11 Kasım 2019 10:19

Bolivya Devrimci Komünist Partisi: Faşist darbeye hayır

Bolivya’da ‘sivil-askeri’ darbeye karşı açıklama yayınlayan Komünist Devrimci Parti (PCR), Bolivya işçilerine ve halklarına yurtsever-halkçı bir alternatif için birlikte mücadele çağrısı yaptı.

Bolivya Devrimci Komünist Partisi logosu

Paylaş

Bolivya’da patron temsilcileri ve generallerin “sivil-asker” ittifakıyla Devlet Başkanı Evo Morales ve hükümetini istifaya zorlayarak başlattıkları darbeye tepkiler artıyor.

“Faşist darbeye hayır! Yurtsever, demokratik ve halkçı alternatif için mücadele” ifadelerine yer verilen bir bildiri yayınlayan Bolivya Devrimci Komünist Partisi (PCR), “en yüksek teklifi verinin hizmetine giren ordunun halkı ve demokrasiyi değil ABD emperyalizminin hizmetindeki mali oligarşiyi temsil ettiği”ne dikkat çekti.

13 yıldır iktidarda olan Evo Morales hükümetini de ülkenin bugünkü duruma gelmesinde sorumluluğu olduğu gerekçesiyle eleştiren Bolivyalı devrimci komünistler, işçi ve emekçiler ile daha adil bir gelecek isteyen tüm Bolivyalılara birlik olma; sivil faşistlerle askerlerin darbeci iddialarını gerçekleştirmelerinin engellenmesi ve “yurtsever ve halkçı alternatif” için mücadele örgütlenmesi çağrısı yaptılar.

HÜKÜMETE OLİGARŞİ İLE UZLAŞMA ELEŞTİRİSİ

Antiemperyalist ve antineoliberal söylem ve ulusal egemenliği yeniden kazanma vaadi ile dönemin hükümetinin hayata geçirdiği büyük baskıların, 13 yıl önce Evo Morales’i 2006 yılındaki seçim zaferine taşıdığının hatırlatıldığı açıklamada, bu yeni hükümet karşısındaki oligarşik muhalefetin 2008-2009 yıllarında ülkeyi sivil darbenin eşiğine getirdiğibelirtilirken, sürecin sonunda hükümet partisi MAS ile mali oligarşi ve toprak oligarşisinin yeni anayasa çerçevesindebir dizi anlaşma yaptığı ve bu durumun yaklaşık on yıl boyunca göreceli olarak barışçıl bir birlikte yaşamaya izin verdiği kaydedildi.

Bu süreç açıklamada şöyle özetlendi:

“Uygun yasalar, (Mali Hizmetler Yasası, Güvenlik Yasası, Yatırım Yasası, Etanol Yasası gibi) ve ağız sulandıran devlet sözleşmeleri (ihaleler), geleneksel oligarşi ile MAS hükümeti arasındaki ortak çalışmayı karakterize eden çalışmalar oldu. Halk kesimleri ve kentli orta sınıflar arasındaki MAS politikalarına karşı artan memnuniyetsizlik, protesto hareketlerine yönelik artan baskıyla birlikte ilerledi: TIPNIS (Isiboro Sécure Yerli Bölgesi ve Ulusal Parkı), engelliler, öğretmenler, üniversite öğrencileri, ADEPCOCA (Koka Üreticileri Derneği) üyesi çiftçiler, çocuk işçiler, Tariquia, Potosi, Achacachi (madenciliğe karşı doğayı savunmak verilen yerel mücadeleler kastediliyor) ile diğer birçok kesim hükümetin madencilik ve Çin-Rusya blokunca beslenen kalkınmacı politikalarının mağdurları oldular. Buna, temel olarak orta sınıflardan oluşan kolektiflerin, Moreles’in (üçüncü kez) aday olmasına izin veren 21 Şubat 2016 referandum sonuçlarını tanınımaması da eklendi. Bu memnuniyetsizlik zirvesini ve birlik noktasını, 20 Ekim seçim yolsuzluğunun reddedilmesinde ve yeni seçim talebinde bulan bir dizi protestoda buldu.”

"DİNİ FANATİZM VE FAŞİST EĞİLİMLER ORTAYA ÇIKTI"

Bu protestoların ortasında oligarşik sivil yöneticilerin, (özellikle Santa Cruz kentinde) protestoları dini fanatizmin sloganları ve faşist sembollerle yönlendirerek öne çıktıkları ve bu grubun ana temsilcisinin ise Milli Hayat Grubu’ndan (babası diktatörlük döneminde Banzer’in politikalarının müttefiki olan) Fernando Camacho olduğu bilgisinin verildiği PCR açıklamasında, MAS tarafındaki sosyal örgütlerin de mevcut başkan Evo Morales’in ilk turda kazandığı iddiasıyla ve “oyların savunulması” adına eylemler düzenlediğine dikkat çekildi. Sürecin iki taraf arasında şiddetli çatışmalara vardığı belirtildi.

Açıklamada, MAS tarafından ödenekler aracılığıyla kontrol edilen ve aralarında Bolivya İşçi Merkezi’nin (sendika konfederasyonu) de bulunduğu bir çok örgütün Evo Morales’e destek verdiğine değinilerek, “değişim süreci” olarak adlandırılan Morales iktidarınınsınıf bilincini güçlendirmek ve mücadeleci örgütlülüğü desteklemek yerine para desteği ve emekçi sınıfların örgütlülüğünü dağıtarakilerlediği eleştirisi dile getirildi.

"ORDU, EN YÜKSEK TEKLİFİ VERİNİN HİZMETİNE GEÇTİ"

Seçim sonrası ise 19 gün süren çatışmalarda üç kişinin yaşamını yitirdiği ve 150 kişinin yaralandığı hatırlatılarak, ülkede, “siyasi baskı, sendika şubelerinin ve evlerin yakılması ve yağmalanması, iftira, ırkçılık, ayrımcılık, cinsel istismar, aşağılama ve nefretle yan yana artan bir şiddet ve çatışma” yaşandığının altı çizildi.

Açıklamada, “Geçtiğimiz Cuma günü BolivyaPolisi, muhalefetin talepleriyle birleşerek ülkenin çeşitli yerlerinde isyan etmeye başladı; Pazar günü Silahlı Kuvvetler Komutanı, devlet başkanının istifasını istedi. Baskıcı aygıt en yüksek teklifi verenin hizmetine sunuldu. Pozisyonu, demogojik iddiasındaki gibi ‘halkı ve demokrasiyi’değil, Yanki (ABD) emperyalizminin hizmetindekien berbat mali oligarşi ile yapılan anlaşmaları temsil etmektedir” ifadeleri kullanıldı.

Amerikan Devletleri Örgütü’nün (OEA) Pazar sabahı sunduğu raporunda seçimler sırasında Yüksek Seçim Kurulu’nun sorumluluğunda olan bir dizi soruna dikkat çekildiğinin kaydedildiği açıklamada, yeni bir kurul seçim kurulu ile seçimlerin yinelenmesi önerildiğine de değinilerek, “Birkaç saat sonra Morales yeni seçimler ve seçim kurulunu duyurmak için bir basın konferansı düzenledi. Artan çatışmalar ve şiddet karşısında, 13 yıllık iktidarın ardından 10 Kasım 2019’da Evo Morales Ayna ve Alvaro Garcia Linera başkanlık ve başkan yardımcılığından istifalarını sundular; aynı şekilde Çokuluslu Yasama Meclisi’ndeki görevlerinden de çekildiler” denildi.

HÜKÜMET BİNASINA İNCİL GETİRİLDİ VE YERLİ BAYRAĞI İNDİRİLDİ

Açıklama şöyle devam etti:

“Yüksek sivil temsilciler, Quemado Sarayı’na (hükümet sarayı) girdiler ve üç renkli bayrak (Bolivya bayrağı) ve incil ile diz çökerek devlette dini fanatizmin başlangıcına işaret ettiler. Ülkedeki yerli mücadelesini temsil eden, ulusal simge olarak tanınan, Wiphala bayrağını Çokuluslu Yasama Meclisi’nin kürsüsünden indirdiler. Bu iki eylem, ‘demokrasiyi geri kazanma’ iddiasındaki ‘sivil-asker’ hareketini yönlendirenlerin düşüncesini netleştiriyor.”

"OLİGARŞİYİ TEMSİL EDEN FAŞİST EĞİLİMLER YÜKSELİYOR"

“Bolivya halkı, psikolojik bir savaş anı yaşıyor, whatsapp grupları ile sosyal ağlar durmaksızın yalan haberler yayıyor.Yoksul mahallelere, ticari bölgelere saldıran silahlı gruplar, siyasilerin ve yöneticilerin evleri yakılıyor, sokak saldırıları, dinamitlemeler, kamu otobüslerinin yakılması, su ve elektrik kesintileri resmi bir hükümetin yokluğunda bir kaos durumu ortaya çıkartıyor. Bu durum doğrudan devlet aparatının kontrolünü yeniden ele geçirmeye çalışan oligarşinin temsil ettiği faşistleşen eğilimlerin yükselmesinin kapılarını açıyor.”

YURTSEVER VE HALKÇI BİR ALTERNATİF İÇİN MÜCADELE ÇAĞRISI

Solun, son 13 yıl boyunca ortaya çıkan başarılarının yanında hatalarını da değerlendirmesi ihtiyacının her zamankinden fazla olduğuna dikkat çekilen Bolivya Devrimci Komünist Partisi (PCR) açıklamasında, “gerçek bir yurtsever ve halkçı alternatif” inşasının aciliyetinin altı çizilerek şöyle denildi:

“PCR olarak emekçi sınıflara, köylülere, öğrencilere, gençliğe, meslek sahiplerine, yerli halklara, kadınlara, LGBT’lere ve daha adil bir gelecek isteyen tüm Bolivyalılara birlik olma; ülkenin yaşadığı kriz karşısında yurtsever ve halkçı alternatifi güçlendirmek için; sivil faşistler ve askerlerin kendi darbeci iddiaları için eylemleri yönetememeleri ve ülkede gerçek demokrasinin tesis edilmesi için bağımsız mücadele çağrısı yapıyoruz.” (DIŞ HABERLER)

ÖNCEKİ HABER

16 yaşındaki Mazlum'u öldüren polise "indirimli" 10 yıl hapis

SONRAKİ HABER

Barolar, TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’na karşı eyleme geçiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa