"Kayyum politikası sadece HDP'ye değil tüm muhalefete yöneliktir"
HDP'li belediyelere atanan kayyumlara tepki gösteren siyasi parti ve STÖ temsilcileri, demokrasi mücadelesinin büyütülmesi gerektiğini belirtti.
Fotoğraf: MA
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) yönetiminde 3’ü büyükşehir olmak üzere 16 belediyesine atanan kayyumlara karşı siyasi parti ve kitle örgütlerinin tepkisi sürüyor. MA'dan Erdoğan Alayumat, HDP, EMEP, Halkevleri, SYKP ve 78’liler Girişimi temsilcileri ile görüştü.
"İKTİDAR YÖNETİM ŞEKLİ OLARAK BENİMSEDİ"
HDP Batman eski Milletvekili Mehmet Ali Aslan ise iktidarın seçimle alamadığını zor gücüyle elde etmeye çalıştığını söyledi. Kürtlere karşı uygulanan zulmün Meclis'te bulunan diğer muhalefet partileri tarafından meşru görüldüğünü dile getiren Aslan, bundan güç alan iktidarın da kayyumları yönetim şekli olarak benimsediğini söyledi. Kayyum atanan belediyelere de bugün seçim yapılsa HDP’nin yeniden kazanacağını sözlerine ekleyen Aslan, "Seçim yapıldığında HDP'nin kazanacağını biliyorlar. Bu yüzden seçim yapmamayı tercih ediyorlar. Bu politika sürdürülemez. Halk kayyum idaresinden memnun değildir” dedi. Kayyum atamalarına karşı CHP’nin iyi bir sınav veremediğini aktaran Aslan, "Ekonomik krizin sebeplerinden biri savaş bütçesinin kabarık olmasıdır. CHP savaşa imza ve destek verdi. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına da 'evet' diyerek, bu gün yüzlerce siyasetçinin cezaevinde olmasını sağlamıştır. Demirtaş'ın içeride olmasından tutun kayyum atamalarına kadar, KHK'lilerden tutun bugünkü savaşa kadar, CHP desteklemiştir. CHP İktidarı meşru kılan bir noktada duruyor” diye konuştu.
"SURİYE POLİTİKASINDAKİ ÇIKMAZIN ÜSTÜNÜ KAPATMANIN HESABI"
Kayyum atamalarının Kürt halkının, dil, kimlik, siyasi statü gibi demokratik taleplerini hiçbir koşulda tanımayacağının ilanı olduğunu belirten Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan da, “HDP’ye dönük baskılar ile Hükümetin Kürt halkının taleplerine yönelik alacağı tutumu göstermektedir. Bir yönüyle de Suriye politikasında girdiği çıkmazların üzerini kayyum politikalarıyla kapatmanın hesabı içinde olduğunu söyleyebiliriz” dedi. İktidarın tek adam yönetiminin inşası için kayyum politikalarını bir dayanak yaptığını ifade eden Gürkan, iktidarın şimdilik bu sistemin en kolay uygulanacağı adresin HDP ve seçilmişleri olarak gördüğünü söyledi. Gürkan, “AKP iktidarı seçimle alamadığını devlet gücünü kullanarak, zorbalıkla elde etmeye çalışıyor. Kaldı ki, yönelim sadece HDP'ye değil tüm muhalefetedir” diyerek “Diğer taraftan İmamoğlu'na yönelik tehditler, İstanbul'un İzmir'in kaynaklarına el koymak üzere yapılan düzenlemeler, çıkarılmaya çalışılan yasalar iktidarın yol haritasını açıkça ortaya koymaktadır” dedi. Kayyumları sadece belediyelere yönelik uygulamalar olarak da görmemek gerektiğini vurgulayan Gürkan, “İşçilerin grev ve örgütlenme hakları, TİS hakları dahil hiçbir hakkın kullanılmasına müsamaha göstermeyeceğini çok defa gösterdi iktidar. Siyaset yapma hakkı, propaganda serbestisi iktidarın tehdidi altındadır. Bu nedenle kayyum politikasını Erdoğan ve AKP'sinin kurmaya çalıştığı siyasi rejimin bir göstergesi olarak ele almak ve demokrasi mücadelesinin bütünlüğü içinde bir karşı koyuşu örgütlemek gerekir” ifadelerini kullandı.
"İRADE VE HAK GASBI"
Kayyumlarla halkın iradesinin yok saydığını hatırlatan Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş da iktidarın kayyum atamalarıyla kendisine karşı birleşen muhalefet blokunu bölmeyi ve sınırsız bir yağma düzeninin devamını sağlamayı hedeflediğini söyledi. Muhalefetin iktidar bloku karşısında birleştiğinde iktidarı geriletebildiğini sözlerine ekleyen Aktaş, “Yapmamız gereken şey ‘amasız, fakatsız’ bir şekilde atanan kayyumların bir irade ve hak gasbı olduğunu göstermek ve sadece HDP’li belediyelerle sınırlı kalmayacağını söylemektir. Buna uygun olarak hareket etmek bugün için oldukça önemlidir. Çünkü bu iktidarın yağma ve sömürü düzeninin devamı için belediyeler önemli bir araçtır. Bundan kaynaklı kaybettiği belediyeleri bir şekilde geri almak için, iktidarına uyumlu hale getirmek için yapmayacağı şey yoktur. Ve bu uğurda halkları birbirine düşmanlaştırmaktan, faşist uygulamaları kullanmaktan çekinmeyeceğini de defalarca deneyimledik. Ve elbette inanıyoruz ki bu saldırının üstesinden gelecek bir halk iradesi muhakkak açığa çıkacaktır” diye konuştu.
"DEMOKRASİ GÜÇLERİNİ YAN YANA GETİRECEK TAKTİK VE PRATİK GELİŞTİRMELİYİZ"
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce de “Batıdaki faşizmle doğudaki sömürgecilik aynı madalyonun iki farklı yüzüdür. Yapmamız gereken faşizm tehlikesini bertaraf etmek ve sömürgeci saldırganlığı durdurmaktır. Bunun için de bir yandan en geniş demokrasi güçlerini yan yana getirecek taktik ve pratikler geliştirirken, diğer yandan da karşı tarafı zayıflatacak, dağıtacak taktikler geliştirmeliyiz“ diye konuştu.
"KAYYUM DARBEDİR"
Kayyumların Türkiye’de bir yönetim biçimi halini aldığını ifade eden 78’liler Girişimi İstanbul Sözcüsü Yusuf Bircan da, “Diyarbakır, Mardin, Van ve diğer yerlerde belediye eş başkanlıklarına kayyumların atanması meselesi Kürt halkının seçme ve seçilme hakkında doğrudan bir müdahaledir. Bu ‘biz sizin seçtiklerinizi tanımıyoruz’ anlayışının çok açık bir yansımasıdır. Bir yerde bir halk varsa ve varlığı kabul ediliyorsa bu halk hakları ile vardır. Kayyum halkın haklarına karşı darbe anlayışının ta kendisidir” diye konuştu. (HABER MERKEZİ)