Prof. Dr. Kerem Cankoçak: Bizim bir doğamız var, bilmek zorundayız!
Prof. Dr. Kerem Cankoçak: Toplumu, insanı anlamak için, insanın nereden geldiğini bilmemiz lazım. İnsanın evrimini bilmemiz lazım, insanın evrimini anlamak için bütün canlıların evrimini anlamak lazım
Fotoğraf: Kolaj/Evrensel
Prof. Dr. Kerem CANKOÇAK
18. yüzyıla gelene kadar entelektüeller kendi zamanlarındaki bilime yabancı değillerdi. Düşün dünyası yaklaşık o yıllarda farklı alanlara ayrışmaya ve uzmanlaşmaya başladı. Felsefe temel bilimlerden ayrıldı, temel bilimler fizik, kimya, biyoloji olarak birbirlerinden koptular. Daha sonraki yüzyıllarda her bir alanın içinde de pek çok farklı uzmanlık alanları çıkmaya başladı. Günümüzdeyse artık bu uzmanlık alanları o kadar fazla sayıdadır ki, bir bilim insanı kendi alanı dışında başka alanları takip edemez hale gelmiştir. Bir fizikçi eğer parçacık fiziğiyle ilgileniyorsa, karmaşıklıklar fiziğiyle ilgili çıkan makaleleri takip etmeye zaman bulamaz. Kaldı ki, kendi alanındaki makalelerin hepsini okumak bile neredeyse olanaksızdır. Ayrıca akademik dünya ile bu dünyanın dışında kalanlar arasında derin bir uçurum bulunur. İşte bu noktada popüler bilim yayıncılığı devreye girer. Uzman bilim insanlarının kendi alanlarındaki gelişmeleri genel okur kitlesinin anlayacağı şekilde aktarmaları demek olan popüler bilim yayıncılığı, sadece akademi dışına değil, akademide çalışan bilim insanlarına da diğer alanları izleyebilme olanağı sunar.
ÜÇÜNCÜ KÜLTÜR HAREKETİ...
Bunun yanı sıra, popüler bilim Üçüncü Kültür hareketine de önemli katkılar sağlar. C.P. Snow’un 1959’da verdiği Rede Konferansından beri, bir yanda beşeri bilimler diğer yanda doğa bilimleri olmak üzere ayrışan “iki kültürün” nasıl bir araya getirilebileceği tartışılmaktaydı. Bu iki kültürü üreten insanlar 20. yüzyılda birbirlerinden iyice uzaklaşmış bir haldedir. Oysa bu durum insanlık tarihinde oldukça yeni. Binlerce yıldır aynı problemler üzerine düşünen insanlar bir anda kendilerini uzmanlaştıkları ayrıntılarda boğulmuş durumda buldular. Felsefeciler bilim insanlarının ne dediğinden anlamamaya başladı; bilim insanlarıysa felsefi problemleri göz ardı etmeyi alışkanlık haline getirdi. Sonuçta iki kültür neredeyse iki ayrı gezegenin canlıları kadar birbirlerine yabancılaştı. İşte popüler bilim yayıncılığı genel okur kitlesinin yanı sıra, beşeri bilimlerle uğraşan düşünürlere ve felsefecilere de günümüzün bilimini anlatma misyonuna sahip oldu. Çoğunluğu Kuzey Amerika’da Edge* etrafında toplanmış düşünürlerden oluşan bu harekete Üçüncü Kültür hareketi denir. Bir anlamda bir köprü görevi gören Üçüncü Kültür düşünürleri arasında Türk okurunun tanıdığı pek çok isim bulunur: Tüfek Mikrop ve Çelik ile Üçüncü Şempanze kitaplarının yazarı coğrafya profesörü Jared Diamond, pek çok evrim kitabı bulunan Stephen Jay Gould, yine pek çok popüler evrim kitabı (en ünlüsü Gen Bencildir) yazmış olan Biyolog Richard Dawkins, Fizikçi Alan Guth, Boş Sayfa’nın yazarı Psikolog Steven Pinker, Darwin’in Tehlikeli Fikri’nin yazarı Filozof Daniel Dennett, Kralın Yeni Aklı, Gerçeğin Yolları, Zaman Döngüleri gibi pek çok iyi kitabın yazarı ünlü Fizikçi Roger Penrose, Beyindeki Hayaletler ve Öykücü Beyin’in yazarı Nöro Bilimci V. S. Ramachandran bunlardan bazıları. Hepsi kendi konularında uzman olan bu yazarlar, aslında yıllardır edebi entelektüellerin tekelinde olan konulara el atmaktalar: İnsan olmak nedir? Varoluşumuzun anlamı var mı? Ahlak, özgür irade, zihin, bilinç vb. gibi olgular nasıl ortaya çıktı? Kader var mı? Evren nereden nereye gidiyor?
POPÜLER BİLİM YAYINCILIĞINA İLGİ DE İHTİYAÇ DA ARTTI
Popüler bilim yayıncılığı Türkiye’de çok eski değil; ’60’lardan ’80’lere kadar birkaç popüler bilim kitabı çıkmışken, ’90’ların sonunda TÜBİTAK’ın hamlesiyle bir ivme kazandı. TÜBİTAK çok güzel popüler bilim kitapları bastı o yıllarda. TÜBİTAK’ın amacı hem ucuz hem de çok sayıda kitap basıp Türkiye’nin her yerine dağıtmaktı. Böylece Türkiye’de popüler bilim okuru oluştu. Malum nedenlerden ötürü TUBİTAK’ın durumunun değişmesinden dolayı piyasada boşluk oluştu. Pek çok yayınevi bu alana girmeye başladı. Popüler bilim yayıncılığı çok önemli bir faaliyet aslında. Her alanda en iyi uzmanlar, halka ulaşmak için popüler bilim kitapları yazıyorlar. Bilim camiasının kendi içinde de birbirlerinin anlamaları içinde popüler bilim kitapları çok faydalı. İşte bu ortamda yayın hayatına yeni başlayan Ginko Bilim’den de güzel kitaplar çıkmakta.
BİZİM BİR DOĞAMIZ VAR, BİLMEK ZORUNDAYIZ!
Türkiye’de son yıllarda pek çok yayınevi popüler bilim kitabı basmaya başladı; bunun birçok sebebi var. Bunlardan birisi TÜBİTAK’ın 25 sene önce başlattığı ama bugünkü iktidarın hemen sona erdirdiği hamle. İkincisi toplumda son on yıllardır uygulanan bilim karşıtı uygulamalar. Eğitim sistemi bilimden uzaklaştı. Dindar nesil oluşturma çabaları var. Toplum kutuplaştı ve seküler kesimin bilime olan ihtiyacı daha çok arttı. Avrupa’da 1600, 1700’lerde yaşanan tartışmalar Türkiye’de yaşanmakta. Stendhal’ın 1830 Fransa’sını anlattığı Kırmızı ve Siyah çatışması şu anda Türkiye’de gerçekleşiyor. Türkiye’de yoğun bir şekilde yaşanan politik tartışmalar popüler bilim yayıncılığına da yansıyor. Örneğin evrim meselesi, bildiğiniz gibi müfredattan çıkarıldı. Aslında Darwinci müfredatın kaldırılması 1938’te başlamıştı. Ondan sonra aşama aşama kötüleşti durum. ’60’larda ’70’lerde biraz rahatlama var. 12 Eylül’den sonra darbecilerin yaptığı ilk iş evrim müfredatını iyice kuşa çevirmek oldu. Son 17 yıllık iktidara kadar zaten kuşa çevrilmiş durumdaydı. Evrimi anlamadan etrafımızdaki olan biten hiçbir şeyi anlayamayız. Bizim bir doğamız var bilmek zorundayız. Evrim meselesi popüler bilim yayıncılığında önemli. Akıllı tasarım tartışmaları var Türkiye’de bildiğiniz gibi. Bu konuda Ginko’dan çok güzel kitaplar çıktı. Ginko’nun hedefi, herkesin anlayabileceği iki kültüre de sahip aydın yetiştirmeye yönelik kitaplar.
Öte yandan, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de artık kendine aydın diyen bir insanın kuantum fiziğinden, genetikten, evrimden bihaber olması düşünülemeyeceği anlaşılmaya başlandı. İçinde yaşadığımız evreni bilmemiz lazım. Toplumu, insanı anlamak için, insanın nereden geldiğini bilmemiz lazım. İnsanın evrimini bilmemiz lazım, insanın evrimini anlamak için bütün canlıların evrimini anlamak lazım. Canlıların evrimini anlamak için kozmolojiyi anlamak lazım. Dünyayı, jeolojiyi anlamak lazım. Dolayısıyla çok şey bilmek gerekiyor. Sadece edebiyatla olmuyor, Üçüncü Kültür böyle bir şey. Ginko bilimin hedefleri de bu yönde...
*https://www.edge.org