Sütte konuşulmayanlar dile getirildi
İzmir Veteriner Hekimler Odası Dokuz Eylül Tıp Fakültesi ile birlikte ilk “Tek Sağlık Süt Çalıştayı”nı düzenledi.Bu çalıştayın özelliği halk sağlığı- tıp-beslenme- çiğ süt-ambalajlı süt ve süt ürünleri üretimi, tüketimi ve sürdürülebilirliğinin sorunlarının bir k
İzmir Veteriner Hekimler Odası Dokuz Eylül Tıp Fakültesi ile birlikte ilk “Tek Sağlık Süt Çalıştayı”nı düzenledi.
Bu çalıştayın özelliği halk sağlığı- tıp-beslenme- çiğ süt-ambalajlı süt ve süt ürünleri üretimi, tüketimi ve sürdürülebilirliğinin sorunlarının bir konseptte ele alabilecek ve bu konuda “doğruları” konuşabilecek insanların da bir araya getirilip çalıştaya katkı sunması idi. Resmi kalıpların, politik endişelerin varlığında değil tamamen sivil bir toplum örgütünün öncülüğü ve ortamında bugüne kadar çiğ süt-süt-süt politikalarında konuşulmayan, konuşulamayanlar konuşuldu. Göstermelik süt panellerinde söylenemeyenler bu çalıştayda söylendi!.. Çünkü Çiğ Süt Üreticileri Tüketicileri Grubu Sözcüsü şahsımız da çalışmanın katılımcısı idi.
Bu çalıştayın hayvancılık, halk sağlığı, beslenme, çiğ süt üretimi ve sürdürülebilirliğinin bir dönüm noktası olacağına inanıyorum.
Türkiye’nin toplam çiğ süt üretimi; resmi açıklama 15 milyon ton yerine 11-12 milyon ton olduğunun Çiğ Süt Üreticileri Grubu İletişim Üyesi Prof. Dr. Hazım Gökçen tarafından belirtilmesi de ilgi çekici idi. 11-12 milyon ton üretim rakamını 74 milyon Türkiye nüfusuna böldüğümüzde kişi başı süt ve süt ürünleri tüketim rakamının 148-162 litre olduğu ortaya çıkıyor. Çalıştay bildirisinde de yer alan “Ülkemizde kişi başına yılda 24 litre süt tüketimi” rakamının sadece kutu sütünün (pastörize-uht-içme sütü) rakamı olduğunun bilinmesi gerekir. Türkiye de süt ve süt ürünlerinin tüketimi ile ilgili asıl sorun şehirlerdeki düşük gelir gruplarının süt ve süt ürünlerini çok az tükettiğidir.
TEK SAĞLIK ÇALIŞTAYINDAN KISA NOTLAR
Ülkemizde yetersiz ve dengesiz beslenme özellikle büyüme çağındaki çocukların, gençlerin, yetişkin bireylerin, gebe ve emziren kadınların, yaşlıların, ağır işlerde çalışan işçilerin çok önemli sorunudur. Yetersiz ve dengesiz beslenme vücut direncini azalttığından hastalıklara yakalanma olasılığı artmakta, hastalığa yakalananlarda ise hastalıklar ağır seyretmektedir. Yetersiz beslenmenin nedenleri; toplumda ki insanlara yetecek kadar gıda bulunmaması ve bulunan gıdaların temini için maddi olanakların sağlanamamasıdır. Ülkemizde özellikle hayvansal gıdaların üretiminde ki yetersizlik, yetersizliğin yanı sıra gıda güvenliği açısından ciddi sorunların yaşanması, gıda güvenliği sorunlarının temelinde yaşanan hayvan sağlığına yönelik sorunlar üzerinde ciddiyetle durulması gereken sorunların başında gelmektedir. Ülkemizin nüfusunun büyük bir kısmı genç nüfus olması nedeniyle, bugün 5 – 19 yaş grubunu oluşturan ve yüzde 26.1’e tekabül eden 19 milyon gencin yeterli ve dengeli beslenebilmesi için önemli bir hayvansal gıda grubu olan süt ve süt ürünlerine ihtiyacı var ki bu da TEK SAĞLIĞI gündeme getirir.
TEK SAĞLIK; Veteriner Halk Sağlığı ve İnsan Halk Sağlığının ulusal ve küresel halk sağlığının birlikte oluşturduğu bir kavram olup; koruyucu hekimlik, ulusal ve küresel halk sağlığı, bulaşıcı hastalıklar, gıda güvenliği ve koruma, antimikrobiyal dirençlilik, çevre sağlığı ve çevrenin korunması, küresel gıda ve su üretim sistemleri, iklim değişikliğinin etkileri, biyomedikal araştırmalar vs. çok geniş bir faaliyeti içermektedir.
ÇALIŞTAYDAN ÇIKAN SONUÇLAR
* Ekosistem ve çevre açısından çok önemli bir yere sahip olan meralarımız cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemiz yüzölçümünün hemen hemen yarısına yakın bir alanı oluştururken 2008 yılı itibariyle meralarımızın toplam alanını 14.6 milyon hektar olduğu saptanmış , bugün bu miktarın altına düştüğü belirtilmektedir. Mera alanları korunmalı mevcut alanları hayvan sayımızın ihtiyacını karşılayacak şekilde arttırmalıyız
* Yem, hayvancılıkta girdi maliyetlerine doğrudan yüzde 75 oranında etki eden bir unsur olup bu husus dikkate alınarak hiç bir besin değeri olmayan samanı ithal eder hale gelen ülkemizin mevcut büyük ve küçükbaş hayvanlarımızın ihtiyacı olan kaliteli kaba yem ihtiyacını karşılayacak şekilde yem bitkileri üretimi planlanmalı ve desteklenmelidir.
* Süt ve Süt ürünlerinin doğal yapısını bozacak ve son kullanma süreleri uzatılacak şekilde kullanılacak üretim teknikleri, süt ve süt ürünlerinin gıda güvenliği açısından her ne kadar güvenli olduğu belirtilse de daima insan sağlığına uzun vadede zararı bulunması olasıdır. Bu nedenle Süt ve Süt ürünlerinin üretiminde doğallık ön planda tutularak doğala yakın teknolojilerin ve üretim tekniklerinin kullanılması teşvik edilmeli ve desteklenmelidir.
* Aşırı ısıl işlemin belirlenmesi ile ilgili parametreler içme sütü tebliğinde yer almalı, günlük süt ile ilgili parametreler içme sütü tebliğine ilave edilmeli veya ayrı bir tebliğ halinde hazırlanmalıdır.
* Süt ve Süt ürünleri gelişmiş ülkelerde olduğu gibi temel ihtiyaç maddesi kapsamında değerlendirilerek KDV’den muaf olmalı, çiğ süt alım fiyatları ile markette satışı yapılan pastörize içme sütü fiyatları arasında büyük fiyat farkı; asgari ücretli bir ailenin pastörize içme sütü alabileceği şekilde giderilmelidir.
* Piyasada satışı yapılan ve insan sağlığını tehdit eden sözde ucuz süt ürünlerinin kontrolüne yönelik denetimler yeterli değildir, kontrol ve denetimlere ağırlık verilmelidir.
* Çiğ süt işleyen sanayi kuruluşlarının her gelir seviyesinde insanımızın kaliteli, sağlıklı süt ve süt ürünleri tüketebileceği şekilde çağdaş bir üretim, pazarlama, satış ve fiyat politikası oluşturulmalı, bunun için tedbirler alınmalıdır.
*Süt ve Süt ürünlerinin, ihracatından ziyade öncelikli olarak halkımızın ihtiyacını karşılayacak şekilde tüketim politikası oluşturulmalı, halkımızın ihtiyacı karşılandıktan sonra ihtiyaç fazlası süt ve süt ürünlerinin ihracatı için müsaade edilmeli, gerekiyor ise teşvik edilmelidir.
* Tasarı olarak çalışmaları sürdürülen “Et ve Süt Kurulu” kanun çalışmaları gerçekçi bir piyasa düzeni oluşturacak şekilde, tıpkı geçmişte oluşturulan EBK ve SEK benzeri bir yapı oluşturulmalıdır.