Nevruz Mersin, Metin İlgün'ün ardından yazdı: Verdiğin mücadeleyi sürdüreceğiz
Nevruz Mersin, 9 Kasım günü, kanser tedavisi gördüğü hastanede yaşamını yitiren EMEP MYK Üyesi Metin İlgün'ün ardından yazdı.
Fotoğraf: Emek Partisi
Nevruz MERSİN
Tuzla
Her giden arkasında bir şeyler bıraktı. Bazen iyi bazen kötü. Bazıları güzellikler dışında duygu karamaşası da bırakır insana, gülümseten, garip, kaygılandıran, düşündüren anlamlı ama bir o kadar da yaşamaya ve yaşatmaya değer. Öyle bir şey değildi Metin’in bıraktığı. Bunlardan öte bir şeydi. Koca bir yaşam bıraktı, bilinç bıraktı bu topraklara, emeği, mücadele etmeyi bıraktı ardından, inandığı yolda kararlı yürümenin, cesur ve gerçekçi olmanın emek verilerek yapılacak her şeyin kendi içinde anlamlandığını, değer kazandığını ve kurtuluşa gitmenin tek yolunun sınıf kavramını ortadan kaldırmaktan geçtiğini bıraktı onu tanıyanlara. Tanımayanlara ise o sevimli gülüşünü... Metin’i tanımak için onunla öyle uzun uzadıya sohbetler etmek gerekmezdi aslında. Bir kapı aralığında ayak üstü sohbetlerde veya bir toplantı arasında beş dakika sigara içerken tanıtırdı ve anlatırdı kendini. Anlamak istemeyene de bir tebessüm atardı işte, en içteninden.
Bir toplantı arasında tanımıştım Metin Abi’yi, 31 Mart seçimlerinde. Seçime dair beklentileri ve sandık tahminlerini konuşurken sonucun iyi olacağını ama yüzde 1’lik farkla iktidar partisinin kazanacağına ilişkin söylemime o içten kahkahasıyla karşılık verdikten sonra ilk arada yanıma gelip “Sen gerçekten böyle mi düşünüyorsun” diye sordu: “Ali’ye takılmak amacın biliyorum, ama eğer ufak da olsa böyle bir gerçeklik barındırıyorsa içinde bu düşüncen, daha çok gençsin yoldaş beklentilerinin karşılık bulamaması sana hayal kırıklığı yaşatır, başlamadan bitirir mücadeleyi. Sen inan emek ver çalış o elbet karşılığını bulur, asla bir kere de olmuyor diye bırakma...”
Sözleri, Metin İlgün’ün tüm hayatının tanımıydı. O gün anladım. Yaşamını işçi sınıfı mücadelesine adayan, beyanı her daim savaşa karşı barış ve eşitlik olan, işçi sınıfının hak ve özgürlüklerini savunan, öte yandan çocukla çocuk, gençle genç herkesle onlar gibi ama herkesin Metin Abi’si olmaya adamıştı kendini... “Bazı şeyler doğalında gelişir müdahale edilmesi doğru değildir” demişti bir kere bir arkadaşımızın yaşadığı problemleri anlatmasının ve ne yapmalıyım sorusuyla yanına gelmesinin üzerine: “Sana anlattıklarımı yaparsan belki çözebilirsin problemini ama bu senin olmaktan çıkar, Metin’in çözümü ve Metin’in ilişkisi durumuna gelir, bozarsın o dengeyi ve anlamsızlaşır” demişti. 9 Kasım sabahı aramızdan zamansız ayrılışının haberini alınca geldi aklıma bu söyledikleri. Gidişi de söylediklerinin örneğiymiş aslında. Bazı şeyler doğalında gelişirmiş Metin Abi, engel olamaz müdahale edemezmişsin.
Kim bilir düşündüğün ve yapamadığın ne çok şey vardı henüz. Şu kısacık tanışmışlıkta öğrendim bunları senden. Öğrettiğin, aktardığın, savunucusu olduğun düşünce, işçi sınıfı mücadelesi için verdiğin emek, ödediğin bedeller, dokunduğun her bedende can buldu yaşadı, yaşayacak.
Metin Hocam, Metin İlgün, Metin Abimiz. Gidişin büyük bir boşluk yarattı ışık tuttuğun yaşamlara. Hüzün yarattı. Gidişin sevmediğini bildiğimiz gözyaşları ve sevdiğin o sloganı bıraktı ardında: “İş, ekmek, özgürlük.”
Sen ışıklar içinde uyu Metin yoldaş. Adın, fikirlerin, anıların ve işçi sınıfının iktidar olma davasında verdiğin mücadele gene işçi sınıfı içerisinde kızıl bayrağın gölgesinde ve yüreklerde yaşayacak.