02 Kasım 2019 09:22

Cumartesi Anneleri: Bizden aldıklarınızı istiyoruz

Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemlerinde Diyarbakır'da 23 yıl önce gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Mehmet Şirin Bayram ve Ramazan Tekin’in akıbetini sordu.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 762’nci haftasında Galatasaray Meydanı’na gitmek isteyen Cumartesi Anneleri, bu hafta da polis tarafından engellendi. Cumartesi Anneleri, engelleme üzerinde polis tarafından ablukaya alınan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta eylemlerini gerçekleştirdi. Üzerinde kayıpların fotoğraflarının olduğu tişörtler giyen Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarıyla karanfiller taşıdı. Eyleme HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile çok sayıda milletvekili de katıldı.

Bu hafta 2 Kasım 1996 tarihinde Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Demirli (Temiran) köyünde gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Mehmet Şirin Bayram ve Ramazan Tekin’in akıbeti soruldu.

CEZASIZLIK POLİTİKALARI DEVREDE

Bu haftaki açıklamayı 19 Ekim 1995’te gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun yaptı. Yaşam hakkı, savunma ve adil yargılanma, özgürlük ve güvenlik hakkının ayrımsız herkesin hakkı olduğunu vurgulayan Tosun, gözaltında kaybetmelerin bu temel hakların ihlali olduğunu söyledi. Gözaltında kaybetmeler söz konusu olduğunda devletin tüm kurumlarının işbirliğiyle cezasızlık politikalarının devreye sokulduğunu dile getiren Tosun, “Devlet bir kişiyi gözaltına aldıysa polis veya jandarma gözetimindeyken ‘kayboldu’ diyemez. Gözaltına alınanların can güvenliğinden birinci derecede devletin sorumlu olduğunu hatırlatıyoruz” dedi.

5 GÜN KARAKOLDA TUTULDU

“23’üncü yılında Ramazan Tekin ve Mehmet Şirin Bayram'ı unutmadık” diyen Tosun, şöyle devam etti:

“23 yıldır annesi, babası, kardeşleri Mehmet Şirin'i arıyor. 23 yıldır nişanlısı ‘Ölü ya da diri bir haber alıncaya kadar Şirin'i bekleyeceğim’ diyor. Gözaltında kaybetme süresiz biçimde soruşturmaya açık bir suçtur, zaman aşımına tabi değildir. Hemen şimdi bu hukuksuzluğa son verecek, Mehmet Şirin Bayram ve Ramazan Tekin'in akıbetlerini açığa çıkartacak ve ceza adaletini sağlayacak etkinlikte bir soruşturma başlatılması için savcıları göreve çağırıyoruz.”

‘BİZDEN ALDIKLARINIZI İSTİYORUZ’

Ardından söz alan 23 Şubat 1995’te gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız da birçok insanın haklarının elinden alındığını ifade ederek, “Bu polisleri buraya gönderenlere sesleniyorum. Polisinizi geri çekin. Buradaki insanların bir çoğu babanızın, ananızın yaşında. Bugüne kadar polise bir tek taş atmış değiliz. Bizler bizden aldıklarınızı istiyoruz. Koltuklarınız sizin olsun. Bize çocuklarımızı verin. İnsan güvenliğini sağlayan kişilerden korkar mı? Bizler burada doğruyu dile getirdiğimizde bu polisler bizlere saldırıyor. Sizlere güvenerek sizlere çocuğumu verdim. Sizlerden çocuğumu istiyorum” şeklinde konuştu.

BAYRAM AİLESİNİN MEKTUBU

Açıklamanın ardından Diyarbakır’da yaşayan Mehmet Şirin Bayram ailesinin Cumartesi Annelerine gönderdiği mektup okundu:

“Sevgili Cumartesi Anneleri ve adalet arayışçıları,

Biz Diyarbakır'da 2 Kasım 19961da gözaltında kaybedilen Mehmet Şirin Bayram'ın ailesiyiz.

Hepinizi yüreğimizde aynı olan, bizleri aynı hak arayışı çatısı altında buluşturan acıyla ama aynı zamanda bu acının yarattığı mücadele inancıyla selamlıyorum. Özellikle 90'lı yıllardan sonra devleti yöneten iktidarların kendi şahsi iktidarları için arkalarına aldıkları devlet aygıtlarıyla birlikte yüzlerce faili meçhul cinayetler işleyerek kendilerini tarihin kara sayfalarında kalıcı kılmışlardır.

Peş peşe gelen farklı iktidarlar; aynı akıl ve hukuksuzca yöntemlerle bunu bir devlet geleneği haline getirerek zulüm, baskı, yıkım ve yok etmek üzerinden iktidarlarını ayakta tutmayı düşünmüşlerdir. Fakat yaptıkları hukuksuzluklar, insan hakları ihlalleri, kendilerine karş biat ettirme düşüncesi tam da istedikleri gibi olmamıştır. Bunun karşısında adalet için kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları her türlü zulüm ve baskılara rağmen bir araya gelmeyi başarmıştır.

Devletin bu hukuksuzlukları karşısında adalet arayışçıları hukuksuzluklara göz yummayacaklarını insan hakları savunucuları ve Cumartesi Anneleri şahsında göstermişlerdir.

Cumartesi Annelerini 63 haftadır her ne kadar meydanlardan yasaklanıp sokak aralarına, kapalı mekanlara sıkıştırılmaya çalışsalar da asla ama asla bu hak arayışını, haklı olduğumuz bu mücadeleyi bırakmayacağız.

Bizleri İstanbul'dan Diyarbakır'a İzmir'den Roboski'ye ülkenin dört bir yanında adalet arayışçıları olarak bir araya getiren yaşadığımız adaletsizlikler oldu. Bu hak arayışı zinciri hiçbir iktidar ve güç tarafından yok edilemeyecektir.

Bugüne kadar gelip giden iktidarlar ve bundan sonra gelecek olan iktidarlar da çok iyi bilsinler ki bu mücadele ve hak arayışı son kaybımız bulunana ve adalet yerini bulana kadar devam edecektir.

Çünkü biz haklıyız.

Çünkü biz adalet arıyoruz.

Çünkü biz hakkımız olanı istiyoruz.

Hepinizi inanç dolu, umut dolu yüreğinizden öpüyorum.” (İstanbul/MA)

ÖNCEKİ HABER

Şili hükümeti geri adım attı: Şirketlere yönelik vergi kesintisinden vazgeçildi

SONRAKİ HABER

Hevsel bahçeleri betonlaşmasın diye: Çocukların doğa yürüyüşü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa