17 Kasım 2019 10:49

HDK mülteci sempozyumu düzenledi: Türkiye, AB'nin Bangladeş'i oldu

Halkların Demokratik Kongresi, “Göç, Mültecilik ve Ayrımcılık Sempozyumu" düzenledi. Burada konuşan yazarımız Ercüment Akdeniz: Türkiye, Avrupa Birliği'nin Bangladeş'i oldu.

Fotoğraf. Evrensel

Paylaş

Can Deniz ERALDEMİR
İstanbul

Halkların Demokratik Kongresi, göç hareketlerinin toplumsal, ekonomik ve hukuki etkilerini tartışmak adına Şişli'de bulunan Kenter Tiyatrosu'nda "Göç, Mültecilik ve Ayrımcılık Sempozyumu" düzenledi.

Dün gerçekleşen oturumlarda, “Kapitalizm, Ulus- Devlet ve Göç”, “Göç ve Hukuk”, “Göç ve Ayrımcılık” tartışılırken, bugün “Göç ve Emek”, “Göçmenlikte Kadınlar ve Çocuklar”, “Göç ve Mücadele Deneyimleri” ve “Sorun ne? Çözüm mümkün mü?​” ana başlıkları tartışıldı.

ÇOCUKLAR 6 YAŞINDA SAYA ATÖLYELERİNE SOKULUYOR

“Göç ve Emek” oturumunda konuşan Evrensel Haber Müdürü ve yazarımız Ercüment Akdeniz, Suriye Savaşı'ndan kaçıp Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin karşılaştıkları emek sömürüsüne dikkat çekti. Mültecilerin ucuz iş gücü olarak görüldüklerine ve çalışma koşullarına değinen Akdeniz, “DİSK'in verilerine göre iki milyon olan çocuk işçiliği bu göçle birlikte 2 milyon 500 bine ulaştı. Böylelikle Türkiye'de çocuk işçiliğinin profili değişti ve çalışan çocuk yaşları düştü. Öyle ki çocuklar sayacılık yapmak için altı yaşında atölyelere girip sekiz yaşına kadar anca o kokuya alışmaya çalışıyorlar. Çalışma saatleri de önceden yedi saatken şimdi on, on bir saate yükseldi" dedi.

1 YETİŞKİN 10 ÇOCUKLA EMEK GÜCÜNÜ PAZARLIYOR

Maden kazasıyla kamuoyunun dikkatini çeken dayı başı sistemine benzer bir sistemin Suriyeli çocuk işçilerinde de görüldüğünü ifade eden Akdeniz, "Aşiret bileşenleri toplu olarak emek gücünü pazara sunuyor. Bir yetişkin on tane çocukla emek gücünü pazarlıyor" diye konuştu.

Göçmenlerin sadece sağlıksız koşullarda çalışmadığını aynı zamanda sağlıksız koşullarda yaşadığını da vurgulayan Akdeniz, "Gazetemize de yansıyan bir haberde, yedi katlı bir apartmanda çıkan yangında görüldü ki toplamda otuz beş kişinin yaşayabileceği ortamda beş yüz göçmen yaşıyordu" dedi. 

TÜRKİYE AVRUPA'NIN BANGLADEŞ'İ

Göçmenlerin sosyoekonomik durumlarının Pakistan ve Bangladeş ile kıyaslanabileceğini belirten Akdeniz, "Avrupa Birliği'nin Bangladeş'i oldu Türkiye" belirtti.

Suriyeli göçmenlere yönelik saldırılara dikkat çeken Akdeniz, "Göçmenler herkesin ortak ötekileştirdiği merkez nefret unsuru olarak görülüyorlar" dedi.

Gaziantep Üniversitesi'nin Suriyeliler raporuna göre Suriyelilerin yüzde 57'sinin başka bir ülkede yaşamak istediğini hatırlatan Ercüment Akdeniz, "Sadece çok küçük bir bölümü geri dönmek istiyor" diye vurguladı.

BİRLİKTE MÜCADELE KAZANIM GETİRDİ

İzmir'de Türkiyeli ve Suriyeli sayacıların birlikte mücadele ederek kazanım sağladıklarını aktaran Akdeniz, "Suriyeli işçi istemiyoruz diye yapılan eylemlerin yerini, sayada olduğu gibi ortak hak temelli eylemler almaya başladı. Sayacı eylemlerinde iki dille bildiriler dağıtıldı. Birlikte komiteler kuruldu. Bu sayede kazandılar" dedi.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) tespitlerine göre istikrarlı bir ölüm artışının yaşandığına dikkat çeken Akdeniz, "İş cinayetleri içinde mülteci ölümleri de istikrarlı bir şekilde artıyor. Türkiyeli ve mülteci işçiler tezgahta kardeş oldukları gibi, sınıf kardeşi oldukları gibi kan kardeşi de oluyorlar" diye konuştu.

Halkevleri Genel Yönetim Kurulu üyesi Ferda Koç ise, 2000'li yıllara kadar tarımla uğraşan Kürt kır nüfusunun son yirmi yılda kentlere göç ettirildiğine dikkat çekti ve "Ekonomik araçlar ve politik zor, bu iki araçla Kürtlerin mülksüzleştirilmesi ve proleterleştirilmesi sağlanmış oldu" dedi.

Egemenlerin Kürt işçiler ile Türk işçileri karşı karşıya getirdiğini de hatırlatan Koç, "Aynı süreç Suriyeliler üzerinden tekrar gerçekleştiriliyor. Bizler de sınıf mücadelesini geliştirecek şekilde geçmişte yaptığımız hatalarla yüzleşerek geçmişte Türk ve Kürt işçilerin karşı karşıya getirilirken yapamadıklarımızı yapmalıyız" dedi.

"ÇOKLU BİR SÖMÜRÜ DÜZENİ VAR"

Evrensel’e konuşan HDK Eş Sözcüsü ve Sempozyum Yürütme Kurulu Üyesi Gülistan Kılıç Koçyiğit ise bu sempozyumu bir öz eleştirinin pratiği olarak gördüklerini belirtti ve "Göçmenlik sorunu, göçmen emeği ve göçmenlerin ülkemizde yaşadıkları ayrımcılık, ötekileştirme, sömürüye dair hepimizin çok az farkındalığı var” diye söze başladı. Sisteme karşı duranların da savaştan bu ülkeye kaçmış insanların yaşadıkları sömürüyü göz ardı ettiğini belirten Kılıç Koçyiğit, “İki günlük bu sempozyumla, çoklu bir sömürü düzeni var bizler de bu çok katmanlı süreci nasıl yöneteceğimizi tartışıyoruz" diye konuştu.

 

ÖNCEKİ HABER

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan’a "EYT"yanıtı: EYT'lilerin sorunlarını çözeceğiz

SONRAKİ HABER

Çorumlular dayanışma konserinde bir araya geldi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa