Prof. Yaman Akdeniz: Ahmet Altan’ın tutuklanmasını hukuken açıklayamam
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Profesör Yaman Akdeniz, Gazeteci Ahmet Altan'ın tutuklanmasını Evrensel’e değerlendirdi.
Gözde TÜZER
İstanbul
Gazeteci Ahmet Altan yeniden tutuklandı. 1138 gün sonra tahliye edilen Altan’ın, gözaltına alındıktan sonra adliyeye sevk edilerek yeniden tutuklanmasını İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Profesör Yaman Akdeniz Evrensel’e değerlendirdi.
DOSYAYA HAKİM OLMAYAN MAHKEME
Akdeniz, kararı hukuken açıklamanın mümkün olmadığını söyledi. Akdeniz ayrıca kararın yargı reformu paketi ile çelişkili olduğunu ve bu yaklaşımın kabulünün mümkün olmadığını aktardı.
Akdeniz sürecin hukuki olarak açıklanamayacağı belirtti. OHAL döneminde bir KHK ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nda bir değişiklik yapıldığını ve savcılıkların tahliye kararına itiraz edebildiğini hatırlatan Akdeniz, şöyle devam etti: “Uzun süren yargılamayı yapan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi dosyaya hakim, müebbet hapis cezasını da veren bu mahkeme, Yargıtay kararından sonra 10 yıl 6 ay hapis cezası veren de bu mahkeme. Dolayısıyla tahliye kararını veren de İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi… İtirazı değerlendiren İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi ise dosyaya hakim olmayan ve yargılama merciinin tahliye kanaatini hiçe sayan bir kararla tahliye kararını kaldırıyor. Bu süreci ben hukuken açıklayamıyorum”
"YARGI REFORMU PAKETİ İLE ÇELİŞKİLİDİR"
Yargı reformu paketinin genel gerekçesindeki “Mevzuatımıza göre tutuklama, istisnai ve en son başvurulacak bir tedbir olup, öncelikli olarak değerlendirilecek husus, tutuklama yerine adli kontrol veya diğer koruma tedbirlerinin yeterli olup olmadığıdır” ifadesini hatırlatan Akdeniz, “Bu söylenen sadece siyasi bir değerlendirme değil Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadında yer alan çok önemli bir hukuki kriterdir. Ahmet Altan’ın zaten yargılaması yapıldı, Yargıtay da dosyası incelendi ve müebbet hapis cezası bozuldu. Sonrasında verilen 10 yıl 6 ay hapis cezası da tekrardan Yargıtay nezdinde değerlendirilecek. Yargılamayı yapan mahkeme karar kesinleşmediği için ve Yargıtay süreci devam ettiği için tahliye kararı vermiş. Dolayısıyla, adresi de belli ve adli kontrol uygulanıyor. Kaçması söz konusu değil, bugüne kadar da öyle bir ihtimal söz konusu olmamışken tahliye kararının kaldırılması AİHM tarafından belirlenen ve ilkesel olarak da TBMM tarafından kabul edilmiş Yargı reformu paketi ile çelişkilidir ve bu yaklaşımın kabulü mümkün değildir” diye konuştu.
"SİYASİ BASKILAR DEVAM ETTİĞİ SÜRECE SORUN ÇÖZÜLMEZ"
Yargı reformunun düzenlemesi yapılırken, bunun yargıdaki sorunları çözemeyeceğini, ancak kozmetik bazı değişiklikler yapıldığı itirazını dile getirdiklerini söyleyen Yaman Akdeniz, “Yargımız bağımsız olmadığı sürece, üzerindeki siyasi baskılar devam ederken, mevcut sistemde keyfi kararlar verilmesine açıkçası artık şaşırmıyoruz” dedi.
Atilla Taş ve Murat Aksoy davasında da benzer bir süreci çok yakından takip ettiklerini hatırlatan Akdeniz şöyle devam etti: “O davalarda da yargılamayı yapan mahkeme tahliye kararı verdikten sonra, savcılığın dahi itirazı yokken, yeni bir soruşturma başlatıldı, o soruşturma kapsamında gazeteciler daha tahliye süreçleri tamamlanmadan Silivri’de tekrar gözaltına alındı ve tutuklandı. Yargılamayı yapan hakim heyeti ve duruşma savcısı ise tahliye yönünde görüş verdikleri için görevlerinden alındı ve haklarında disiplin soruşturması açıldı. Bu tip şeylerin olmasını engelleyecek bir yargı sistemimiz yok. Yargı reformu da bundan 10 sene sonra sadece ‘Avukatlara verilen yeşil pasaport’ ile hatırlanır.”