05 Kasım 2019 00:41

Denizcilik öğrencileri: Şirketlerin konuşmacı olduğu bir staj forumu

Piri Reis Üniversitesi öğrencileri yaşadıkları sorunları yazdı.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Denizcilik Öğrencisi
Piri Reis Üniversitesi
İstanbul öğrencileri yazdı

“Ayak işlerini yapan üniversiteli bir çaycı” cümlesi, denizcilik sektörü için stajyer kelimesinin nasıl bir anlam taşıdığını iyi anlatıyor. Piri Reis Üniversitesi uzak yol açık deniz stajına çıkmış öğrencilerle yaptığımız görüşmeler bizlere şunları gösteriyor: Öğrenciler, üstlerinin ayak işlerini yapıyor, kimyasal tanker temizliği gibi tehlike arz eden yerlere giriyor, çok daha az bir ücretle günde 12 saat-15 saat arası çalıştırılıyor, psikolojik şiddete maruz kalıyor...

Bazı şirket temsilcilerine bu sorunları anlattığımızda “Ne olacak canım tanker temizlemedikten sonra, nasılsa mezun olup emir vererek altlarına yaptıracaksın bu işleri, tüm bunları yapıp öğrenmeniz gerekiyor” gibi cevaplar alıyoruz. Sayın şirket temsilcisi sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi öğrenmemiz için tek başımıza o işi yapmamız gerekmiyor. Gözlemci olarak da öğrenmemiz mümkün.

Ne olacak diyorsunuz, 5-6 ay önce vefat eden okulumuzun stajyer öğrencisi Mustafa Koç'u hatırlatmak isterim. Kimyasal tankı temizledikten 2-3 gün sonra kamarasında ölü olarak bulunması, otopsi raporunda ise akciğer enfeksiyonu çıkması, günlük 12-15 saat çalıştırılması ve mesleğini sevdiği halde abisine “Bu mesleği artık yapmayacağım” demesi herhalde size yeterli bir cevap olacaktır. Mustafa Koç, onun öncesinde Sinan Karabulut gibi isimlerin vefatı ve denizcilik fakültesi öğrencilerinin bu sorunlara karşı tepkisinin artması sonucu Piri Reis Üniversitesi şirket temsilcilerinin, denizcilik fakültesi dekanlarının, bakanlık temsilcilerinin katıldığı “Yarattığımız sorunları çözme forumu” adında pardon pardon “Açık Deniz Stajı Forumu” adında bir söyleyişi gerçekleştirdi. Yapılan forumda vefat eden arkadaşlarımızın isimleri hiç anılmadı bile...

Forumda eğitmenlerin staj bulamama sorununun nedeni olarak açılan okulları işaret etmesi, bakanlığın da bu soruya cevap olarak “Nüfusu yüksek bir ülkeyiz. Gençler meslek sahibi olmak ve eğitim almak istiyor. O yüzden açılıyor bu okullar daha da açılacak” diyerek cevap vermesi, eğitmenlerin bazılarının stajda yaşanan sorunlarda şirketleri suçlu bulması, bazı eğitmenler ve bakanlık temsilcilerinin ise “Bu işler normal işler. Öğrenmenizi sağlıyor. Bir çay götürmek alttan alınabilir, sonuçta büyüğün” gibi cevaplar vermesi bize işin geldiği boyutları gösteriyor.

Soru cevap kısmına gelindiğinde ise bir Piri Reis Üniversitesi öğrencisi söz hakkı alarak, stajyerlerin hukuksal anlamda bir tanımının olmadığını, var ise de bunların bize anlatılmadığını vurguladı. Asıl meselenin çay, tost olmadığını belirten arkadaşımız, “Asıl mesele iş tanımımızın olmaması nedeniyle bizlerden sorumlu mühendis ne derse onu yapmak zorunda kalmamız. Biz stajdayken sorumlu mühendis nasıl biriyse, stajımız da o şekilde geçiyor” dedi. Arkadaşımız konuşmasını büyük bir alkışla sonlandırdı. Bu sözlere karşılık eğitmenler, şirket temsilcileri ve bakanlık temsilcisi cevaben “Biz de zamanında yaptık, bunlar normal karşılanır şeyler. Alttan alınabilir” dedi.

Özetlersek, aslında gerçeklerin tam olarak konuşulmamasıyla beraber her kafadan farklı sorun ve çözüm önerisinin çıktığı bir forumda, hiçbir somut çözüm önerisi ortaya koyulmadan forum sonlandırıldı. Kısaca yapmak için yapıldı. İşin gerçeği, tabi ki bu sorunları yaratan ve bu sorunlardan faydalanan şirketlerden ve kişilerden sorunu çözmesini bekleyemeyiz. Sonuçta bir şirket yağcıya 2 bin dolar vermek yerine 200-300 dolara stajyer çalıştırmayı tercih edecektir. Çalışma saatlerinin düşmesini asla istemeyecektir, sonuçta 12 saat de çalışsak, resmi evrakta 8 saat yazacak. Yani şirketlerin daha fazla kâar etmesi demek, bizim daha fazla sorunlarımız olacak demektir. Bu yüzden ancak ve ancak bu sorunları çözecek kişiler tam olarak bu sorunları yaşayan kimselerdir. O kişiler ise bizleriz.


ADIMLAR ATTIĞIMIZDA ENGELLER KALKIYOR

Denizcilik Öğrencisi
Piri Reis Üniversitesi

Merhaba Evrensel okurları. Okulumuz eğitimin paralı olarak verildiği özel bir üniversite. Bana kalırsa, üniversiteleri ticarethane olarak, öğrencileri herhangi bir mal satın alan bir müşteri olarak görme mantığı bir kenara bırakılıp sadece eğitime odaklanılsa, ülkemizde eğitime dair köklü sorunların birçoğu çözüm bulmuş olacak. Sonuçta sorunu yaratan da soruna çözüm bulacak olan da biz insanoğlu değil miyiz?

Her sene okul fiyatları, yemekhane fiyatları, kafeteryada yiyip içtiklerimizin fiyatları artarken, bunlar yetmezmiş gibi bugüne kadar ücretsiz olan denizcilik üniforması da 2019 girişli arkadaşlarımıza parayla satılmak istendi. Üstelik bu üniformaları almak ve giymek zorunlu. Bundan 3-4 yıl önce yıllık 30 bin lira olan okul fiyatı bugün 52 bin lira. Okul fiyatına nerdeyse 2 katı zam yapılmış durumda. Böylesi bir artış dahi yetmemiş ki okul yönetimi kelimenin tam anlamıyla daha fazla nereden kâr edebilirim mantığıyla her şeyden para çıkarmaya bakıyor. Üstelik YÖK yönetmeliğine baktığımız zaman şöyle bir ifade görüyoruz: “Üniformalar öğrencilerin kayıt yaptırdığı ilk sene okul tarafından karşılanacaktır.” Bu kadar açık bir ifade olmasına rağmen adeta müşterisini kandırmaya çalışan, ne kapsam kârdır zihniyetindeki bir tüccar gibi öğrenci arkadaşlarımızdan kişi başı 800 lira daha vermeleri istendi.

Okulumuzda hâlâ birbirleriyle rekabet içinde olan, birleşmeyen ve hakkını aramayan, bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetiyle tepkisiz kalan öğrenciler olduğunu sanan idare bu kez yanıldı. Nasıl mı? Çünkü okulumuzda öğrenciler artık daha bilinçli ve kendi haklarını korumayı biliyorlar. Sessiz kalmıyorlar.

Sorun sadece 1. sınıfta olup üniformayı ilk defa parayla alacak arkadaşlarımızın sorunu gibi görünse de aslında öyle değildi. Bizden de hem 1. sınıf hem de diğer üst sınıflardan arkadaşlarımız toplanıp idarenin kapısını çaldı. Ellerinde YÖK kararıyla beraber karşılarında öğrencileri beklemeyen okul idaresi böyle bir tepki karşısında tabi ki şaşırdı. Toplantı yapacaklarını ve bu sorunu çözeceklerini söylediler. Ardında da üniformalardan para almaktan vazgeçtiklerini, bunun bir “yanlış anlama” olduğunu söylediler.

Böylesi durumlar ve üniversitenin ticarethane gibi işletilmesi öğrencilerin arasında trajikomik bir deyim yaratmıştır bugün. Burası Piri Reis değil Para Reis. Buradan bizim çıkardığımız ders, bireysel değil toplumsal düşündüğümüzde ve gerçekten ufak da olsa adımlar atmaya başladığımızda, kazanmamızın önünde engellerin teker teker kalkacağıdır.

ÖNCEKİ HABER

Metal dosyası | Renault işçileri: Kazanmak için her an birlikte!

SONRAKİ HABER

Mersin Emek ve Demokrasi Platformu: Milli iradeden dem vuranlar iradeye kayyum atıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa