İç savaşın Türk andartları
Nevzat Onaran, Yunanistan İç Savaşı'nda andartlar safında yer alanları yazdı: "Mihri Belli, enternasyonalist dayanışmanın diğerleriyse özgürleşme mücadelesinin andartıydı."
Görseller, Mihri Belli'nin "Gerilla Anıları" kitabının kapağı (solda) ve "Yunan İç Savaşı'nda Batı Trakya Türk Azınlığı" kitabının kapağı (sağda) | Kolaj: Evrensel
Nevzat ONARAN
Mihri Belli, Yunanistan İç Savaşı'nda andartlar (gerillalar) safında Kaptan Kemal adıyla savaşan gerillaydı. Aslında Yunanistan Demokratik Ordusunda Türk gerilla, bir değil yüzlerceydi. Mihri Belli, enternasyonalist dayanışmanın diğerleriyse özgürleşme mücadelesinin andartıydı. Bu, Almanya işgaline karşı Yunanistan Halk Kurtuluş Ordusu (ELAS) ile sahada kazandığını, maalesef masada koruyamayan Yunanistan Komünist Partisinin ELAS’ı şubat 1945’te dağıtmasının ardından 1946 baharında başlattığı gerilla mücadelesiydi. Ordulaşan gerilla gücü, 1949’da yenildi.
Yunanistan vatandaşı Batı Trakyalı iki Türk, Rahmi Ali ve Tevfik Hüseyinoğlu, yıllarca öğretmenlik yaptıktan sonra, 1946-1949’daki iç savaşa katılan Türk gerillalarını araştırdı. ‘Yunan İç Savaşı’nda Batı Trakya Türk Azınlığı (1946-1949)’ kitabı (BAKEŞ Araştırma Dizisi, Gümülcine (Komotini)-2009) bir sözlü tarih çalışmasıdır. İskeçe (Ksanthi) ve Rodop (Rodopi) vilayetinde yüzü aşkın köyde 250’den fazla kişinin anlatımından oluşan dört bölümlük kitap, iki yıllık emek ürünüdür.
YÜZLERCE KİŞİ ANDART SAFINDADIR
Anlatımlara göre iç savaşta ‘azınlık zayiati’ ifadesiyle, 593 Batı Trakya Türkü’nün öldüğü veya kayıp olduğu (s. 30) belirtildi. Öldü ya da öldürüldü ile kayıp veya hiç bilgisinin bulunmaması farkı dikkate alınmadan toplu ifadelendirilmiştir. Gönüllü katılımın 15’i geçmeyeceği (s. 29) iddia ediliyor, ama kitabı okudukça öğreniyoruz ki her köyden onlarca ve toplam yüzlerce kişi andart safındadır. Onlar, Rodop Dağlarında Yunanistan’ı özgürleştirmenin rüzgarıydı. Yüzlerce Türk gerillanın çoğu toprağa düştü, bazısı kaçıp askere teslim oldu, bazısı da dönmemek üzere Bulgaristan’a, Polonya’ya, Türkistan’a, Özbekistan’a, Sırbistan’a, Doğu Almanya’ya (s.161, 271, 275, 325, 329, 332, 356, 461, 468, 477, 479, 496) gitti. Genelinde Türk gerillası demekle Pomakların varlığını inkar etmem, fakat ayrım yapılmamıştır.
Görüşülen kişilerin çoğu bizzat iç savaşta gerillaydı, bazısı da Yunan hükümeti ordusunun askeriydi. Böylece anlatımlar iki taraf bilgisini içeriyor. Elbette görüşmenin yaklaşık 60 yıl sonra yapılması riskti, ama buna rağmen anlatımlar önemliydi. Aradan bu kadar zaman geçmiş, ama halen adını söylemeyen de vardı (s.312-314, 412). Anlatımlarda hatırlanan neredeyse tek isim Kaptan Kemal (s.150, 156-158, 203, 263, 272, 280-282, 286, 289, 291-299, 307, 317, 490-492), yani Mihri Belli idi. Zaten Kaptan Kemal, andart anılarını yıllar öncesinde (Mihri Belli, Gerilla Anıları, Belge Yayınları, İstanbul-1998.) yazmıştı. Kaptan Kemal hakkında ortak anlatım, eğitim verdiği, Türk gerillalarıyla yakından ilgilendiği ve Türkçe gazete çıkardığıydı. Aslında adının Kemal olmadığı da ve andartların eğitim merkezi Çalabı’da (Smigada) Mihri Belli’nin kaldığı ev de biliniyordu (s. 292, 304-305). Karaoğlan (Askira) köyünden Hüseyin Budak, Kaptan Kemal’in emrine verildiğini, çenesinden yaralandığında yanında olduğunu anlattı (s.156-158) ve bunun için konuşmasının zor anlaşıldığı da aktarıldı.
Bu kitabı, Mihri Belli’ye 22 Ocak 2010’da Sahrayıcedid’de evinde verdim. Kaptan Kemal’den o günleri dinleyemedim, sağlığı elvermiyordu.
Rodoplarda belli bölgeleri kontrol altına alan gerillaya karşı, hükümet askerini seferber etmesinin yanı sıra, köyleri boşalttı (s.127-129, 151-155, 208-211, 231, 299-300) ve MAY denilen sivil milis teşkilatını (s.100-101, 236, 248, 436) kurdu. 17 sene MAY’lık yani ‘koruculuk’ yapan Kayrak (Ardiya) köyünden Lâtif Mustafa (s.265-268) gibi anlatanlar da vardı. Nitekim gönüllü andart safına katılan Memkovalı (Medusa) Süloğlu Hüseyin, Şeytan Mustafa reisliğinde oluşturulan MAY birliği pususunda öldürüldü. Anlatıma göre, Süloğlu Hüseyin’in karısı Bulgaristan’a kaçtı ve oğlu da gazeteciydi (s.143-145, 154-155).
BAZI AİLELER TÜRKİYE’YE GÖÇ ETTİ
İç savaşta bazı aileler Türkiye’ye göç etti. Türk hükümetinin bunları, Diyarbakır’da iskan etme girişimi sonuçsuz kaldı, geri Batı Trakya’ya döndüler (s.422-423, 430, 435-436, 448-456). Diyarbakır ve çevresi, ırkçı İskan Kanunu gereği Kürtleri asimile etmek amacıyla ana dili Türkçe olanların Ermeni mülklerine iskan bölgesiydi. O dönemde Balkan muhacirlerini Diyarbakır’a iskan girişimi Türk hükümetinin planladığı düzeyde gerçekleşmedi.
Anlatımlarda söz birliği edilen bir konu da, iç savaşta gerillanın kadın meselesinde, yerli ahaliyi Yunan’ı ve Türk’ü hiç rahatsız etmediği ve verdiği güvendir (s.179-180, 205-206, 370). Bu, yılların kuralıdır. Nitekim 1942’te tecavüzün cezası ölümdü ve ELAS Komutanı Kaptan Aris, net ifade etmiştir (Dominique Eudes, Kapetanios, çeviren: Yavuz Alogan, 2. baskı, Belge Yayınları, İstanbul-1995, s. 33).
Kitapta, Seyid Ali Sultan’ın kabrinin bulunduğu Ruşenler ve çevresinde 8-10 Alevi-Bektaşi köy kapsam dışı tutulmuştu, güya insan yaşamıyordu (s.509). Biliniyor ki, burası, gerilla bölgesiydi; gittim, gezdim ve dinledim. Kitapta, bu köylerdeki ahalinin Türkiye’ye göç ettiği ve iç savaş sonrasında köylerin yeniden kurulduğu gibi anlatım sorunludur.
ANDARTLAR "SAVAŞ" GAZETESİNİ ÇIKARDI
Andartlar 1947’de Türkçe ‘Savaş’ gazetesini çıkardı. Logosu üzerinde “Faşizmin kökü kazınması uğruna” yazıyor ve kimliğiyle ilgili ifade şudur: Yunanistan Cumhuriyet Ordusu Doğu Makedonya ve Trakya Komutanlığının Türk Dilinde Organıdır (s. 173-177, 295-296).
Son cümlem, 23 Aralık 1947’de Geçici Yunanistan Cumhuriyet Hükümetinin kurulduğunu açıklayan ve Yunanistan Cumhuriyet Ordusu imzalı bildirinin altındaki dört slogandan birisidir (s.175): “Yaşasın Türk Azınlığı ile Yunan Halkı Arasındaki Kardaşlık!”