Ücret, Fiyat, Kar
Genç Hayat'ın bu sayısında CEPhane serisinden Ücret, Fiyat, Kar kitabını inceliyoruz.
Kapitalizmin coğrafya fark etmeksizin dünya halklarını sürüklediği yoksulluk, ezilmişlik ve her türlü talana karşı dünyadan bu düzenin vahşiliğine karşı isyan sesleri yükseliyor. Dünyada farklı kesimlerden işçiler, kadınları gençler karşılarına konulan geleceksizlik ve baskı koşullarına karşı, bunları aşmak ve içinden çıkmak adına düşünüyor olarak buluyor kendini. İşte tam da bu düşüncelerin şekillendiği ve dünyayı değiştirdiği bir kaynağın yol göstericiliğine ve onun açtığı yolla birlikte bize sunulan değil bizim olan bir geleceği inşa edecek zamandayız. Kor Kitap’ın 11 kitaptan oluşan cepHANE serisiyle hem kafamızdaki soru işaretlerini giderecek hem de daha aydınlık bir geleceğin nasıl mümkün olduğuna dair umudumuzun nasıl gerçeğe dönüşebileceğine tanıklık edeceğiz. Her sayıda bir kitabını inceleyeceğimiz cepHANE serisine Karl Marx’ın Ücret, Fiyat ve Kâr kitabı ile başlıyoruz.
Marx’ın Ücret, Fiyat ve Kâr kitabı 1860’ların ortalarında sendikaların ve sendikacılığın tartışılmaya başladığı günlere dair en önemli yol gösterici kaynaklardan birisidir. Çünkü o yıllarda yapılan tartışmalar Uluslararası İşçi Birliği Genel Kurulu’nun merkez kurul üyesi John Weston konuşmasında emek ücretinde sağlanacak genel bir artışın işçilere bir yarar getirmeyeceğini savunmuş ve buradan hareketle sendikaların “zararlı” olduğu sonucunu çıkarmıştı.
1860’LARDAN BUGÜNE GÜNCEL
Kitabımızın çıkış noktası genel anlamıyla Marx’ın, Weston’ın betimlediği haliyle emek ücretinde yaşanacak artışların nedenine odaklanmasıdır. Fakat burada cevap verilmesi gereken birçok nokta olduğunu ortaya çıkaran Marx’ın birinci sorusu neden işçi sınıfı ve kapitalist arasında böyle bir ilişkinin olduğu, ikincisi ise bu ilişkiyi belirleyen koşulları Weston’ın es geçmesidir.
Kapitalistler ücretleri Weston’ın iddia ettiği gibi yalnızca iradeleriyle mi belirler? Değilse, ücretleri belirleyen nedir? Reel ücretler değişmez bir nitelikse, ücretlerin artırılması için mücadele gereksiz olmaz mı? Adım adım hem temel kavramları açıklayacak hem de kitaptan bu sorulara yanıt arayacağız.
TEMEL KAVRAMLAR
META
evrensel.net/haber/292214/bir-kavram-meta
Meta, birincisi, herhangi bir insani gereksinimi gideren, ikincisi, kendi gereksinimi için değil, değişim için üretilen nesnedir.
ARTI DEĞER
evrensel.net/haber/291311/bir-kisi-karl-marx-bir-kavram-arti-deger
Artı değer, işçinin emeğinin, işgücünün değerinin üzerinde yarattığı ve kapitalist tarafından karşılıksız olarak el konulan değerdir. Artı değer yasası, kapitalizmin ekonomik temel yasasıdır.
KÂR
evrensel.net/haber/340729/bir-kavram-kar-oranlarinin-dusme-egilimi
Kâr, kapitalistin üretim süreci sonunda, artı değere el koyma aracılığıyla elde ettiği sermaye genişlemesidir.
ÜCRETİ BELİRLEYEN NEDİR?
Her meta gibi, emek gücünün değeri de kendisini üretmek/yeniden üretmek için ihtiyaç olan toplumsal olarak gerekli emek zamanı ile belirlenir. Örneğin bir işçinin emek gücüne biçilen değer, o işçinin ertesi gün, ertesi ay da çalışmasını sağlayacak olan yiyecek, içecek, fatura gideri gibi maddi ihtiyaçlarının yanı sıra kültürel ihtiyaçlar gibi pek çok başka gereksinimin de hesaba katılmasıyla ortaya çıkar. Ücret, en geniş tanımıyla emek gücüne biçilen değerin parasal ifadesidir. Ücretlerin ne kadar yüksek ya da ne kadar düşük olacağını ise, tek yönlü olarak kapitalistlerin “iradesi” değil, kapitalist ile işçi arasındaki mücadele belirler.
GÜNCEL SORUNLAR
1860’TAN BUGÜNE WESTON’LAR
Günümüzde asgari ücret tartışmalarında sıkça karşılaşılan bir argüman, asgari ücretin artmasının doğrudan enflasyona neden olacağıdır. Bu görüşe göre enflasyon zaten ücret artışını nötrleyeceği için asgari ücretin artırılması için mücadele vermek de gereksizdir. Enflasyon oranı, belli bir enflasyon sepetindeki metaların ortalama fiyatıyla belirlendiğine göre, incelememiz gereken şey ücretler ve fiyatlar arasındaki ilişkidir. Metaların fiyatları, ücretlerin arttığı oranda yükselerek ücret artışını nötrler mi?
Marx’a göre, “ücret oranındaki genel yükselme, pazar fiyatlarında geçici bir karışıklık yarattıktan sonra, meta fiyatlarında herhangi bir kalıcı değişiklik meydana getirmeksizin, yalnızca kar oranında genel bir düşüşte sonuçlanacaktır.” Marx, kitap boyunca sürdürdüğü analizi şöyle sonlandırır:
“1. Ücret oranındaki genel bir yükseliş kâr oranında bir düşüşe yol açar, ama derinlemesine ele alındığında, meta fiyatlarını etkilemez.
2. Kapitalist üretimin genel eğilimi, ücretlerin ortalama düzeyini yükseltmek değil, düşürmektir.
3. Sendikaların sermayenin saldırılarına karşı direniş merkezleri olarak yararlı işlevleri vardır. Güçlerini yersiz bir biçimde kullandıklarında, kısmen başarısızlığa uğrarlar. Aynı zamanda, var olan düzeni de değiştirmeye çalışacakları ve örgütlü güçlerini işçi sınıfının nihai kurtuluşu, yani ücret düzenini tamamen ortadan kaldırmak için kullanacakları yerde, bu düzenin sonuçlarına karşı bir gerilla savaşı ile yerindiklerinde ise, büsbütün başarısız olurlar.”