08 Kasım 2019 05:56

Doktor Dündar: Göç başlı başına sağlığı kaybetmenin ana sebebidir

Mülteci kamplarında 3 yıl gönüllü olarak hizmet veren Dr. Evin Bahar Dündar, "Göç ve sağlık bir mıknatısın iki ayrı kutbudur. Göç başlı başına sağlığı kaybetmenin aslında sebebidir" dedi.

Şengal Katliamı sonrası bölgeden kaçan binlerce Ezidi mülteci olarak barınaklara sığındı | Fotoğraf: İngiltere Uluslararası Kalkınma Bakanlığı/Wikimedia Commons (CC BY 2.0)

Paylaş

Fethi BALAMAN

Suriye ve Irak'ta savaşlardan kaçarak Türkiye'ye gelen mültecilerin kaldığı kamplarda 3 yıl gönüllü olarak hizmet veren Dr. Evin Bahar Dündar, "Göç ve sağlık bir mıknatısın iki ayrı kutbudur. Göç başlı başına sağlığı kaybetmenin aslında sebebidir" dedi. 

Suriye ve Irak'ta yaşanan çatışmalardan kaçarak Türkiye'ye gelen mültecilerin durumu gündemdeki yerini korurken, resmi rakamlara göre, Türkiye'de 3 milyon 500 bin Suriyeli mülteci bulunuyor. Irak ve diğer ülkelerden gelerek başka ülkelere gitmek için Türkiye'yi geçiş güzergahı olarak kullanan mülteci sayısı ise bir milyon olarak telaffuz ediliyor. Türkiye'ye gelen mültecilerin durumu, ülke ekonomisine getirdiği yük ve mültecilerin hükümet tarafından “siyasi koz” olarak kullanılması, mültecilerin yaşadığı sorunlar, geldikleri coğrafyadan getirdikleri hastalıklar ve geldikleri yerlerde kötü yaşam koşulları nedeniyle ortaya çıkan sağlık sorunları göz ardı ediliyor. 

BAŞ GÖSTEREN HASTALIKLAR

Türk Tabipler Birliği'nin (TBB) "Savaş ve Göç" raporuna göre, olası göçlerle birlikte, göçe maruz bırakılanlarda, vitamin yetersizlikleri, anemi, istenmeyen gebelikler, riskli gebelikler, düşükler, doğum komplikasyonları, çocuklarda büyüme ve gelişme gerilikleri, anemi hastalıklar ve komplikasyonları, ishal, sıtma, menenjit, tifo vb. bulaşıcı hastalıklar ve aşı ile önlenebilecek hastalıklar, HIV/AIDS dâhil cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, fiziksel şiddet ve buna bağlı yaralanmalar ve cinsel istismar, depresyon, kaygı bozuklukları, tükenmişlik, uyku bozuklukları, uzamış yas ve travma sonrası stres bozukluğu başta olmak üzere ruhsal sorunlar da ortaya çıkıyor.  

Göç, mülteci gibi çalışmalarda gönüllü olarak yer alan bu yönde farkındalık yaratmak amacıyla paneller düzenleyen, 3 yıl boyunca mülteci kamplarda gönüllü hizmet veren TBB Üyesi Dr. Evin Bahar Dündar, "3 Ağustos 2014'te IŞİD saldırısından sonra göç etmek zorunda kalan Êzidîlere hizmet vermek üzere Güney Kürdistan'ın Zaho (Zaxo) kentine gittiğimde kalacak yerleri, içecek suları, gidecek tuvaletleri ya da temizliğe erişebilecekleri herhangi bir imkanları yoktu. Öyle bir kampta çalışıyorduk. Haliyle her şey eksikti aslında olan tek şey de bir hekimleri ve birkaç tane sağlıkçılarıydı" dedi.

Dündar, olası göç ve mültecilikte, göç ve mülteciliğin getirdiği sorunlardan en çok kadın ve çocukların etkilendiğini ve ilk müdahalenin de onlara yapılması gerektiğini söyledi.

"İLK SAĞLIK SORUN BULAŞICI HASTALIK OLUYOR"

Göçün yaşandığı bölgelerde yaşanan sağlık sorunlarının ilkinin bulaşıcı hastalık olduğunu belirten Dündar, "Bir yerden başka yere göçüyorsunuz. Tamamen hijyen koşularından uzaksınız. İshal hastalıklarından, solunum yolu enfeksiyonlara, cinsel yolla bulaşan hastalıkların görülme sıklığı artar. Bunlar kadar normal şartlarda yaşayan insanlardan çok daha dezavantajlı oluyorlar. Haliyle siz aslında steril bir hastanede çalışmaya alışmış bir hekimken bir anda nansteril bir ortamda yani uygun olmayan bir ortamda en çok ihtiyacı olanlara sağlık hizmeti sunmak zorunda kalan kişi olmuş oluyorsunuz bu şekilde. Tabi bununla birlikte başka zorunluluklar da getiriyor. Tıbbın en birincil kuralı zarar vermemektir. Siz önce zarar vermemeye çalışırken aynı zamanda dezavantajlı geniş bir kitleye de sağlık açısından faydalı olmak zorundasınız" ifadelerini kullandı.

"GÖÇ ÖLÜM GETİRİR"

Göçün ölüm getirdiğini belirten Dündar, "Tabi bunun dışında bu işin politik kısmıdır. Politik kısmının dışında göç edenlerin sağlığının bozulduğu, göç esnasında ve göç sonrasında yaşananlardan ötürü yani iyi bir sosyoekonomik durumdan sıfır noktasına transfer oluyorsunuz. Belki de kronik bir hastalığınız var. Ya da diyabetsiniz ilacınızı yanınıza alamazsınız eks olursunuz. Kalp yetmezliğiniz vardır, tansiyonunuz yüksektir, yolda yürümek zorunda olursunuz eks olursunuz. Bunlar çok primal basit şeylerdir aslında. Aynı zamanda dezavantajlı gruplar vardır. Mesela çocuklar tabi ki bir yetişkin kadar dirençli ve dirayetli vücuda sahip değildirler. Onlar sıvı kaybını tolere edemezler. Enfeksiyonlara yetişkinler kadar vücutları mücadele etmeye uygun değildir. Çocukların, aşılanamamaları, doğru beslenememeleri, beslenmeden uzak kalmaları, bunlar kronik dönemde ama belki bir yıl belki iki yıl, ama ölüm getirir tabi ki" şeklinde konuştu.

"TÜRKİYE GÖÇ DALGASINA HAZIR DEĞİL"

Türkiye’nin insan hakları, eşitlik, sağlık konusunda çok kötü bir noktaya geldiğini, bundan kaynaklı gerçekleşecek bir göç durumda göçmenleri neyin beklediği konusunun muallak olduğunu kaydeden Dündar, şöyle konuştu: "Türkiye şuanda buna müdahale edebilecek ya da bununla mücadele edebilecek ne bir sisteme sahip ne de aslında bir ideolojiye bir mantığa, siyasete sahip. Yani kendi vatandaşını bile ötekileştiren bir duruma gelmiş bir ideolojiden devlet aklından bahsediyoruz. Muhtemelen bir göç dalgasıyla karşılaşırsa çok daha kötüsünü göçmenlere yaşatacak. Göç ve sağlık bir mıknatısın iki ayrı kutbudur. Göç başlı başına sağlığı kaybetmenin aslında sebebidir."

"KOLEKTİF BİR YAPI OLUŞTURULABİLİR"

Dündar, Yeryüzü Doktorları, Dünya Doktorları, Sınır Tanımayan Doktorlar, TTB'nin gönüllü diğer sağlık kuruluşlarının hepsinin ideolojilerden, devlet politikalarından bağımsız idare edilebilecek bir kolektif yapı oluşturmasının gerektiğine işaret ederek, bunun uygulanmaya geçmesi halinde yaşanan göçlerde daha iyi bir sağlık hizmeti sunulacağını sözlerine ekledi. (MA) 

ÖNCEKİ HABER

"Savaşa değil eğitime bütçe için 23 Kasım’da Ankara’da olacağız"

SONRAKİ HABER

Devletin 2020'de müteahhitlere 18,8 milyar lira ödenmesi hedefleniyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa