Organ bağışıyla ilgili doğru sanılan 10 yanlış
Türkiye’de 26 bin 442 kişi hayata tutunmak için kadavradan bağış bekliyor. Organ bağışı bekleme listesinde ilk sırayı 22 bin 684 ile böbrek alırken, bunu 2 bin 187 ile karaciğer takip ediyor.
Fotoğraf: DHA
Türkiye’de organ nakli gereken hastaların sayısı giderek artış gösteriyor. Öyle ki bu yıl ülkemizde 26 bin 442 kişi hayata tutunmak için kadavradan bağış bekliyor. Organ bağışı bekleme listesinde ilk sırayı 22 bin 684 ile böbrek alırken, bunu 2 bin 187 ile karaciğer, bin 115 ile kalp takip ediyor. Aslında karaciğer bağışına ihtiyaç duyan hasta sayısının daha fazla olduğu, listedeki rakamın gerçeği yansıtmadığı belirtiliyor. Bunun nedeni ise böbrek bağışı bekleyen hastalar diyaliz gibi “köprü tedavi” denilen ve bekleme süresini uzatan yöntemden faydalanırken, aynı şansa sahip olmadıkları için karaciğer hastalarının birçoğunun kısa sürede hayatını kaybetmeleri. Dolayısıyla böbrek nakli bekleme listesi uzayıp giderken, karaciğer bağışı bekleyen hastaların sayısı artış göstermiyor.
Türkiye, organ nakli operasyonu başarısında dünyanın en ileri ülkelerinden biri konumunda. Ancak deneyimli uzman ve ileri teknoloji-altyapı ile nakil başarısı çok yüksek olsa da, Türkiye’deki hastaların önünde kocaman engel var: Kadavradan yeterli organ bağışı olmaması! Dolayısıyla, nakillerin büyük bir çoğunluğu akrabaların bağışladığı, yani canlı vericilerden yapılıyor. Sağlık Bakanlığı’nın raporu da bu çarpıcı gerçeği gözler önüne seriyor: 2018 yılında gerçekleşen 2 bin 178 beyin ölümünde, kadavra bağışı sayısı sadece 598’le sınırlı kalmış. Yani, her 4 beyin ölümünün sadece 1’inden organ bağışı alınıyor. Dolayısıyla yine aynı yıl 5 bin 597 organ naklinin 4 bin 162’si canlı vericiden yapılırken sadece bin 435’i kadavradan gerçekleştirilmiş. Türkiye canlı vericiden organ naklinde hem sayısal hem de başarılı sonuçları açısından dünya ile yarışır durumda. “Aynı durumu kadavradan nakilde de gerçekleştirmek istiyoruz. Ancak canlı vericiden böbrek naklinde yılda 3 bin böbrek nakli ile dünya şampiyonu olan ülkemiz, kadavradan organ naklinde ise ne yazık ki son sıralarda” diyen Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Berber kadavradan organ bağışı yetersizliğinde toplumda organ bağışı ile ilgili kulaktan kulağa yayılan efsanelerin büyük rol oynadığını belirtiyor. Peki, nedir bu hatalı bilgiler? Prof. Dr. İbrahim Berber ve Nefroloji Sorumlusu Prof. Dr. Ülkem Çakır organ bağışı ve organ nakli hakkında doğru sanılan yanlış bilgileri anlattılar:
YANLIŞ 1: ORGAN BAĞIŞLAYAN KİŞİ YARIM İNSAN OLUR
DOĞRUSU: Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ülkem Çakır canlıdan canlıya yapılan organ nakillerinde ameliyat öncesinde alıcı ve vericiye oldukça detaylı tetkikler yapıldığını belirterek, “Böbrek vericisinin genel sağlığında herhangi bir problem saptanırsa uygun verici olmadığına dair bilgi veriliyor. Sağlıklarını riske atacak bir problem saptanmazsa böbrek vericisi olmak sağlığı tehdit etmiyor. İnsanlar tek böbrekle de bir ömür boyu sağlıklı yaşayabilirler” diyor.
YANLIŞ 2: DİYABET HASTASI OLDUĞUM İÇİN BÖBREK NAKLİ OLAMAM
DOĞRUSU: Toplumda, nakil yapıldıktan sonra, bu nakil yapılan böbreğin de diyabet nedeniyle bozulacağına ve bu nedenle diyabet hastalarının böbrek nakli olamayacağına dair yanlış bir kanı var. Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ülkem Çakır sanılanın aksine diyabetin böbrek nakli için bir engel oluşturmadığını belirterek, “Kronik böbrek yetmezliğinin en önemli sebeplerinden biri olan diyabet özellikle kalp-damar problemlerine neden oluyor. Diyabet hastaları böbrek nakli olduklarında diyalizin uzun vadede oluşturabileceği ve diyabet hastalığının da tetikleyeceği kalp-damar problemlerinden de korunmuş oluyorlar. Ayrıca böbrek naklinin beklenen yaşam süresi üzerine olan olumlu etkisi diyabetik hastalarda daha belirgin oluyor” diyor.
YANLIŞ 3: BÖBREK NAKLİ OLURSAM ÇOCUK SAHİBİ OLAMAM
DOĞRUSU: Kronik böbrek hastalığında, üreme yeteneğinde azalma ve hamile kalamama gibi problemler ortaya çıkabiliyor. Böbrek nakli olan hastalarda ise üreme ile ilgili fonksiyonlar düzeliyor. Böbrek hastaları, böbrek naklinden bir yıl sonra, gerekli kontroller yapıldığında kolaylıkla hamile kalıp çocuk sahibi olabiliyor.
YANLIŞ 4: HEPATİT C HASTALARI BÖBREK NAKLİ OLAMAZ
DOĞRUSU: Hepatit C olan hastalarda dikkat edilen en önemli konu, karaciğer sirozu olmamaları. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Berber sirozu olan hastalara böbrek ve karaciğer naklinin birlikte yapılması gerektiğini belirterek, “Aktif Hepatit C virüs enfeksiyonu ve sirozu olmayan hastalarda ise böbrek nakli hastanın yaşam kalitesini ve süresini olumlu yönde etkiliyor” diyor.
YANLIŞ 5: ORGAN BAĞIŞI DİNEN UYGUN DEĞİL
DOĞRUSU: İslam dini de dahil olmak üzere, tüm büyük dinlerde organ bağışına aykırı bir durum yok. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu 6.3.1980 tarih ve 396 / 13 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu açıklamıştır. Ayrıca bu kararda “organınızı vereceğiniz kişi, yaptığı iyilik ve fenalıklardan kendisi sorumludur” deniyor.
YANLIŞ 6: ORGAN BAĞIŞI, TIBBİ BAKIMIMI ETKİLER
DOĞRUSU: Kişi hayatta iken ister organ bağışında bulunmuş olsun, isterse bulunmamış, bu durum onun tıbbi bakımını etkilemez. Çünkü insan hakları bildirgesine göre, her bireyin yaşama hakkı vardır. Hayatta iken organ bağışlayan kişinin organlarının kullanılması, ancak o kişiye tıbben yapılacak tüm tedaviler uygulandıktan sonra, tedaviye yanıt alınamayıp beyin ölümün gerçekleşmesinin ardından gündeme geliyor. “Organ bağışından söz edilebilmesi için hastanın yoğun bakım şartlarında beyin ölümünün gerçekleşmesi gerekiyor” diyen Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Berber, beyin ölümünü saptayan önemli ve kesin tıbbi prosedürler olduğunu söylüyor.
YANLIŞ 7: ORGAN BAĞIŞLARSAM SONRA BAĞIŞLAMAKTAN VAZGEÇEMEM
DOĞRUSU: “Bu kararı kişinin yakınlarına söylemesi yeterlidir” diyen Prof. Dr. İbrahim Berber sözlerine şöyle devam ediyor: “Beyin ölümü gerçekleştiğinde bağışı değerlendirecek olan kişiler, aile fertleridir. Bugün ülkemizdeki uygulamaya göre bağış kartı olsa bile aile fertleri izin vermedikçe organlar alınamaz”
YANLIŞ 8: BEYİN ÖLÜMÜM GERÇEKLEŞMEDEN ORGANLARIMI ALABİLİRLER
DOĞRUSU: Hayır, beyin ölümü gerçekleşmeden organlar alınmaz. Organ bağışından söz edilebilmesi için hastanın yoğun bakım şartlarında beyin ölümünün gerçekleşmesi gerekiyor. Bitkisel hayatta beyin sapı sağlam olduğu için kişi solunum, dolaşım gibi hayati fonksiyonlarını devam ettirebiliyor. Beyin ölümü (tıbbi ölüm) ise tüm beyin ve beyin sapı fonksiyonlarının tam ve geri dönüşümsüz olarak kaybıdır. Solunum ile dolaşım yoğun bakım koşullarında ventilatör gibi destek makineleri ve ilaçlar ile ancak geçici sürdürülebiliyor. Beyin ölümü gerçekleştiğinde, kişi tıbben ölü kabul ediliyor ve beyin ölümü tanısı almış kişilerin hayata dönmeleri mümkün olmuyor. Beyin ölümünü bitkisel hayat ile karıştırmamak gerekiyor. Bu nedenle beyin ölümü gerçekleştiğinde organ bağışı yapılıp organlar alınabiliyor.
YANLIŞ 9: BAĞIŞLAMAM YETERLİ, AİLEMİN BİLMESİNE GEREK YOK
DOĞRUSU: Hayır! Ülkemizdeki kanunlar, kişi kendi organlarını hayattayken bağışlamış olsa bile, ölümü sonrasında ailesine tekrar sorarak onay alıyor. Eğer aile izin vermezse, organları alınmıyor. O nedenle bağış yapsanız da, ailenize ya da ilgili kişilere haber verip, organ bağışladığınızı ve olası bir durumda bunu yetkililere söylemelerini istemenizde yarar var.
YANLIŞ 10: ORGAN NAKLİ AMELİYATINDA CENAZENİN BÜTÜNLÜĞÜ BOZULUR
DOĞRUSU: “O bedenler, organların kıymetini çok iyi bilen hekimler için kutsaldır ve çok büyük bir saygıyı hak etmektedirler” diyen Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Berber şu bilgileri veriyor: “Kadavradan organ çıkarma işlemi, yaşayan bir insanın ameliyatı kadar büyük bir dikkat ve özenle yapılıyor. Organlar çıkarıldıktan sonra kesi yerleri mümkün olduğunca estetik dikişlerle dikilerek, bedenin hiçbir şekilde zarar görmemesine büyük özen gösteriliyor.”
TÜRKİYE’DE 26 BİN 442 KİŞİ KADAVRADAN ORGAN BEKLİYOR
2019 yılında, Türkiye’nin kadavradan organ bekleme listesinde toplam 26 bin 442 kişi yer alıyor.
Böbrek: 22.684
Karaciğer: 2.187
Kalp: 1.115
Pankreas: 287
Akciğer: 77
Kalp kapağı: 4
Böbrek+pankreas: 9
İnce bağırsak: 4
Yüz ve saçlı deri: 1
(HABER MERKEZİ)