Göreme'yi gerçekten göremeyebiliriz!
Göreme Milli Parkının koruma statüsünün kaldırılmasının yöreye birçok zararının olacağı ifade ediliyor: "Bindiğimiz dalı kesiyoruz."
Fotoğraf: CillanXC/Wikimedia Commons (CC BY-SA 3.0)
Özer AKDEMİR
İzmir
Ekoloji Kolektifi tarafından yayınlanan "Göreme Milli Parkı Statüsünün kaldırılması: Mekansal Bir Değerlendirme" adlı kitapçıkta dünya kültür mirası olan Kapadokya'yı bekleyen tehlikenin altı çiziliyor. Yazı ODTÜ Kentsel Politika Planlaması ve Yerel Yönetimler Ana Bilim Dalı doktora öğrencisi, Ceren Gamze Yaşar tarafından kaleme alındı. Değerlendirme yazısında Yaşar, Göreme Tarihi Milli Parkı'nın koruma statüsünü kaldırılmasının alanda yapılaşmayı hızlandırabileceği uyarısında bulunarak; böyle bir durumun Kapadokya bölgesi gibi ciddi bir jeolojik değere sahip alanın tahribatını hızlandırmasının kaçınılmaz olduğunu dile getiriyor.
ÜÇ FARKLI KORUMA STATÜSÜ VARDI
1986 yılında Milli Park ilan edilen Göreme Tarihi Milli Parkı 22.10.2019 Cumhurbaşkanı kararına kadar üç yasal statüye aynı anda sahipti; "1. Mili Park, 2. Doğal SİT ve 3. Unesco Dünya Miras Listesi. Toplam 9614 hektarlık bir alan 2013 yılında da Unesco Dünya Mirası olma statüsüne kavuşmuştu. Alanın doğal özelliklerinin yanı sıra (Peri bacaları ve mağaralar) köklü bir tarihi ve kültürel mirasa da sahip (yeraltı şehirleri, Hititler ve Asurlardan günümüze kadar gelen, pek çok uygarlık ve devlet görmüş neredeyse kesintisiz yerleşim alanı) bir bölge olduğunun altını çizen Yaşar, alanın 23.05.2019'da çıkarılan kanun ile “Kapadokya Alanı” ilan edildiğine ancak bu alanın sınırlarının milli park sınırlarından farklı tanımlandığına dikkat çekiyor. Milli Parkı da içine alan çok daha geniş bir alan 1/100000 Ölçekli Planda ve 2006 yılında Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilan edildiğine vurgu yapıyor.
KORUMA KALKANINDAN MAHRUM BIRAKILIYOR
Yaşar, bu mekânsal bilgiler, planlar ve projeler ışığında bakıldığında Göreme bölgesinin Milli Park olmaktan çıkarılması ile ilgili şu sonuçlara varıyor;
- Bölge önemli bir kültürel, tarihi ve doğal miras alanı, Kapadokya bölgesi Milli Park alanı dışında da pek çok tarihi-kültürel alana ve Göreme benzeri jeolojik yer biçimlerine benzer doğal alana sahip. Kapadokya Alan Sınırı bu açıdan daha geniş bir coğrafyayı, bahsi geçen doğal, kültürel ve tarihi değerleri de kapsayacak şekilde genişletiyor. Ancak bu genişletmeyi yaparken alan içinde en dikkat çekici bölge olan Göreme Milli Parkı alanını statüsünden ve koruma kalkanından mahrum bırakarak, daha esnetilebilir kurallara sahip olan Kapadokya Alanı statüsüne indiriyor. Kapadokya alanı içinde genişlemekte olan kentsel alanlar (Nevşehir başta olmak üzere) madenler ve taşocakları, hızlı tren için önerilen ve ciddi bir jeolojik müdahale gerektiren güzergah da bulunmakta ve tüm bu doğa ile farklı ilişki kuran alanları tek bir alan altında birleştiriyor. Başka bir deyişle, iptal edilen bir alan altında birleştiriyor.
OTEL, KONUT, MADENCİLİK, TİCARET ALANININ ÖNÜ AÇILIYOR
- Aynı koruma kalkanı sorunu Kapadokya Alanı ve Çevre Düzeni Planında Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişme Bölgesi alanı için de geçerli. Kapadokya alanı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişme Bölgesini de Kapsıyor ve bu bölge de görece daha fazla koruma kalkanına sahipti. Kapadokya Alanı için böyle bir sınırlandırma görülmüyor ve korunması gereken bu alan içinde kentsel gelişim, konut, otel ve benzeri turizm ve ticaret alanları önerilmesi olasılığı bulunuyor. Madencilik ve Turizm faaliyetleri içinde bulunan Nizipoğlu Holding’in “balon biçimindeki” yörenin mimarisini ve genel olarak mimari estetik ilkelerini göz ardı eden oteli ile ilgili haberler bu tehdidi kanıtlar nitelikte örneklerden sadece biri.
YENİ TAŞ OCAKLARI AÇILACAK
- Yapılaşma, artan otel ve konut yapısı miktarı ile kaçınılmaz olarak gelen bir konu da inşaat için kullanılan malzemeler. Hızlı Tren inşaatının ölçeği düşünüldüğünde ve buna koruma kalkanı kalkan alanlarda yeni açılacak otel, ticaret ve konut alanları eklendiğinde kum, çakıl ve taş ihtiyacının katlanarak artacağı ve bunun da bölgede yeni taşocağı faaliyetlerini hızlandıracağını ve mevcut ocakların kapasite artırımına gideceğini dolayısıyla daha geniş alanlara sıçrayacağını öngörmek mümkün. Bu durumun da Kapadokya bölgesi gibi ciddi bir jeolojik değere sahip alanın tahribatını hızlandırması kaçınılmaz.
KORUMA ALANI İÇİNDE TAŞ OCAĞI SORUN DEĞİL Mİ?
- Bölgeden geçen ve Nevşehir ili sınırları içinde Acıgöl, Merkez, Avanos ve Ürgüp yerleşimlerinde durak öneren hızlı tren projesi aynı zamanda kaldırılan Milli Park alanının hemen bitişiğinde bir hızlı tren şantiye alanı planlıyor ve bu hattın yapı malzemesi ihtiyaçlarını da alanın kuzeydoğusunda kalan Bozca yerleşimindeki taş ocaklarından karşılamayı öneriyor. Aynı Bozca yerleşimi geçtiğimiz aylarda kabul edilen ve Milli Parkın yerine alanı koruyacağı söylenilen Kapadokya Alanı sınırları içine de alınmış durumda. Eğer bu alan koruma amacıyla ilan edilmişse koruma alanı içinde yoğun biçimde kullanılacak bir taş ocağı bulunması sorun teşkil etmemekte midir?
HIZLI TRENLE BİNİLEN DAL KESİLECEK
- Yine Bölgeden geçen hızlı tren projesinin bizzat kendisi mevcut yaşayan nüfusların ulaşım sorununu öncelemek yerine bölgede hızlı ve büyük ölçekli kitlesel turizmi geliştirmeyi amaçlamaktadır. Hızlı tren hattı, bu da alandaki jeolojik değerlerin, yer biçimlerinin, tarihi ve kültürel mirasın zarar görmesine yol açacaktır. Başka bir deyişle bu tip projeler bindiği dalı kesmekte ve işin başında zaten yörenin turizm faaliyetini yürütmesini sağlayan değerlere “turizmi arttırmak için yapıyoruz” bahanesi ile zarar vermektedir. Proje kapsamında sadece Nevşehir’i de kapsayan Aksaray-Kayseri kesiminde 12 adet tünel, 8 adet köprü, 7 adet viyadük, 55 adet altgeçit ve 106 adet üstgeçit planlanmıştır, bunca yapı bölgenin çehresini ciddi biçimde değiştirecektir.
KÜLTÜR BAKANLIĞI BU DURUMUN GEREKÇESİNİ NASIL AÇIKLIYOR?
24 sayfalık kitapçıkta alanın Milli Park statüsünün kaldırılmasının nedenlerine dair sorular da yer aldı. Alanın 1985 tarihinde UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer aldığının hatırlatıldığı kitapçıkta, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na Göreme Milli Parkı statüsünün kaldırılmasına dair işlemin gerekçesini nasıl açıkladığı sorusu yöneltiliyor.