10 Ekim Katliamı: Sanık Yakub Şahin, katliamdan 10 gün önce polise ihbar edilmiş
10 Ekim Katliamında canlı bombalara eskortluk yapan sanık Yakub Şahin'in katliam öncesi gübre almaya çalıştığı ve ihbar edildiği kayıp soruşturma dosyaları arasında çıktı.
Birkan BULUT
Ankara
10 Ekim Katliamı Davası soruşturma dosyalarında, canlı bombalara eskortluk yapan Yakub Şahin'in katliamdan 10 gün önce bomba yapımı için gübre almaya çalıştığı ve aynı gün şüpheli bulunduğu için polise ihbar edildiği ortaya çıktı. Gübre almak isteyen Şahin’in güvenlik kamerası kayıtları, ihbar edildiğine ilişkin tutanaklar ve emniyete yazılan yazılar katliamın “kayıp soruşturma dosyaları” arasında bulundu.
Mahkeme heyetinin Gaziantep Emniyetine sorulması talebini daha önce reddettiği, katliamdan 10 gün önce emniyete ulaşan ihbar ve Yakub Şahin'in tespitine ilişkin belgeler, yakın zaman önce savcılık dolabındaki klasörler arasında bulundu.
10 Ekim Ankara Katliamı davasının 16 firari sanığının yargılandığı davanın 3. duruşması, insanlığa karşı suçtan hakkında iddianame hazırlanan Erman Ekici'nin savunmasıyla başladı. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya getirilen Erman Ekici savunmasında, “Bu iddianame kopyala-yapıştır ile buraya aktarıldı. Beni ilgilendiren iki sayfa var. Yunus Durmaz'dan elde edilen dijital materyallerde Ebu Talha'dan bahsediliyor. Terörist ele başlarına açılmayan dosya benim hakkımda açıldı” dedi.
Ekici, Ebu Talha'nın kendisi değil, mavi kategoride aranan Talip Akkurt olduğunu iddia etti.Mahkeme Başkanı Selfet Giray, Ekici’ye; Ayşenur İnci ve Demet Taşar'ın kendisini Suriye'de IŞİD'in içinde gördüğü yönündeki ifadelerini sordu. Ekici, hakkındaki ifadelerin yalan olduğunu savundu.
Yunus Durmaz'a mitingi bombalama emrini verdiği konusunda, “Orada kod isimlerin yanında gerçek isimler de yazıyordu. Yunus Durmaz beni çok iyi tanıyan bir kişi ama Ebu Talha'nın karşısına Erman Ekici yazmamış” dedi. Örgüt yöneticiliği suçlamasını emrinde asker olmadığını söyleyerek reddeden Ekici, başka yargılamalarda beraat aldığını söyledi.
GÜBRECİ BİLE 10 GÜN ÖNCEDEN UYARMIŞ
Katliamın soruşturma aşamasına ait 9 klasörün 4 yıl sonra ortaya çıktığını hatırlatan Avukat Murat Kemal Gündüz, “Kimseye haber verilmeden bırakılan” olarak kayda geçen ama savcının dolabında çıktığı söylenen dosyalarda çok önemli veriler olduğu ifade etti. Gündüz, “Hatırlarsanız, Yakub Şahin Nizip'e gübre almaya gittiğini ama satıcının vermediğini söylemişti. Ancak dosyamızın savcıları gübreyi vermeyenin kim olduğunun araştırmamışlar” dedi.
Gündüz'ün mahkemeyle paylaştığı belgelere göre Yakub Şahin, 30 Eylül 2015 tarihinde Nizip'te bulunan Özdemir Tarım isimli işyerine 30 Eylül gitti. Üzerinde 33 nitrat yazısı bulunan gübreden 2 ton almak istediğini söyleyen Şahin, 2 bin TL verdikten sonra kamyoneti almak için geri döndü. Gübreciye geldiğinde satıcının kendisinden kimlik istemesi üzerine yanında kimlik olmadığını söyleyerek parasını geri aldı ve iş yerinden ayrıldı.
SAVCILIK EMNİYETE BİLDİRDİ
Ancak satıcı, Yakub Şahin'den şüphelenerek 155'i aradı. Bunun üzerine işyerine gelen polisler, ihbar tutanağı hazırladı ve güvenlik kameralarını inceledi. Kamera kayıtları ve Plaka Tanıma Sistemi (PTS) üzerinden bakılarak Yakub Şahin'in kimliği tespit edildi. 2 Ekim 2015 tarihinde Nizip savcılığı tarafından istihbarat büro amirliği ve emniyete yazılan yazılarda Şahin'in şüpheli bir şekilde gübre almaya çalıştığı belirtilmesine rağmen yakalanmadı.
BOMBA HAZIRLIĞININ BİLİNMESİ GİZLENMİŞ
Avukat Murat Kemal Gündüz, ihbar tutanağı, savcılık ve emniyet arasındaki yazışmalar ile Yakub Şahin'in tespit edilmesinin 10 Ekim Katliamı dosyasında olmamasına tepki gösterdi. Gaziantep'te savcılık, emniyet ve istihbaratın bilmesine karşın görevlerini yerine getirmediklerini belirten Gündüz, “Çok açık bir aymazlık var. Yakub Şahin yakalanmış olsaydı, bu katliam önlenebilirdi” dedi. 2017 yılının Mayıs ayında görülen duruşmada gübre alımına ilişkin bu bilgilerin gelmesini istediklerini kaydeden Gündüz, mahkeme heyetinin o gün taleplerini reddettiğini söyledi. Gündüz mahkeme başkanına “Bizden saklamışlar ama sizden de saklamışlar. 9 klasörün kim tarafından bırakıldığının bilinmediği söyleniyor. Bu tek başına bir insanın taşıyabileceği kadar hafif değil. Bu kadar klasörü market arabasıyla taşıyorlar” dedi. Gündüz bu dosyaların getirilmesini talep etti.
EKİCİ SORULARA YANIT VERMEDİ
Erman Ekici, avukatlar tarafından yöneltilen firari sanıklarla ilişkisi, Genç Ensar Derneği, Müslüman Gençler Derneği, Suriye'deki eylemleri, 25 telefon hattı kullanması ve Cumhuriyet Gazetesi'ne saldırı planı hakkındaki tüm sorulara “Cevap vermeyeceğim” diye yanıt verdi. Avukat Senem Doğanoğlu'nun “İnsanlığa karşı suçtan yargılandığınızı biliyor musunuz?” sorusuna “Olabilir” diye yanıt verdi. İfadesinde kullandığı "Muasker vermek" kelimesinin ne demek olduğunun sorulması üzerine Ekici, “Herkes askerlik yapıyor, o kadar mahkemede kullanıldı, kitaplar okuyoruz, aptal değiliz” dedi. Savcının sorularına yanıt veren Ekici, 10 Ekim Katliamındaki amacı, örgütün içindeki iş bölümünü ve miting öncesi güvenlik önlemlerini bilmediğini söyledi.
Duruşmada firari sanık Deniz Büyükçelebi'nin eşi Şengül Büyükçelebi'nin SEGBİS ile tanık olarak dinlenmesi bekleniyordu. Ancak Büyükçelebi'nin şehir dışında olduğu gerekçesiyle bağlanmadığı belirtildi.
SANIK AVUKATI BAĞDADİ'YE "HALİFE" DEDİ
Sanık Erman Ekici'nin Avukatı Heyam Fidan, savcının iddianamede insanlığa karşı suçun yanı sıra dini saiklerle işlendiği suçlamasını eklediğini söyledi. Bunun 10 Ekim mitingine katılanları ateist olarak kabul etmek anlamına geldiğini savunan Fidan, tepki gösteren ailelere "soytarı" diye hakaret etti.
IŞİD'in Türkiye'nin Anayasal düzeniyle bir problemi olmadığını iddia eden Fidan, "Türkiye El Bab'a girdikten sonra Halife Ebu bekir Bağdadi Türkiye'yi düşman ilan etti. Eğer El Bab'a girilmese Türkiye'de bu katliamlar olmayacaktı" sözlerine salonda tepki gösterildi. IŞİD'in demokrasiyi küfür olarak gördüğü, seçimlere karşı çıktığını belirten Fidan, Erman Ekici'nin ise AKP'li olduğunu dile getirdi.
Avukat Gülşah Kaya, Yunus Durmaz ile ilgili dijital materyallerle ilgili yaptığı İstihbarat Daire Başkanlığından gelen yanıtta, materyallerin 15 Aralık 2015'te alınarak 5 Ocak 2016'da devredildiğini söyledi. Oysa Yunus Durmaz'ın kendisini patlattığı operasyonun 19 Mayıs 2016'da yapıldığını hatırlatan Kaya, "Sanırım Yunus Durmaz'ın evine yapılan ilk operasyondan bahsediliyor ama biz oradan dijital materyallerin İstihbarat Daire Başkanlığına verildiğini bilmiyorduk" dedi. TEM ve İstihbarat daire başkanlığının gönderdiği yanıtta Ayşenur İnci'nin beyanlarının gönderildiğini kaydeden Kaya, "Bu sanıklara ilişkin ülkenin koca istihbarat dairesinin hiç bilgisi yok mu?" diye sordu. Kaya, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı ve Jandarma İstihbaratına yanıt verilmeyen müzekkerelerin yeniden gönderilmesini istedi.
"JANDARMAYA SANIK TELEFONLARI SORULDU, PERSONELİMİZ DEĞİL DEDİLER"
Avukat Eylem Sarıoğlu, ilk defa insanlığa karşı suçtan bir iddianame düzenlenerek mahkeme tarafından kabul edildiğini söyledi. IŞİD'in eylemlerinin dini saiklerle işlendiğini belirten Sarıoğlu, mahkemeden kabul ettiği iddianameyi de göz önünde bulundurarak firari sanıklarından da insanlığa karşı suç işlediklerinin değerlendirilmesini talep etti.
Avukat Erkan Ünüvar, Jandarma İstihbarat Başkanlığının sanıkların telefon numalarının soran mahkemeye, bu kişilerin personelleri olmadığı şeklinde yanıt vermesini eleştirdi.
"Tek müzekkere için bir yıl uğraşırsak davayı nasıl çözeceğiz" diye soran Ünüvar, "Emniyet’in bu sanıkları aradığına ilişkin bir çalışma var mı onu da bilmiyoruz. IŞİD sanığı İlyas Aydın’ın beyanları var. Türkiye IŞİD ağı var. Ebu Zeynep Rakkiri muhtemeldir ki bu katliamın talimatını veren onay alınan bu kişi ama bizim iddianamemizde böyle bir isim geçmiyor" dedi.
AVUKATLAR TALEPLERİNİ SIRALADI
Avukat İlke Işık da firari sanıklar ve ölmüş olan sanıkların UYAP sorgusunu istediklerini dile getirdi. Dosyamızda X,Y, Z ile belirtilen şahısların olduğuna dikkat çeken Işık, "Onlara yaptırılan teşhislerin orijinalinin gönderilmesini istiyoruz. Adıyaman Emniyet’inde yer alan IŞİD sanıklarının teşhis albümlerinin getirilmesini talep ediyoruz. Emniyet Genel Müdürlüğünde yer alan havuzda bulunan IŞİD sanığı albümlerinin getirilmesi gerekir. MİT’in 2009 yılında Yunus Durmaz ile ilgili bilgisini isteyelim. Bir kişi aynı zamanda İstanbul’da hakkında yakalama kararı varken Antep’te nasıl yakalanmamış, İstanbul ve Antep emniyet Müdürlükleri ve savcılıklarından ne yaptıklarına dair bilgi getirilmesini, sanıkların MASAK karalarının getirilmesini, Kırmızı bültenlerin orijinallerinin dosyaya getirilmesini talep ediyoruz" dedi.
Savcılık mütalaasında avukatların belgelere ve soruşturmalara dair taleplerinin kabul edilmesini, Demet Taşar ve Ayşenur İnci’nin tanık olarak dinlenmesini, Şengül Büyükçelebi ve Hülya Balı’nın tanık olarak dinlenmesini, katılanların kabul edilmesini, kırmızı bültenle aranan sanıkların akıbetlerinin üzerinde durularak gerekli yazıların yazılmasını talep etti.
BAĞDADİ’YE HALİFE DİYEN AVUKAT HAKKINDA SUÇ DUYURUSU
Mahkeme heyeti, firari sanıkların bir kısmının ödül listesinde yer alması nedeniyle yazılan müzekkerenin tekidiine, Ebu Talha kod adını kullandığı belirtilen Talip Akkurt hakkında bilgi istenmesine, Hülya Demir, Şengül Büyükçelebi, Ayşenur İnci ve Demet Taşer'in tanık olarak SEGBİS ile dinlenmesine, Hülya Balı'nın ifadesi sırasındaki fotoğraf teşhislerinin istenmesine, Suriye'de yakalanan IŞİD'liler arasında sanıkların olup olmadığının TEM Daire Başkanlığına sorulmasına, gübrecinin katliamdan 10 gün önce yaptığı ihbarın akıbetinin sorulması için Nizip Cumhuriyet Savcılığı ve Gaziantep Emniyet Müdürlüğüne akıbetleri konusunda ayrı ayrı müzekkere yazılmasına, İlhami Balı hakkındaki dosyaların Kilis Cumhuriyet Başsavcılığından istenmesine, Erman Ekici'nin Avukatı Heyyam Fidan'ın IŞİD ve lideri hakkındaki sözleri nedeniyle cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına, bir sonraki duruşmanın 13 Şubat 2020 tarihine ertelenmesine karar verdi.