Metin İlgün; Dersim’in yiğit, çalışkan, güvenilir oğlu...

Mustafa YALÇINER

Metin, Türkiye Devrimi’nin kahramanlar kuşağının anılarıyla büyüyen nesildendi. Onların sadece anılarını yaşayıp yaşatmakla kalmadı. İzlerini sürüp açtıkları yoldan yürüdü. Geçmişe saplanıp kalanlardan olmadı; yürünen yolun düzlenip yeni taşlar döşenerek genişletilmesinde üstüne düşenleri de üstlendi.

İlk gençliği kolay geçmedi. Dönem, yalnızca barışçıl mücadele ve örgüt biçimlerinin kendisine yer bulabildiği ortalama koşullara sahip sıradan bir dönem değildi. Ve Metin mücadelenin zor koşullarında çelikleşti. Ölümlü-kalımlı mücadeleler içinde Dersim’in bir yiğidi olup çıktı.

Sonunu tavsatan kısa gün “yiğitlerinden” değildi Metin. “Bu kadar yeter” deyip arkasına bakmadan, dünya işlerine, paraya-pula sardırmadı. Yiğitlik, onun yaşamının bir parçası oldu hep. Gözünü hiç budaktan esirgemedi. Nerede zor varsa içine daldı.

Metin’i sadece yiğitlikle tanımlamak büyük haksızlık olur. En çalışkanlardan oldu Metin. İş üstlenmekte üstüne yoktu. Öncelikli olanları ayırt etmeyi de önemsedi, ama kimsenin el atmadıklarını da o üstlendi daima. Bir dakika boş durmadı, Yusuf gibi, Alpaslan gibi, “Devrimin Hamalları”ndan oldu.

Böyle bir devrimciye güvenilmez mi? Çalışkan yiğitlere, hele yürünecek yolu genişletip tahkim etmeye de katkıda bulunmuşsa, güvenilmez de ne yapılır? Metin’e, sadece sırtınızı güvenle dayamakla kalmazdınız, bir işi o üstlendiğinde gözünüz de arkada kalmazdı.

Çok genç ayrıldı aramızdan. Bırakın dünyayı, Türkiye Devrimini göremedi. Onun göremediğini gerçek kılmak için elinden geleni ardına koymamak özellikle genç olanlarımızın boynunun borcudur!