Bir savaş istiyorsak sömürenlere karşı olmalı
Tuzla tersanelerinde çalışan bir işçi Evrensel'e yazdı: Bu savaş zengin yoksul savaşıdır. Eğer bir savaş istiyorsak o da sömürenlere karşı olması gerekir. Birleşerek güçlüyüz.
(Arşiv) Fotoğraf: Pixabay
Tuzla’dan bir işçi
Türkiye’nin Suriye’ye girmesini Tuzla’da tersanedeki arkadaşlarla zaman zaman tartışıyoruz. CHP’ye oy veren bir arkadaşımız öncelikle tezkereye evet diyen CHP’yi eleştiriyor ve şunları söylüyor: “Yanlış yaptılar evet demeyeceklerdi. 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde halklar birbirlerine kenetlenerek AKP’yi ve küçük ortağını yenilgiye uğratmıştı. Bu tüm insanlarda morali artmıştı. Onca nefret söylemlerine rağmen bizler beraberdik. Açıkçası şunu anladım bizim etnik kökenimiz üzerine siyaset yapıp bizi kutuplaştıranlar, Mecliste sıcak koltuklarına oturup sırtımızdan geçinen ve bizim evlatlarımızı savaşa gönderenlerdir.”
Başka bir arkadaşımız ise “Suriye’nin toprak bütünlüğü savunuyoruz diyorlar ama baktığımız zaman toplarla tanklarla Suriye topraklarına giriyorlar. Ve buna savaş diyenleri gözaltına alıp tutukluyorlar. Soruyorum Cumhurbaşkanına, sen sarayda otururken halkın ne yer ne içer düşünüyor musun? 10 günlük harekata milyarlar yatırıldı. Bizim ekonomimizin durumu çok mu iyi? Dış mihraklar diyorlar, peki dış mihrakların arasında cirit atan AKP hükümeti değil midir?” dedi.
AKP seçmeni bir arkadaşımız ise “Ulusal güvenliğimiz elbette önemli yalnız karşı taraftan bir kurşun bile atılmamış. Ve defalarca sorunları diyalogla çözelim denmiş. Suriye’ye girdiğimiz anda dünya karşımızda durdu ve olan da yine yoksula işçiye oluyor” dedi.
HDP’ye oy veren arkadaşlarımız ise “AKP içeride kendi sıkışmışlığının üzerini örtmek istiyor. Ekonomik kriz, zamlar, işsizlik, hak gaspları ve kendi içerisindeki yeni parti oluşumlarını gündemden düşürmek için muhalefeti de kendi çatısı altına alıp HDP’yi de kriminalize etmeye çalışıyor. Aslında hükümet Kürtlerin taleplerini bir sorun olarak gösterip bunu kendi politika aracı eksenine getiriyor” diyor.
Hükümet ve arkasındaki patronlar, bizler yan yana gelsek, kötü çalışma koşullarına, iş cinayetlerine karşı krizin faturasını hepten reddedeceğimizi ve yeni talepler etrafında birleşeceğimizi bildikleri için işçilerin yan yana gelmesini istemiyor. Bu politikaları sürdürmekten başka şansları yok. Biz işçiler Adana’da saya işçilerinde gördük, Suriyeli Türk Kürt işçilerin aynı talep etrafında birleşip mücadele edip kazandıklarını. Ve buradan söylemek gerekir ki bu savaş zengin yoksul savaşıdır. Eğer bir savaş istiyorsak o da sömürenlere karşı olması gerekir. Birleşerek güçlüyüz.