Anneleriyle birlikte cezaevinde olan çocuklara tutuklu muamelesi yapılıyor
Anneleriyle birlikte cezaevlerinde yaşamak zorunda bırakılan çocuklar hak ihlalleri yaşıyor. Cezaevlerinde çocuklara tutuklu muamelesi yapılıyor.
Fotoğraf: Flickr
Anneleriyle birlikte cezaevlerinde yaşamak zorunda bırakılan çocukların yaşadığı hak ihlallerine dikkat çeken CİSST Hapiste Çocuk Temsilcisi Cansu Şekerci ve Miraz Bebeğin Babası Cengiz Zaza Akbaba, cezaevlerinde çocuklara tutuklu muamelesi yapıldığını söyledi.
Birleşmiş Milletler Dünya Çocuk Günü 1954 yılında kabul edildi. Uluslararası birliktelik, dünyadaki çocuklar arasında farkındalık yaratmak ve çocukların refahını artırmak için her yıl 20 Kasım, Dünya Çocuklar Günü olarak kutlanıyor. 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe giren Çocuk Hakları Sözleşmesini Türkiye'de 14 Ekim 1990'da imzalayıp, 27 Ocak 1995 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe koydu. Sözleşmeyle her ne kadar çocuk haklarının korunması amaçlanmış ve taraf devletlerin bu hakların yaşama geçirilmesi için yükümlülüklere uymaları gerekse de Türkiye'de bunun gereğinin yapılmadığı çok açık bir şekilde görülmektedir. Bunun en bariz örneği ise cezaevinde anneleriyle birlikte kalmak zorunda bırakılan çocuklar. Kimi verilere göre 864 çocuk annesiyle birlikte cezaevinde kalmak zorunda.
“OYUNCAKLARI BİLE YASAKLANIYOR”
Annesi Gülistan Diken Akbaba’yla birlikte Gebze Kadın Cezaevi’nde tutulan Miraz bebek de bunlardan biri. Hafta içi annesinin yanında kalan Miraz bebek hafta sonu ise babası Cengiz Zaza Akbaba yanında kalıyor. Eşi Gülistan Diken Akbaba’nın yaklaşık 3 yıldır cezaevinde olduğunu hatırlatan Cengiz Zaza Akbaba, çocukların cezaevlerinde yaşadıkları hak ihlallerine dikkati çekti. Çocuğun anneyle buluşması başta olmak üzere bir bebeğin en temel ihtiyaçlarına ulaşmasında dahi ciddi sorunlar yaşadıklarını belirten Akbaba, “Bir keresinde Miraz hastaneye giderken annesi yanında götürülmedi. Bu sorunu çözdük derken yeni sorunlarla karşılaştık. Miraz’ın mamaya ulaşımında çeşitli sıkıntılar yaşandı. Oyuncaklarını bile yasakladılar” dedi.
“CEZAEVİNİN ANAHTARINI ARADI”
Miraz’ın en son cezaevine alınmaması meselesine değinen Akbaba, Miraz’ın içeri alınmadıktan sonra ağladığını ve kendisine, “Baba, neden annemin yanına gidemiyoruz” sorusuna Miraz’ı oyalamak amacıyla, “anahtarı kaybettik” diye cevap verdiğini aktardı. Akbaba, verdiği cevap üzerine Miraz’ın gün boyu gittikleri her yerde “cezaevinin anahtarını” aradığını anlattı. Akbaba, Miraz’ın annesinin koğuş arkadaşı kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) Muhabiri Meltem Oktay’ın 25 Ekim’de tahliye edilmesinin ardından annesine, “Anne biz ne zaman tahliye olacağız” gibi sorular sormaya başladığını dile getirdi. Akbaba, Miraz, bana da, “Annem tahliye olunca bizimle mi kalacak, bu evde mi yaşayacağız” gibi sorular sorduğunu söyledi.
“BAKANLIK ÇALIŞMALARINI BİZİMLE ORTAKLAŞTIRSIN”
Cezaevlerinde yaşamak zorunda bırakılan çocukların haklarının açık ve anlaşılır bir şekilde yazılması gerektiğini dile getiren Akbaba, “Çocukların hakları açık ve anlaşılır bir şekilde yazılmadığı için bazı idareler ve görevliler tarafından çocuklar tutuklu muamelesi yapılıyor” dedi. Adalet Bakanlığı’ndan yetkililerle zaman zaman görüşmeler gerçekleştirdiğini dile getiren Akbaba, son olarak “Bakanlık, eğer bir çalışma yapıyorlarsa bizimle de ortaklaştırsın. En kısa zamanda bu çocuklu ailelerin, mağduriyetinin giderilmesi lazım. En azından çocuklu anneler, denetimli serbestlik veya ev hapsi şeklinde uygulamalarla infazlarını tamamlayabilir” diyerek çağrıda bulundu.
“BİRÇOK İHLAL YAŞANIYOR”
Ceza İnfaz Sistemlerinde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Hapiste Çocuk Temsilcisi Cansu Şekerci de cezaevlerinde yaşanan mevcut nüfustan kaynaklı yaşanan sorunlardan çocukların da etkilendiğini dile getirdi. Şekerci, çocukların ayrı yataklarının olmaması, sağlık haklarına ulaşamamaları, oyuncak ve gıdaya ulaşamama gibi hak ihlallerinin yaşandığını belirtti. Bunların yanı sıra 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi’nden sonra ilan edilen OHAL ile birlikte cezaevlerinde bulunan kreşlerin kullanımıyla ilgili ihlaller yaşandığını kaydeden Şekerci, “Özellikle OHAL’den sonra kreşler faydalanmanın annenin siyasi ya da adli olmasına göre değiştiğine dair bize bilgi aktarımı oldu. Bunun önüne geçecek denetimlerin olması çok önemli” dedi.
“ALAN GÖRÜNÜR OLMALI”
Şekerci, cezaevinde kaç çocuğun yaşamak zorunda bırakıldığını, bu çocukların oyuna, uykuya, sağlığa erişimlerinin hangi düzeyde olduğunun tespit edilmesi için kurumların daha şeffaf bir politika izlemesi gerektiğini ifade etti. Şekerci, “Alanın görünür olması çok önemli, çünkü alan görülmediği takdirde sayılar karanlık sayı haline gelmeye başlıyor, yani ihlallerden haberdar olamıyoruz” diye konuştu.
“HAPİS CEZASI İNSANLARA ZARAR VERİR”
Yargı reformunun gündemde olduğu bugünlerde hapsetmenin alternatiflerinin öncelenmesi gerektiğine değinen Şekerci, “Hapis cezasının günümüzdeki şartlarıyla insanlara daha çok zarar vereceğini, insan hakkı ihlallerini arttıracağını düşünüyoruz. Denetimli serbestlik tekrar değerlendirilmelidir” dedi. Şekerci, “Bu değerlendirilirken çocukların annesi dolayısıyla değil, birey olmaları dolayısıyla bir şeylerin tartışılması gerektiğini düşünüyoruz” diye belirtti. (İstanbul/MA)