Ford işçisi: Vergiler patrona gidiyor, geçim sıkıntısı Ahmet’e düşüyor
Ford Otosan İşçisi yazdı: Maaş günü geliyor, Ahmet damga vergisi ve diğer vergileri de ödüyor, bir de çok kazandın (gelir vergisi) vergisi ödüyor. Bu vergi her makasta sürekli artıyor.
Fotoğraf: Ford Otosan Basın Bülteni
Ford Otosan İşçisi
Kocaeli
Ahmet, bir Ford işçisi. 3 bin lira maaş alıyor, ikramiye dahil. Ahmet ekmek alıyor yüzde 18 KDV veriyor. Markete gidiyor, marketten aldıklarına tekrar KDV veriyor. Marketten aldıklarını koymak için poşet alıyor, poşetin 10 kuruşu maliyet, 15 kuruşu vergi. Ahmet’in babasının desteği ile aldığı bir arabası var, sigortası her sene artıyor, taşıtlar vergisi, kaskosuyla eşit duruma geldi. Sigortayı yaptırmakta bile zorlanıyor. Ahmet arabaya yakıt alıyor, yakıta vergi ve verginin vergisini veriyor. Ahmet telefon kullanıyor, telsiz kullanım ücreti veriyor. Ahmet eve geliyor, faturalar, sayaç okuma bedeli, TRT payı, ÖTV, KDV veriyor. Doğal olarak en düşük ödediği fatura 100 lirayı buluyor. Ahmet işyerinde makineden çay alıyor, ona bile zam gelmiş. Fakat kartına yüklenen para aynı.
Maaş günü geliyor, damga vergisi ve diğer vergileri de ödüyor, bir de çok kazandın (gelir vergisi) vergisi ödüyor. Bu vergi her makasta sürekli artıyor. Milyonluk Futbolcu Sabri yüzde 20 sabit vergi veriyor. Ahmet’in patronu (holding sahibi) yüzde 22 vergi veriyordu, reform adındaki pakette yüzde 18’e düşeceği söyleniyor. Patronu krizi bahane ediyor, devlet patronun borçlarını siliyor. Patronun avukatları vergi rekortmeni oluyor. Patron “İstihdam sağlıyorum, bana yardımcı olun” diyor, işsizlik fonundan patron yararlanıyor, İŞKUR üzerinden işçilerin sigortaları ve maaşlarının bir kısmı devlet tarafından karşılanıyor. Patron kültür faaliyetlerine sponsorluk ettiğini söyleyerek kabarık bir fatura ile vergi borcunu sildiriyor. İşçiler çalıştıkça vergi veriyor ama bir türlü patronları doyuramıyor. Alınan bu vergiler yol, su, elektrik olarak bize dönmüyor. Hepsi özelleştiği için hepsine ayrıca para veriyor. Vergiler nereye gidiyor, bizim hayatımızda hiç gözükmüyor. Vergiler patrona gidiyor, geçim sıkıntısı Ahmet’e düşüyor.
Ahmet bir gün işteyken sendikacılardan bir kağıt geliyor. Kağıtta “Vergide adalet istiyoruz” yazıyor. Ahmet imza atıyor. Ama diyor ki “Yetmez, sözleşmede bu madde niye yok? Bize gelen bir şey yok, vergisi niye var? Bir arabadan da kâr etmesin patron, bizim gelir vergimizi ödesin. Vergi dilimi yüzde 15’te sabitlensin” diyerek arkadaşları ile bir araya geliyor. Biliyor ki sendikacılar da bizi yönetenler de halden anlamaz. Patronlar türlü oyunlarla vergiden muaf olurken, bizler soluduğumuz hava hariç her şey için vergi veriyoruz. Birleşmeye, hepimizin ortak sorunu olan bu işi çözmeye ihtiyacımız var. O yüzden diyoruz ki; bu sözleşmede talebimiz çok net “Vergi dilimi yüzde 15’te sabitlensin, üzeri işverenlerce karşılansın” sözleşme maddesi haline gelsin. Ama istemekle olmaz, Ahmet’in, Mehmet’in, Ali’nin, Ayşe’nin bunun için ortak hareket etmesi lazım. Haydi ellerimizi birleştirelim...