29 Kasım 2019 22:12

“Hasta bir toplumun semptonu”

“(İntiharlar) özellikle, sanayinin durgun ve krizde olduğu dönemlerde, kıtlık ve karakış yıllarında belirtiler salgına dönüşür.”

Görsel: Pixabay

Paylaş

Berkay YEĞİN 

Yüzüncü Yıl Üniversitesi / Van

17.yy kıta Avrupa’sında kapitalist ilişkilerin gelişmesiyle birlikte burjuva kültürü, toplumsal ilişiklerde egemen hale geldi. Kapitalizm hızlı bir ilerleme seyriyle birlikte birçok değişimi beraberinde getirirken burjuvazinin kar hırsı eşitlik, özgürlük vaatlerinin üstüne set çekip sömürü cenderesini her geçen gün genişletmekteydi.

Yüzyılın içinde Fransa’da burjuva devriminin, beraberinde nasıl bir toplumsal sistemi getirdiği sınıfsal temelde yalnızca iktisatçıların işi değil aynı zamanda edebiyatın da konusuydu. İşçilerin yoksul bırakılması, ciddi oranda işçiler arasında açlık ve sefaletin hüküm sürmesi devrim öncesi vaatleri tekrardan gündeme getiriyordu. “Şu an var olan dünya, var olması muhtemel dünyalar arasında en iyisidir.” Burjuva ideologlarının toplumsal olarak yaptıkları eleştirinin gelip dayandığı nokta burasıydı. Aynı zamanda toplumun şu anki durumu yüzünden işçilerin sıkıntı çektiğini düşünen, proleterler için “hayırsever” konumda olan bu aydınlar sistemin her türlü güzellemesini yaparken sorunu başka sebeplere havale ediyorlardı.

Toplumdaki mülksüzlerinin bizzat karşılaştıkları sıkıntılar, çektikleri acılar burjuva ideologlarının güzellemelerinin aksine topyekûn toplumsal ilişkilerin mahkûm edilmesiyle birlikte de değerlendiriliyordu. Fransız romantizmi içerisinde kapitalizmin ilk protestosu niteliğinde eserler ortaya çıkıyordu. İçlerinden birisi var ki Jacques Peuchet ne bir sosyalist ne de devrimci hatta geçmiş hayatında bir bürokrat, polis şefi; burjuva kültürünün ilk yeşerdiği yüzyılın Fransa’sında yaptığı vaka çalışmalarını Marx dikkatle izledi.

“İNTİHARLARIN SEBEPLERİNİ GÖRMEK TOPLUMSAL EKSİKLERİ GÖRMEK”

Peuchet kitabında yer verdiği ayrı intihar vakaları ve intihara dair genel yaklaşımını Marx notlarında yer vererek aktarıyor. Döneminde artan intiharları değerlendiren Peuchet:

“Yıllık intihar sayısındaki artış, dün olduğu gibi bugün de olağan kabul edilse de toplumumuzun kötü örgütlenmesinin bir belirtisi olarak değerlendirilmelidir. Özellikle, sanayinin durgun ve krizde olduğu dönemlerde, kıtlık ve karakış yıllarında belirtiler salgına dönüşür. Fahişelik ve hırsızlık da aynı ölçülerde artış gösterir. İntiharın en büyük nedeni yoksulluk olmasına rağmen, sanatçılar ve politikacılar kadar aylak zenginler de olmak üzere tüm sınıflarda görülmesi ve intiharı arttıran nedenlerin çeşitliliği, ahlakçıların intihar üzerine yaptıkları tekdüze ve acımasız suçlamalarla alay eder gibidir.”

ÜRETİMİN DOĞASI

Peuchet’e göre intiharlar, hiçbir şekilde bireysel değildi aksine toplumsal nedenlerden ötürü meydana geliyordu. Peuchet’nin eleştirdiği Madame de Stael intiharların doğaya aykırı bir eylem olduğunu söyler. Oysa intiharların çoğunu üreten toplumun, toplumsal üretim biçiminin doğası ve dayatmasıdır.

Burjuva kültürü bireyci eğilimi güçlendirirken sermaye sınıfı bireysel olarak hareket etmez aksine bir sınıf olarak düşünür, bir sınıf olarak karar verir tüm yönetim erkini bir sınıf olarak elde tutar. Toplumun diğer kesimlerini örgütsüz bırakmak için de kullandığı bireysellik, başta işçiler olmak üzere toplumun bütün kesimlerine güç kaybettirir. Azgınlaşan sömürü şartlarına dair tekil olarak işçi ve emekçiler karşı duramadığı gibi giderek mevzi de kaybeder. Bireysel yenilgileri, tekil kişileri umutsuzluğa sürükler. Tüm bu sebepleri yaratan çarpık sistemi tüm bu sebeplerin sonuçlarından mustarip olanlar olarak bir araya gelerek aşma çabası değişimin umut ışığıdır.

Karl Marx, İntihar Üzerine Notlar, 1846

ÖNCEKİ HABER

Liselilerde “ara tatil” etkinlikleri

SONRAKİ HABER

“Öfke aynı öfke değildi, onlar umutsuz değildiler”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa