TMMOB: Çöken caminin iskele projesi ve ruhsatı yok
TMMOB, Antep’te Mühendis Korkut Küçükcan’ın enkazının altında kalarak yaşamını yitirdiği camiyle ilgili rapor yayımladı: camii inşaatı mühendislik ürünü değil. İMO Başkanı: Cami inşaatının ruhsatı yok
Fotoğraf: DHA
Antep’te cami inşaatında kubbeye beton dökmek için kurulan iskelenin çökmesi ile enkaz altında kalan ve 33 saat sonra cansız bedenine ulaşılan mühendis Korkut Küçükcan için İnşaat Mühendisleri Odası'nda (İMO) basın toplantısı düzenlendi. İMO Başkanı Gökhan Çeliktürk, "Türkiye’nin 2'nci en büyük camisi olarak yapımına başlanan Akkent Cami inşaatının statik projesi, iskele projesi ve ruhsatı yok" dedi.
Akkent Mahallesi’nde yapımı devam eden cami inşaatında kubbeye beton dökmek için kurulan ahşap iskele, Perşembe günü çöktü. Bu sırada güçlendirme projesi kapsamında ölçü almak için inşaatta bulunan mühendis Korkut Küçükcan, enkaz altında kaldı. Başlatılan çalışmalarda 33 saat sonra Küçükcan'ın cansız bedenine ulaşıldı.
Küçükcan için bugün İnşaat Mühendisleri Odası'nda meslektaşları tarafından basın toplantısı düzenlendi. DHA’nın aktardığına göre; toplantıda söz konusu inşaatın yapısının kaçak olduğunu ifade eden İMO Başkanı Gökhan Çeliktürk, "Türkiye’nin ikinci en büyük camisi olarak yapımına başlanan Akkent Cami inşaatının statik projesi, iskele projesi ve ruhsatı yok. Hatta cami inşaatı yapılan alanın, cami olarak imar tadilatı olmadan inşaata başlandığı, inşaata başladıktan yıllar sonra imar tadilatının yapıldığı kamuoyunca bilinmektedir. Herhangi bir projesi olmayan inşaata nasıl başlandı ve neye göre devam ettirildi? Türkiye'de camilerin ruhsatsız hatta projesiz yapıldığı ile ilgili genel bir kanı var. Ancak bu durum mühendislik bilimini ve insan hayatını hiçe sayan bir uygulamadır. Çoğu zaman bu tip cami projesinin enini boyunu biraz değiştirerek inşaat yapıldığı bilinmektedir. Belediyeler, cami ve bunun gibi bağış yapılan sosyal inşaatlarda ruhsatlara önem vermiyor, proje istemiyor. Bu çok yanlış, yanlış olduğu kadar da tehlikeli bir durumdur. İnşaatı ister kamu kurumu yapsın, isterse de özel sektör yapsın her ikisi de aynı muameleye tabi tutulmalıdır. Belediyeler, kamu kurumları, kurallara uyma konusunda örnek olmalıdır. Ruhsatsız yapıya müsaade etmemelidir" dedi.
“ARAMA KURTARMA ÇALIŞMALARI EKSİKTİ”
Olayın ardından enkaz altında kalan mühendis Korkut Küçükcan'ı bulmak için başlatılan arama çalışmalarında koordinasyon eksikliği olduğunu da savunan Çeliktürk, şunları söyledi:
"Ortada ciddi bir koordinasyonsuzluk ve bilinçsizlik vardı. Lider eksikliği vardı. Bu nedenle o iskelenin altında hepimiz kaldık. Gaziantep arama kurtarma çalışmalarında sınıfta kaldı. Acilen arama-kurtarma görevi olan kurumlar, meslek odaları ve sivil toplum örgütleri bir araya gelerek, olası bir afette acil eylem planı üzerinde çalışmalara başlamalıdırlar. İnşaat Mühendisleri Odası olarak bu organizasyonda yer alacağımızı burada belirtmek isteriz. AFAD, UMKE, itfaiye, belediyeler gibi arama kurtarma faaliyeti görevi olan kurumların, bu tür afet olaylarına ne kadar hazırlıksız olduğunu anladık. Görgü tanıklarının bizleri yönlendirdiği konum ile Korkut Küçükcan kardeşimizin cansız bedenine ulaşıldığı yer arasındaki mesafenin çok fazla olduğuna şahit olduk. Görgü tanıkları bizleri yanlış yönlendirmiştir ve sorgulanmaları gerekmektedir. Özellikle görgü tanıklarının yönlendirdiği konumda belirli bir mesafe alındıktan sonra, hatta tüm çalışmanın başladığı andan itibaren caminin 4 tarafından çok daha fazla ekiple çalışma yapılmaması Korkut Küçükcan kardeşimize ulaştığımız süreyi fazlasıyla uzatmıştır. Ayrıca Korkut Küçükcan kardeşimizin cansız bedenine ulaşıldıktan sonra Umke'nin kan grubu belirli kan torbalarıyla orada beklerken kendisinin yaşadığı ile ilgili bilginin paylaşılması, valiliğin bile yanlış yönlendirilmesi, ailenin vefat haberini hastanede öğrenmesi gerekliliği ile ilgili bir kararsa bile çok yanlıştır ve herkesi o gece en derinden yaralayan hadiselerden bir tanesidir. Alınan bilgilere göre şantiye alanının tahliyesinin, meslektaşımız Korkut Küçükcan'ın enkaz altından çıkarıldıktan sonra durdurulduğu görülmektedir. Enkaz altında başka vatandaşlarımız da olabilir. Acilen arama kurtarma çalışmalarının devam ettirilmesi gerekmektedir."
İMO'DAN SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSU
İMO Başkanı Gökhan Çeliktürk, seminer salonuna Korkut Küçükcan'ın isminin verildiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Şube yönetim kurulu olarak, şubemiz binasında bulunan anma töreninin yapılmış olduğu seminer salonuna merhum meslektaşımız, arkadaşımız, canımız, kardeşimiz Korkut Küçükcan’ın adının verilmesi ile ilgili oy birliği ile karar almış bulunmaktayız. Artık Korkut Küçükcan’ın adı bizimle yaşayacak. Diğer taraftan İMO Gaziantep Şubesi Yönetim Kurulu olarak bugün sabah saatlerinde Cumhuriyet Başsavcılığı'na giderek, üyemiz Korkut Küçükcan’ın hayatını kaybettiği vahim olay ile ilgili suç duyurusunda bulunduk. Yaşanan ölümlü olayın sorumlularının ortaya çıkarılması ve en ağır şekilde cezalandırılması en büyük beklentimizdir."
TMMOB RAPOR YAYIMLADI: ÇÖKEN CAMİİ İNŞAATI MÜHENDİSLİK ÜRÜNÜ DEĞİL
TMMOB, Mühendis Korkut Küçükcan’ın yaşamını yitirdiği cami inşaatında yaptığı incelemenin ardından hazırladığı raporu açıkladı.
Antep’te Şahinbey Belediyesi tarafından 2012 yılından beridir inşaatı devam eden Akkent Camii inşaatına keşif yapmak için gittiği sıra çöken tahta iskelenin altında kalarak yaşamını yitiren inşaat mühendisi Korkut Küçükcan’ın ölümüne ilişkin inceleme yapan Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) hazırladığı raporu yayınlandı. TMMOB heyeti, cami sahasında dün gerçekleştirdiği ziyarette inşaatın teknik yapısını inceleyip görgü tanıklarının görüşüne başvurdu. Raporda, cami inşaatının 7 yıl öncesinde başlamasına rağmen statik projesi ve ruhsatının olmadığı belirtilirken, yapı işlerinde iş sağlığı güvenliği yönetmeliğinde de zorunlu olan bilgilerin cami sahasında olmadığı, birçok hususun boşlukta bırakıldığı, dolayısı ile inşaatın bir mühendislik ürünü olmadığının ortaya çıktığı belirtildi.
Yapıda sökülmemiş olan kalıp sistemlerinin incelenmesi sonucunda gerekli malzemelerin kullanılmadığını tespit eden heyet, kalıp sistemlerinin denetlenmediği ve onay alınmadan ilkel bir şekilde yapıldığı bulgusuna ulaştı.
Teknik heyetin tespit ettiği diğer eksikler ise şöyle:
- Cami inşaatına 2016 yılında ara verilmiş ve inşaatta kubbe imalatı henüz tamamlanmamış olduğundan yapı içerisindeki, iskele, kalıp, donatı gibi yapı malzemeleri ortam koşullarına açık şekilde bırakılmıştır.
- Çöken iskele, 50-60 metre yükseklikte ahşap iskeledir. İskelenin statik hesabı ve projesi de bulunmamaktadır. Bu koşullarda iptidai olarak kurulup yıllarca ortam koşullarına maruz bırakılan ahşap iskelenin çökmesi şaşırtıcı değildir.
- 50-60 metre yüksekliğindeki iskeleler ahşap iskele olamaz. Bunun yanında 13,50 metrenin altında kullanılabilecek olan ahşap iskele malzemesinin TS EN 12811-2 standardına uygun olması şarttır. İskelede kullanılan kavaklar kesinlikle bu nitelikte değildir.
- İskelenin, betonarme yükünü de taşıyacak şekilde bir yük iskelesi olarak planlandığı bilgisi edinilmiştir. Çöken iskelenin iş iskelesi olarak dahi kullanılamayacağı görülmekte iken inşaatın sürdürülmesi durumunda inşaat yüklerinin de iskeleye taşıttırılmaya çalışılması çoklu ölümlerle sonuçlanacak daha büyük bir faciaya da yol açabilirdi.
- 34 saat süren arama-kurtarma çalışmaları, İstanbul Kartal’da çöken Yeşilyurt Apartmanı çalışmalarında da görüldüğü gibi kriz ve acil durum yönetiminde hazırlıksız olunduğunu, kurtarılabilecek insanların ekip, ekipman, bilgi ve koordinasyon yetersizliği ile yitirildiğini bir kez daha göstermiştir."
"SORUMLULARDAN HESAP SORULSUN"
Emek Hareketinden Mühendisler de yaptığı yazılı açıklama ile faillerden hesap sorulmasını istedi. Açıklamada, “Yapının ruhsatsız olduğu açıklanmıştır. Tek başına bu açıklama bile durumun ne kadar bilimsellikten uzak, ne kadar akıl dışı olduğunu ve yaşanılanın iş kazası değil cinayet olduğunu ortaya koymaktadır” dendi.
Açıklamada ihmaller şu şekilde sıralandı: “Yapı inşaatında iş iskelesi olarak ahşap malzeme kullanılmıştır. Mevcut yasal mevzuata göre 13.5 metreden yüksek yapılması iş güvenliği açısından tehlikeli ve yasak olan ahşap iş iskelesi ‘Türkiye’nin en büyük ikinci camiinin’ kubbesinin altında 60 metre yüksekliğinde kurulmuştur. Çok uzun süredir ara verilmiş olan inşaatta kurulu iskelenin çevresel etkilerle çürümeye yüz tuttuğu dikkate alınarak sökülmesi gerekirken işçiler ve meslektaşımızın bu alana gönderilmeleri açıkça cinayettir.”
Ülkemizde son dönemlerde “her şeyin en büyüğü, en yükseği, en genişi, en heybetlisi yapma” furyasının yaşandığı belirtilen açıklamada, “AKP Hükümetinin ülkedeki her türlü sonunun üzerini kapatmak için kullandığı, şatafat ve şova yönelik bu çabasının son kurbanı genç meslektaşımız olmuştur. Sorumluları, ruhsatsız yapının inşaatına izin verenler, denetim yapmayanlar, tedbir almayanlar ve şov ve şatafat hırsının sahipleridir. Emek Hareketinden Mühendisler olarak meslektaşlarımıza baş sağlığı, iş cinayetine kurban verdiğimiz meslektaşımızın ailesine sabırlar dilerken bu cinayetin faillerinden hesap sorulmasının takipçisi olacağımızı bildiririz” ifadeleri yer aldı. (HABER MERKEZİ)