl önce 12 Eylül generallerinin, atamalarıyla, emir ve komuta ilişkilerindeki askeri mahkemelerin verdikleri cezalar nedeniyle içeride tutuluyoruz.
Haziran ayı sonunda askeri mahkemeler bir karar verdi:
Halen askerde olan bir kişi için “askeri mahkemelerin verdiği cezayı askeri mahkemeler sivilleri yargılayamaz” diyerek mahkeme kararını geçersiz kıldı. Yani askerde görevli olan birini askeri mahkemeler yargılayamaz iken biz askeri mahkemelerin verdiği cezaları yatıyoruz!
Burada ciddi bir hukuksuzluk-yargılama ihlali var. Anayasa, askeri mahkemeler sivilleri yargılayamaz diyor ama bizlere anayasanın bu hükmüne karşın askeri mahkeme kararı uygulanıyor(…) İşte bizler o dönemin Askeri Mahkemelerinin verdiği cezaları yatı-yoruz halen ve çoğumuzda 2025-2030 yıllarına kadar içeride tutulacağız.
Bugün 12 Eylül cezalarını yatan insanların infazlarının yanmasının nedeni tahliye olduktan sonra, yeniden bir-kaç yıllık şu veya bu nedenle almış oldukları cezalardır. Trafik cezalarından örgüt üyeliklerine kadar her ne nedenle olursa olsun, birkaç yıl ceza alındığında, önce eski idam ya da muhabbet cezasının 20-30 yıllık süresi yatırılmaktadır. Hukuksal olarak ciddi bir haksızlık doğuran bu infaz konusu da yeniden ele alınmalıdır.
Bir yandan 12 Eylülcülerin (generallerin, görevlilerin vb.) yargılandığı ve toplumun tüm kesiminde 12 Eylül’ün mahkum edildiği bir dönemde diğer yanda 12 Eylül mahkemelerinin verdiği cezaları hâlâ yatan insanlar olduğu; yurt dışında binlerce insanın 12 Eylül mağduru olarak sürgün, mülteci olarak yaşıyor olduğu gerçeği toplumsal bir İNANÇTIR.
Sonuç olarak:
1- Anayasalarla çelişen, yetkisi olmayan Askeri Mahkemelerin verdikleri cezaların halen infaz ediliyor olması
2- 12 Eylül generallerinin yargılandığı, 12 Eylül’ün tüm toplumda mahkum edildiği gerçeğine karşın halen 12 Eylül’ün pratikte uygulanıyor olması gerçeklikleri dikkate alınarak (Meclisteki partilerin de ortak mutabakat sağladığı konularda) ACİLEN yasal düzenleme-ler yapılmalı; 12 Eylül hukuku ve uygulamaları tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmalı (yok sayılmalı); 12 Eylül döneminde verilen ve halen devam eden cezalar kaldırılmalı; yurt dışındaki sürgün ve mültecilerin ülkeye dönüşleri sağlanmalı; 12 Eylül mağdurlarına maddi-manevi tazminat yoluna gidilmeli; siyasi, sosyal haklar iade edilmelidir…
Selamlar, Saygılar
* Yaşamının 29 yılını cezaevinde geçiren, 2029 yılında tahliye edilmeyi bekleyen ve Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevinde yatan Muzaffer Öztürk’ün cezaevinden yolladığı mektup.
Evrensel'i Takip Et