9 Kasım 2019 11:38
/
Güncelleme: 13:28

Şehir Hastaneleri Sempozyumu: Şehir Hastaneleri maliyetli ve verimsiz

Türk Tabibler Birliği (TTB) ve İstanbul Tabib Odası, “Şehir Hastaneleri: Yalanlar ve Gerçekler” adıyla ülkemizdeki şehir hastanelerini tartıştığı bir sempozyum düzenledi.

Şehir Hastaneleri Sempozyumu: Şehir Hastaneleri maliyetli ve verimsiz

Fotoğraf: Evrensel

Türk Tabibler Birliği (TTB) ve İstanbul Tabib Odası, “Şehir Hastaneleri: Yalanlar ve Gerçekler” adıyla ülkemizdeki şehir hastanelerini tartıştığı bir sempozyumu Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evinde düzenledi. Sempozyuma CHP Milletvekili Ali Şeker, ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş ile DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da katıldı.

Açılış konuşmasını yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, şehir hastaneleri sürecini aktardı ve “TTB olarak kamu özel ortaklığına yaptırılan hastanelerin hizmet sunmasıyla beraber birimimize üye olan sağlık çalışanları şikâyetler yollamaya başladı" dedi.

Sağlık Bakanlığı’na bunun üzerine hekimlerin taleplerini içeren bir mektup yolladıklarını söyleyen Adıyaman, "Mektuba cevap alamadığımız gibi bu bilgileri bize kimin verdiğinin peşine koşuldu. Şimdi elimizde Sayıştay raporu var. 56 maddesi şehir hastanelerindeki usulsüzlüklerle ilgili. TTB olarak mücadelemize devam edeceğiz ancak bu devasa hastanelerin bir an önce kamulaştırılması taraftarıyız” diye konuştu.

Ortak basın açıklamasını okuyan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Uzm. Dr. Güray Kılıç, neoliberal sağlık reformlarının sağlığı piyasalaştırdığını ve sermaye için yeni bir kâr alanı haline getirdiğini vurguladı ve "Yurttaşlar doğrudan ve dolaylı vergilerle zaten yükü üstlenmişken, kamu hastaneleri bütçe dışı kaynaklardan gelir elde etmeye zorlanmış ve bu zorlanma sonucunda sosyal/özel sigorta primleri, katkı payları/kullanıcı ödentileri ve cepten harcamalar gibi yollarla yurttaşların tedavi edici sağlık hizmetlerinin finansmanına katkı yapması zorunlu hale getirilmiştir" diye konuştu.

Şehir hastanelerinin maliyetinin yüksek olmadığının iddia edildiğine işaret eden Kılıç, "Örneğin Erzurum'da 1.200 yataklı tam donanımlı devlet hastanesi 30 Milyon TL bedel aşımına karşın 213 Milyon TL'ye yaptırılmıştır. Kayseri Şehir Hastanesi'nin yaklaşık üç yıllık kira bedelidir bu tutar. Sağlık Bakanlığı da maliyetin yükseldiğini kameralar kapalıyken TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul etmiştir" diye maliyet tutarını açıkladı.

“YATAKLARIN %70 DOLULUK ORANINDA ÇALIŞACAĞI DEVLET GARANTİSİNDE”

Şehir hastanelerine verilen bir garanti yoktur denildiğini hatırlatan Kılıç, "Hastanenin ihalelerini alan şirketlere, miktara bağlı hizmetler için hastanelerin %70 doluluk oranında çalıştırılacağı garanti edilmektedir. Bu oran yüksek güvenlikli adlı psikiyatri hastanelerinde % 80’dir. Sayıştay raporunda da Sağlık Bakanlığı'nın kanunla verilen yetkisini aşarak şirketlere borç üstlenim taahhüdünde bulunduğu ortaya çıkmıştır" diye süreci aktardı.

Şehir hastaneleri ile birlikte yatak sayısının artacağının iddia edildiğini hatırlatan Kılıç, "Hastanelerin ihale onay kararlarında yapılacak hastanedeki yatak sayısı kadar mevcut hastanelerden azaltılması veya kapatılması şartı vardır" diye belirtti.

Güray Kılıç şehir hastaneleri için gerçekleri şöyle aktardı:

"İDDİA: Şehir Hastaneleri de devlet hastanesidir.

GERÇEK: Şehir hastaneleri finansal kiralama ile yaptırılmaktadır. Hazine arazisinin tapu kaydına düşülen "sürekli nitelikli üst hakkı" şerhi arazinin şirketlerin mülküne dönüşmesine neden olmuştur. Şirkete ait binaya kira ödenmesi başlı başına mülkiyeti ortaya koymaya yetmektedir.

İDDİA: Şehir hastanelerinde yüksek kalitede sağlık hizmeti sunulacaktır.

HASTA MERKEZLİ HİZMET SUNUMU SÖZ KONUSU DEĞİL

GERÇEK: Şehir hastanelerinde karşılaşılan sorunlar israf nedeniyle bu hastanelerin verimlilikten uzak olduğunu, coğrafi olarak makul bir yerde olmamaları yüzünden hasta ve yakınlarının erişim sorunu yaşadıklarını, hasta merkezli hizmet sunumunun söz konusu olmadığını ve hastalara yönelik risk ve zararı en aza indirgeyecek biçimde sağlık hizmeti sunumunun aksayabileceğini açık olarak ortaya koymaktadır."

“ŞEHİR HASTANELERİ YAŞLILARIN VE YOKSULLARIN ERİŞEMEYECEĞİ MESAFELERDE”

Başkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Uğur Emek, şehir merkezleri baz alınarak şehir hastanelerine ulaşıma bakıldığında taksi ücretinin 150 liraya kadar çıktığını hatırlattı ve "Şehir dışında yer alan bu hastanelere yaşlı ve yoksulların erişmekte zorluk çekiyor. Bunu Bakanlık ödüyor, devlet ödüyor diyenler var. Öyle bir şey yok. Bunları bizler ödüyoruz" diye konuştu.

Hastanelerde ölçeğin çok önemli olduğunu belirten Emek, "Ölçek büyüdüğü takdirde proje karmaşıklaşıyor. Şehir hastaneleri özelinde projeyi büyülttükçe yer sorunumuz ortaya çıkıyor. Şehir içinde AVM ve rezidans yaptığımız için bu sefer bunları şehir dışına atıyoruz. Sağlıkta dönüşüm programının bir önceliği var. ‘Evrensel sağlık hizmeti sunacağım’ diyor. Yani öncelikle yaşlılar ve yoksulların erişeceğinden bahsediyor. Fakat bu hastaneler tam da yaşlıların ve yoksulların erişemeyeceği mesafelerde” şeklinde konuştu.

OLANLAR DA KAMULAŞTIRILMALI

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Kayıhan Pala ise şöyle konuştu: “Şehir hastanelerinde yatak başına maliyetler çok farklı. İstanbul İkitelli’de 581.512 dolarken, Şanlıurfa’da neden yatak başına maliyet 238.418 dolar? Ayrıca şehir hastanelerinin hasta yatağı desteği sağlanacağı söyleniyor. Öyle bir şey yok, hasta yatakları kapatılarak buralar yapılacak. Bize ekstra bir yatak desteği sağlamayacak. Bu hastanelerinin tasarımı problemli. Buralar hastane olarak tasarlanmamış. Sağlık Bakanlığı’nın kendi hastane raporunda, ‘Tüm Yoğun Bakım alanlarının içine açılan tuvaletler’ ibaresi yer alıyor. Korkunç paralarla bunları yapıyorsunuz ve teknik destek almadan yaptığınız çok açık. Şehir hastanelerinden bugün itibariyle vazgeçilmeli, olanlar da kamulaştırılmalıdır.” 

Adana şehir hastanesi deneyimlerini paylaşan Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, personelin az olduğunu belirtti ve "Bazı hekimlerin hastane girişlerinde kuaför salonunu kullanmak zorunda kalıyor" dedi.

Polikilinklerin bazılarının sekretersiz çalıştığını ve sabit personel eksikliğini vurgulayan Ökten durumu şöyle sürdürdü: “Veri giriş elemanı yok. Her şeyi hemen hemen hemşire ve hekimler yapıyor. 380 poliklinik odası var ama hastanede bu kadar uzman yok. Eski hastanedeki hiçbir veriye ulaşılmıyor. Yoğun bakımda eğitimsiz hemşireler çalışıyor. Sağdan soldan hemşire getirilerek nöbet tutturuyorlar.”

CHP Milletvekili Ali Şeker ise şehir hastanelerinin tamamen kamu aleyine olduğunu vurguladı ve "Bu kadar büyük binaların büyük ihale bedelleri ortaya çıktı. Yatak başına düşen alanların büyüklükleriyle ilgili ısıtılması soğutulması gibi bütçeler kamunun üstüne yıkılıyor" diye konuştu.

İhtiyaç listeleri verildiğini o listelerle gelen cihazların tutmadığını belirten Şeker, "Eğer bakanlık bir konuda hatalı ise yaptırıma tabi tutuluyor firma hatalı ise mahkeme süreci bekleniyor" diye belirtti.

Satıştay raporlarında görüldüğü üzere aynı hizmeti on sekiz katına farkla yapıldığını belirten Şeker, "Keyfi bir fiyat politikasına hizmet satılıyor. Aynı firma, farklı şehirlerde çamaşır yıkama hizmetini on dört kat farkla veriyor. Elazığ da kemoterapiye hazırlama hizmetini bir liraya veriyor diye hesaplarsak Adana'da 350 küsur lira. Üç katına kadar yemek fiyatları farkı görülüyor" dedi.

CHP milletvekili Fikret Şahin ise bu modelin İngiltere'nin yarattığı bir model olduğunu ve kendisinin denediğini hatırlattı ve "Vatandaşlarından tepki görünce de vazgeçmiştir" diye sozee başladı. İngiltere'de yazılmış bir raporda bu hizmetlerin kamu tarafından yapılmış olsa idi yüzde elli az maliyetle yapılacağı yazılıdır" diye konuştu.
Raporda ticari sırrın arkasında rant arayışı ve yolsuzluklar vardır dediğinin hatırlatan Şahin, "Maliyetler nedir diye soruyoruz bakanlığa ama cevap vermiyor. Milletvekili olarak ulaşamadığımız bilgileri yabancı internet sitelerinde görebiliyoruz" diye konuştu. (İstanbul/EVRENSEL)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et