"Çocuk istismarına evlilik affı" mağduriyet mi giderecek, istismarı mı aklayacak?
Yargı paketiyle “Çocuk istismarına evlilik yoluyla af” getirilmek isteniyor. Düzenlemede neler var, “mağdur" kaç kişi var, düzenleme nasıl sonuçlar doğurur, kadın örgüleri ve muhalefet ne diyor?
Fotoğraf: Evrensel
Sinem UĞURLU
İstanbul
İkinci yargı paketiyle “Çocuk istismarına evlilik yoluyla af” düzenlemesi getirilmek isteniyor. Bu düzenleme, çocuk ile cinsel istismar faili arasındaki yaş farkının 10’un üzerinde olmaması ve evlendirilmeleri durumunda verilen cezanın ertelenmesini (Yani ceza verilmemesini) kapsıyor.
2016’da “Tecavüzü meşrulaştıramazsınız”, 2018’de “İstismarı affettirmeyiz” diyerek bir araya gelen kadınlar, üçüncü kez gündeme getirilen tasarıya tepkili.
Muhalefet milletvekilleri ve kadın örgütü temsilcileriyle düzenlemenin içeriğini ve yasalaşması durumunda doğuracağı sonuçları konuştuk.
“İSTİSMARIN CEZASIZ BIRAKILMASINI İSTEYEN ÇARPIK BİR ZİHNİYET”
2016 yılında dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, erkekler hapiste olduğu için 3 bin ailenin “mağdur” olduğunu açıklamıştı. 2019 yılında ise 10 bin rakamı telaffuz edildi.
CHP Tekirdağ Milletvekili ve kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) Üyesi Candan Yüceer “mağdur sayısı” tartışmasını eleştirerek, “Bu işi sulandırmaktan başka bir fayda sağlamıyor. Gerçek mağdurlar, çocuk yaşta evlenmek ve kendisi çocukken çocuk sahibi olmak zorunda kalanlardır. Bunun yarattığı psikolojik travmadan daha büyük bir mağduriyet olamaz. Unutmayalım ki, evlendirilen çocuk eğitimden kopuyor. Meslek sahibi olamıyor. İlerleyen yıllarda çalışma hayatına katılamıyor. Ev içi şiddete karşı yalnız ve çaresiz kalıyor. Gerçek mağduriyet budur ve bu durumda on binlerce mağdur vardır” dedi.
Yüceer, bir kez daha gündeme getirilen düzenlemenin yasalaşmasına izin vermeyeceklerini ifade ederek, “Bu yaklaşım, çocuk evliliklerini meşru kabul eden, kız çocuklarının haklarını yok sayan, istismarın cezasız bırakılmasını isteyen çarpık ve çürümüş bir zihniyetin ürünüdür. En başta anne-babalar olmak üzere, vicdan sahibi her yurttaşın, bu düzenlemeye karşı sesini yükselteceğini düşünüyorum. Bu ülkenin onur ve vicdan sahibi yurttaşları, çocuk istismarının meşrulaştırılmasına karşı bir kez daha kenetlenecek, bu çağdışı anlayışın hortlatılmasına izin vermeyecektir” diye konuştu.
“DÜZENLEME ÇOCUK TECAVÜZLERİNİN ÖNÜNÜ AÇAR”
HDP İstanbul Milletvekili ve KEFEK üyesi Züleyha Gülüm, “Burada iktidarın söylediği gibi gerçekten de bir mağduriyet yok mu?” sorumuza var olan yasayı hatırlayarak cevap verdi:
“Mevcut yasaya göre 15 yaşında üstündeyseniz şikayet olmadığı sürece sanık cezalandırılmıyor. Dolayısıyla söz konusu yasadan yararlanacak olanlar 15 yaşın altındaki çocuklara yönelik tecavüz suçlarını işleyenler. 16 yaşında olan çocuklar mahkeme kararıyla 17 yaşında olan çocuklar ise ailenin rızasıyla evlendirilebiliyor. 15/16 aralığında ise tecavüz suçunun yargılama konusu olabilmesi için şikayet olması gerekiyor. Dolayısıyla evlilik durumu söz konusuysa bu koşullarda zaten şikayet olmadığı için sanık erkeğin yargılanması da cezaevinde olması da mümkün olmuyor. Bu anlamıyla baktığımızda aslında bir mağduriyet durumu da söz konusu değil. İktidarın yapmak istediği özellikle 15 yaş altı çocuklara yönelik tecavüz suçlarında evlilik gerekçesiyle af getirmek yani tecavüzcüleri cezadan kurtarmak.”
Gülüm yasa tasarısının aynı zamanda bundan sonra da çocuk tecavüzlerinin önünü açacağını ifade ederek, paketteki “10 yaş” düzenlenmesiyle ilgili olarak da şunları söyledi:
“15 yaş altı bir çocuğun evlilik gibi bir konuda rızası söz konusu değil. Biliyoruz ki çocuklar ya şiddet baskı yoluyla ya da ekonomik zor yoluyla rızaya zorlanırlar. Tecavüzden kurtulmak isteyen sanıkların çocukları ve ailesini evliliğe zorlamaları da ayrı bir gerçeklik. Çocukları bu tehdit mekanizmasından koruyacak hiçbir devlet güvencesi olmaması da çocukların tecavüzcüsüyle evlenmesini mümkün kılacaktır.”
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü de daha önce olduğu gibi bu düzenlemenin yasalaşmasına izin vermeyeceklerini söyleyerek, “Bunun adı tecavüzdür. Yasa maddesinde özellikle tecavüz geçirmiyorlar. Özellikle istismarı geçirmiyorlar. Bu ülkenin 15 yaş altı kız çocuklarını evlendirmekten kim niye bu kadar mutlu oluyor?” dedi.
Canan Güllü sık sık dile getirilen “mağduriyet”le ilgili de şunları söyledi: “Çünkü 14, 13,12, 11,10 yaşında doğum yaptılar, hastaneye gittiler, burada yakalandılar. Ya da doğum yaptıktan sonra çocukları nüfusa kaydederken yakalandılar. Dava açıldı, davalar uzadı, dolasıyla arada bir iki çocuk daha oldu. Sonra erkekler hapse girdi ve bugün 25 yaşında olan kadınların iki çocuğu var. Eğer bir de kocanın ailesiyle yaşıyorsa ve evde ‘Senin yüzünden kocan hapse girdi’ düşüncesi hakimse, ne olacak tabi ki mağdur kadın. Ama sorun bu suçu görmezden gelerek çözülemez. Bu işin bir yöntemi var.”
Güllü af çıkarmak yerine yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:
- “Resmi nikah olmadan dini nikah olamaz” ilkesinin yasadaki boşluğu doldurulmalı.
- Bu durumların davaya yansıması durumunda hukuki durumu 6 ayla kısıtlanmalı. Böyle aradan 5 yıl geçmesine izin verilmesin ve o süreçte çocuk da olmamış olur, mağduriyetler katlanmamış olur.
- Mağdurlara maaş bağlanmalı, çocukları okula gönderilmeli, daha küçükse kreşe gönderilmeli, aynı anda da kadına istihdam sağlanmalı.
Güllü sözlerini “Bunları yapmak varken ‘Hemencecik af getirelim, suçu cezasız bırakalım’ denemez. Hukukun çocuklar üzerindeki koruma kalkanı sarsılır. Bu da ülkenin karanlığa mahkum edilmesini sağlar” dedi.