Yeniden görülen Cumhuriyet davasında mahkeme, Yargıtayın beraat kararına direndi
Cumhuriyet davası kapsamında yargılanan gazetenin eski yazar ve çalışanlarının yeniden görülen davasında mahkeme, Ahmet Kadri Gürsel dışında tüm isimler için Yargıtayın beraat kararına direndi.
Fotoğraf: Hilmi Hacaloğlu/VOA-Wikimedia Commons
Cumhuriyet davası kapsamında yargılanan gazetenin eski yazar ve çalışanları hakkında yerel mahkemenin verdiği hükmü, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin bozmasının ardından dava İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün yeniden görüldü.
27. Ağır Ceza Mahkemesi, Ahmet Kadri Gürsel dışındaki tüm isimler için Yargıtayın beraat yönündeki kararına uymayarak mahkumiyet kararında direndi. Nihai ve kesin kararı Yargıtay Ceza Genel Kurulu verecek.
AVUKAT TORA PEKİN: BÖYLE BİR HEYET TARAFINDAN YARGILANMAKTAN DOLAYI ÜZGÜNÜM
Mahkemenin kararını açıklamasının ardından Evrensel'e konuşan Avukat Tora Pekin, sürecin nasıl işleyeceğine dair bilgi verdi. Meltem Akyol'un sorularını yanıtlayan Pekin, verilen kararın önce Yargıtay 16. Ceza Dairesine gideceğini, 16. Ceza Dairesinin kendi kararını tekrar gözden geçireceğini belirtti. Pekin, "Eğer Yargıtay 16. Ceza Dairesi kendi kararının doğru olduğunu düşünüyorsa dosya o zaman Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gidecek. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun verdiği karar ise kesin karar olacak. Yargıtay Ceza Genel Kurulu beraat kararının arkasında durursa, artık mahkemenin direnmesi gibi bir durum ortadan kalkacak ancak beraat kararını bozarsa da tekrar uğraşacağız. Sürecin ne kadar uzayacağını öngörmek zor fakat Türkiye'nin siyasi yapısıyla uyumlu olacağı ortada" ifadelerini kullandı.
Duruşma ile ilgili görüşlerini de belirten Pekin, "Sanıklara 'eyvallah' diyen bir mahkeme başkanının yaptığı şeyin bir yargılama olmadığı ortada bence. Bu basit söz bile durumu özetliyor. Bu memlekette hasbelkader avukatlık yapan birisi olarak çok üzüldüm. Böyle bir heyet tarafından yargılanıyor olmaktan son derece üzgünüm. İçeriğe dair konuşacak fazla bir şey yok maalesef" dedi.
KURUMLAR VE MİLLETVEKİLLERİNDEN CUMHURİYET ÇALIŞANLARINA DESTEK
Öğle saatlerinde başlayan duruşmada yargılanan eski Cumhuriyet çalışanları hazır bulundu.
Mahkeme heyetinin, önceki duruşmalarda duruşmayı çizgilerle aktaran çizerlerin bu duruşmada salona alınmaması yönünde talimat verdiği belirtildi.
RSF, Article 19, DİSK Basın İş, HRW, TGC temsilcileri, milletvekilleri ile çok sayıda gazetecilik hak örgütü temsilcisinin izlediği duruşmada ilk olarak mahkeme başkanı, Yargıtay’ın bozma kararını özetledi.
SAVCI SUÇLAMALARI TEKRARLADI, CEZA İSTEDİ
Ardından mahkeme başkanı, Yargıtay'ın bozma ilamına karşı savcının görüşünü sordu.
İddianamede yer alan ve yerel mahkemenin yargılaması sırasında verilen esas hakkında mütalaadaki suçlamaları tekrarlayan savcı, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin kararına direnilmesini ve eski Cumhuriyet çalışanlarının cezalandırılmasını talep etti.
Mahkeme Başkanı, yargılanan isimlere ve avukatlarına söz vererek Yargıtay ilamı konusundaki görüşlerini sordu. Kadri Gürsel, Yargıtayın bozma ilamına uyulmasını istedi.
Gürsel'in avukatları Köksal Bayraktar ve İlkan Koyuncu da söz alarak bozma ilamına uyulmasını talep etti. Koyuncu karara direnilmesi durumunda ise Gürsel hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını talep etti.
Mahkeme başkanı, beyanda bulunması için Akın Atalay’ı “Evet kaptan, kaptan kim” diye çağırdı. Bu sözler üzerine salonda tepkiler yükseldi, mahkeme başkanı tepkilere “espiri yaptım” diyerek yanıt verdi. Atalay Yargıtay kararına uyulmasını talep etti.
Atalay, savcının verdiği mütalaaya karşı verilen mütaalada yer alan "Yargıtay kararı hukuka aykırı" iddiasının hangi yönden hukuka aykırı olduğuna değinmediğini söyledi. Daha sonra söz alan Atalay’ın avukatı Bahri Belen, mütaalanın siyasi olduğunu söyledi. Belen, "Hasım mütalaası değil bir hukuki mütalaa olmasını beklerdik. Bu mütalaayı yok sayıyorum, abesle iştigal buluyorum. Direnme isteğinin bir hukuki dayanağı yoktur" dedi.
AHMET ŞIK: CUMHURİYET DAVASI BİR KOMPLODUR
"Cumhuriyet davası bir komplodur" diyen Ahmet Şık ise devamında şunları söyledi: "Bu komploya sizin de dahil olup olmadığınızı vereceğiniz karar gösterecek."
Daha sonra söz verilen Bülent Utku da Cumhuriyet'e yapılan operasyon en başından beri siyasi amaçla yapılan bir siyasi operasyon olduğunu söyledi. Utku, "Yargılamanın hiçbir aşamasında bu değişmedi. Savcının mütalaasına karşı diyeceklerim budur" diye konuştu.
Utku'nun avukatı Ergin Cinmen ise hukukun amir ilkelerinin yok sayıldığını söyledi. Cinmen, "Bu dava, tarihe çakılan bir çivi. Artık Türkiye'yi bu ayıptan kurtarın" dedi.
Güray Öz ve Hakan Karasinir Yargıtay'ın bozma kararına uyulmasını istedi.
Musa Kart, Hikmet Çetinkaya Yargıtay'ın bozma kararına uyulmasını talep etti. Çetinkaya ayrıca beraat istedi.
Murat Sabuncu Yargıtay'ın kararına uyulmasını talep ederken savcı mütaalasına ilişkin ise şunları söyledi: "Anlaşılan gazeteciliği 3 yıldır yargılamak savcıya yetmemiş Biz bu salona başı dik girdik öyle çıkacağız. Gazetecilik yapmaya da devam edeceğiz."
Yargıtay'ın bozma kararına uyulmasını talep eden Mustafa Kemal Güngör ve Önder Çelik savcının mütaalasını reddettiklerini belirtti.
Mahkeme son sözleri almak isteyince avukatlar itiraz etti. Bunun üzerine duruşmaya 5 dakika ara verildi.
MAHKEME SON SÖZLERİ ALMAK İSTEDİ, SALONDA TEPKİ OLDU
Aranın ardından mahkeme başkanı, uyma ve bozma kararının son sözlerin alınmasından sonra hükümle beraber değerlendirilmesine karar verildiğini açıkladı. Avukatlar mahkemenin kararına itiraz etti. Mahkemenin yine de son sözlerin alınmasını istemesi salonda tepkilere neden oldu. Mahkeme avukatların son sözlerin karardan sonra alınması talebinin "duruşmanın uzatılması amacıyla" yapıldığını iddia etti.
GÜRSEL: YARGITAY 16. CEZA DAİRESİNİN KARARINA UYMANIZI İSTİYORUM
Son sözü sorulan Kadri Gürsel, "Son sözümü sizin kararınıza göre söylemem gerekir. Şu anda kararınızı bilmiyorum o nedenle ne diyeceğimi de bilmiyorum. Yani bozma ya da uyma kararı vermeniz durumundaki sözlerim farklı olacaktır. Ama ısrarınız üzerine her iki duruma da uyan bir şeyler söyleyeyim. Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin kararına uymanızı ve beraatımı talep ediyorum" dedi.
ATALAY: BİZİ MAHKUM ETMEK İÇİN HER ŞEYİ YAPTILAR
Daha sonra Akın Atalay'a son sözleri soruldu. Atalay, "Mahkemeniz bozmaya uyma veya direnme yolunda bir karar verdi aslında. Yargıtay‘ın sirayet etkisini tanıdı ve sanıklara tebligat yapıldı. Bu fiilen eylemli uyma kararıdır. Burada eski savunmalarımı tekrar etmeyeceğim. Ama şunun bir kez daha kayıtlara geçmesini isterim. Bizlerin, Cumhuriyet gazetesi yöneticilerini mahkum etmek istediler ve bunun için de her şeyi yaptılar. Delilleri karartmak, istense de, yapılması olanaksız bir şeydir. Bu davada bizim şahsımızda ifade özgürlüğü ve gazetecilik yargılandı, cezalandırıldı. Burada birinci amaç gazetenin yönetiminin değiştirilmesiydi, bu başarıldı, pirus zaferi. İkinci amaç ise bizim üzerimizden diğer basın kurumlarına mesajdı, bu da birkaç kurumu dışında tutarsak başarıldı, bir başka pirus zaferi" dedi.
Atalay şöyle devam etti: "Bugün Türkiye'de medyanın acınılası hali bu davanın sonucudur. Bu soruşturma 18 Temmuz 2016’da Murat İnam tarafından açılmıştır. Bizim hakkımızda 'FETÖ’ye yardım'dan soruşturma açmış bu Savcı hala 'FETÖ üyeliğinden' yargılanıyor. Tam da soruşturmanın başlatıldığı 18 Temmuz 2016’dan bir hafta önce Cumhuriyet gazetesinde 'FETÖ ve hizmetkarları' diye bir yazı dizisi yayımlamıştı."
Yargılama boyunca basın ve ifade özgürlüğünü savunduklarını söyleyen Atalay, "Bizler basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü yitip gitmesin diye bu dava aracılığı ile tarihin duvarlarına resim çizmeye çalıştık. Ne kadar başarılı olduk bunu göreceğiz" dedi.
"KORKMAYACAĞIZ, DİZ ÇÖKMEYECEĞİZ!"
Daha sonra son kez söz alan Gazeteci Ahmet Şık, Yargıtay kararının doğruları yansıttığını ancak eksik olduğunu belirterek "Bu Yargıtay kararı, soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki görev almış olanların hukukçu olamadığının teşhisidir. Bu komploda görev alanların yargı önüne çıkarılması gerektiği ortadadır. Bu komplonun emrini veren siyasi iktidar da onun emrini yerine getiren yargı ve medyası da bilsin ki korkmayacağız ve diz çökmeyeceğiz!
AYDIN ENGİN'DEN MAHKEME HEYETİNE: BU DAVA SİZİN SINAVINIZ
Ahmet Şık'ın ardından söz alan Aydın Engin, daha önce pek çok kez hapse girdiğini belirterek "Eğer Yargıtay kararına uymaz ve cezalandırılmamız yönünde hüküm kurarsanız bundan çok etkilenmem. Hapisten çıktığımda kaldığım yerden mesleğe devam ederim. Aksi olursa da benim için fark etmez, o zaman da ara vermeden devam ederim ama sizler için fark eder. Sizler, yargının siyasallaşmasına ilişkin çok ciddi iddiaların olduğu bir dönemde bizim davamız, Cumhuriyet davası, gibi bu anlamda simgesel bir davada karar vereceksiniz. Bu, sizin sınavınız, benim değil. Bu nedenle size kolay gelsin diyorum" diye konuştu.
"HUKUK ANLAMINDA ÇOK İLGİNÇ BİR DAVA HALİNE GELDİ"
Bülent Utku, avukatı Ergin Cinmen'in mahkeme heyetini reddettiğini hatırlatarak, "35 yıllık avukatım. 35 yıllık avukatlık hayatımda heyetinizin uyguladığı gibi bir usul görmedim. Dolayısıyla son söz olarak ne söyleyeceğimi bilmiyorum" ifadelerini kullandı.
Kendisine yöneltilen suçlamalarla ilgili konuşan Güray Öz ise, “Savcının mütalaasını kabul etmek mümkün değil. Yargıtay kararına uyulmasını istiyorum” diye konuştu.
Daha sonra söz alan Hakan Kara, dava süreci boyunca kendilerine yöneltilen suçlamaları tek tek çürüttüklerini söyledi. Kara, "Tuhaf olan şey şudur ki mahkeme, bu açıklamalarımızı hiç duymamış gibi davranıyor. Bu dava, hukuk anlamında çok ilginç bir dava haline geldi" dedi.
Kendisinin ve dava kapsamında yargılanan diğer isimlerin hapis yattığını hatırlatan Kara, davanın basın tarihine geçeceğini ifade ederek sözlerini şöyle noktaladı: Geç gelen adalet, adalet değildir. Yargıtayın verdiği karar, Türkiye’de basın özgürlüğü açısından bir adımdır. Bu çerçevede bizler için beraat kararı verilmesini talep ediyorum.
MUSA KART: BİR ÖZÜR BEKLEMEYELİM Mİ?
Daha sonra söz alan Musa Kart, bir mizahçının hayal gücünü kat kat aşan bir döneme tanıklık ettiklerini söyledi. Dava kapsamında 9 ay Silivri'de kaldığını hatırlatan Kart, "Yargıtay, yaptığımızın gazetecilik olduğuna karar vermişken bir özür beklemeyelim mi?" diye sordu.
Hikmet Çetinkaya ise herhangi bir suç işlemediğinin altını çizerek beraat talebini yeniledi.
SABUNCU: BU DAVA VİCDANLARDA SON BULMAYACAK
Çetinkaya'nın ardından söz alan Murat Sabuncu, yargılanan bütün isimlerin dava süresince bütün hayatının araştırıldığını belirterek yine dava boyunca gazetenin tüm kayıtlarına bakıldığının altını çizdi. Sabuncu, "Pideciden, parkeciden suç yaratmaya kalktılar. Biz yargılananlar, içeride ve dışarıda gazeteciliğin suç olmadığını anlattık. Bu dava vicdanlarda son bulmayacak" dedi. Ahmet Şık'ın gazeteciliğinin tanığı olduğunu belirten Sabuncu, "Eğer beraat verecekseniz ona da beraat verin ya da birlikte yargılanalım. Şunu da eklemeliyim ki bedeli ne olursa olsun gazetecilik yapmaya devam edeceğim, edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Yargıtay kararına uyulmasını talep eden Orhan Erinç, yurtdışına çıkış yasağının da kaldırılmasını istedi.
Cumhuriyet gazetesi davasının hukuki değil, siyasi bir dava olduğunu söyleyen Mustafa Kemal Güngör ise şunları söyledi: Bu dava ile tüm gazetecilere, muhalif kesimlere gözdağı verilmek istenmiştir. Savcının mütalaasında da bu zihniyeti görüyoruz. Bu davada basın ve ifade özgürlüğü hiçe sayılmıştır. Montesquieu alıntısıyla bitireyim; 'Bir kişiye yapılan haksızlık, tüm topluma yapılan tehdittir.' Yıllardır süren bu adaletsizliğe son verin. Adaletin olmadığı yerde hiçbir şey yoktur.
Önder Çelik'in beyanının ardından mahkeme heyeti, müzakere için duruşmaya ara verdi.
MAHKEME, YARGITAYIN BERAAT KARARINA DİRENDİ
Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Ahmet Kadri Gürsel dışında yargılanan tüm Cumhuriyet çalışanları için Yargıtayın beraat kararına uymayarak mahkumiyet kararında direndi. Nihai ve kesin karar, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından verilecek.
NE OLMUŞTU?
Yargıtay Başsavcılığının 16 Temmuz tarihli tebliğnamesini 57 gün sonra karara bağlayan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, tebliğnameye uyarak hüküm kurmuştu. Cezaevindeki gazeteciler için de infaz durdurma ve tahliye kararı veren Daire, temyiz isteminde bulunan Akın Atalay, Orhan Erinç, Murat Sabuncu, Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya ile Ahmet Şık hakkındaki mahkumiyet hükümlerini bozmuştu.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, bozma kararının aynı suçlamayla yargılanan ancak mahkumiyetleri istinaf mahkemesinde kesinleşen Önder Çelik, Bülent Utku, Güray Tekinöz, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Ahmet Kadri Gürsel'e Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Hükmün bozulmasının temyiz isteminde bulunmamış diğer sanıklara da uygulanacağı"nı düzenleyen 306. maddesi gereğince sirayet ettirilmesine karar vermişti.
Kararda mahkumiyet hükmünün kesinleşip infaza başlanmış olması nedeniyle ileride bir hak kaybına sebebiyet vermemek açısından bu kişilerin cezalarının infazının durdurulmasına hükmedildiği belirtilmişti.
Daire tutuklu isimlerin derhal salıverilmeleri için yazı göndermiş, hakkında yakalama kararı bulunan Bülent Utku'nun yakalama müzekkeresinin kaldırılması kararlaştırmıştı.
Daire, Güray Tekinöz, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Önder Çelik ve Bülent Utku hakkında yurt dışına çıkış yasağı uygulanmasına hükmetmişti.
İPER'İN CEZASI ONANMIŞTI
Daire, 'FETÖ'ye yardım suçlamasıyka 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası alan Emre İper hakkında sirayet şartları oluşmadığından istinaf mahkemesinin verdiği ret kararını onamıştı. Cumhuriyet gazetesini muhasebe çalışanı Emre İper, Yargı Reformu Paketi’nin yürürlüğe girmesi üzerine yapılan temyiz başvurusunun ardından Kandıra Cezaevi’nden tahliye edilmişti.
Ayrıca Daire, "jeansbiri" hesabının sahibi Ahmet Kemal Aydoğdu'ya 'FETÖ üyeliği'nden verilen 10 yıl hapis cezasının da onanmasına karar verdi.
AHMET ŞIK'IN 301'DEN YARGILANMASINI İSTEMİŞTİ
Daire, örgüte yardım suçlamasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezası alan Ahmet Şık'ın Terörle Mücadele Kanununun örgütün eylemlerini meşru gösterme şeklindeki 6. maddesi ve TCK'nın devlet organlarını aşağılama başlıklı 301. maddesinden yargılama yapılmasını istemişti. (İstanbul/EVRENSEL)