Kızına istismardan 50 yıl ceza aldı, istinaf kararı bozdu, 4 ayda tahliye oldu
Ankara’da kendi kızına cinsel istismarda bulunan C.Ö.K., annenin 5 yıllık hukuk mücadelesinin sonunda 50 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası aldı. Ancak istinaf mahkemesi cezayı bozdu, sanık tahliye oldu.
Fotoğraf: DHA
Meltem AKYOL
İstanbul
Ankara’da kızına yönelik cinsel istismarda bulunan baba, annenin 5 yıl bıkmadan sürdürdüğü hukuk mücadelesi sonucu 50 yıl 7 ay 15 gün ceza aldı. Ancak başından itibaren “hukuk garabeti” yaşanan davada son anda yine bir adaletsizlik yaşandı; istismar suçundan ceza alan baba, istinaf mahkemesinin kararı “Geri dönülemez” biçimde bozması nedeniyle tahliye edildi.
2 yıl davanın açılmasını sağlamak için, 3 yıldan fazla bir süredir de yargılamanın tamamlanması için mücadele veren anne A ve kızı, bu kararla sadece 4 ay cezaevinde kalan C.Ö.K’nin serbest kalması karşısında isyan ediyor. Çocuğun Avukatı Tülay Bekar karara tepkili: “Dava açmak için ayrı mücadele, dava süreci ayrı mücadele ve şimdi bu karar… Hukuken kabul edilebilir bir karar değil. 30 yıllık bir hukukçu olarak böyle düşünmemem gerektiğini bile bile böyle bir kararın bu hızda verilebilmesinin mümkün olabilmesi için bu kişinin arkasında onu destekleyen birileri olduğunu düşünüyorum” dedi.
ANNE VE AVUKATIN HUKUK SAVAŞI
Anne A, kendisine psikolojik ve cinsel şiddet uyguladığını söylediği C.Ö.K’den 2014 yılında boşandı, iki çocuğun velayeti anneye verildi. Karara göre çocuklar her yıl 1 Temmuz-31 Temmuz arasında babada kalacaktı. 2014 yılı temmuz ayında çocuklar babalarının yanından döndüğünde anne o zaman 5.5 yaşında olan kızının davranışlarında sorunlar fark etti. Annenin araştırması sonucu çocuğun baba tarafından defalarca istismar edildiği, “Anneni öldürürüm” dediği için de çocuğun yaşananları anlatmakta zorluk çektiği ortaya çıktı. Annenin 7 Ağustos 2014 tarihinde yaptığı şikayet ile hukuk mücadelesi de başladı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturmada çocuk ilk ifadesinde yaşadıklarını anlatamayınca savcılık yetkisizlik kararı verdi. Anne bu kez İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulundu, burada da “Yeterli şüphe oluşturacak delil olmadığı” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Anne ve avukatı karara itiraz etti. İtirazı görüşen İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği itirazı reddetti.
Bu arada Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı, çocuğun babası tarafından cinsel istismara uğradığını açık bir biçimde ortaya koyduğu, sanık baba ile ilişki kurmasının uygun olmadığı kanaatini içeren bir rapor verdi.
Anne bu raporla birlikte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yeniden başvurdu, buradan yeniden “yetkisizlik kararı” çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “Daha önce başvuru yapmışsınız, kaydınız mükerrer, kovuşturmaya yer yok” diyerek dosyayı kapattı. Anne bu sefer de bu karara itiraz etti. İtirazı bu kez de İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddedildi.
DAVA 2 YIL SONRA AÇILABİLDİ
Annenin ikinci başvuruları sırasında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı bir rehabilitasyon merkezi ve Yenimahalle Devlet Hastanesi Çocuk İzlem Merkezi de çocuğun cinsel istismara uğradığına dair kuvvetli şüphe olduğunu, çocuğun babayla görüştürülmesinin uygun olmayacağını raporladı. Bu raporlarla üçüncü kez Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvuru yapan anne ise yine “yetkisizlik kararı” ile karşı karşıya kaldı. Anne İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yeni raporlar ve delillerle bir kez daha başvurdu ancak bu yeni raporlar ve deliller hiç dikkate alınmadan daha önceki başvurusundaki aynı kararla karşı karşıya kaldı: “Kaydınız mükerrer, kovuşturmaya yer yok!” Anne bir kez daha karara itiraz etti, İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği yine itirazı reddetti.
Anne ve avukatı mücadeleden vazgeçmedi; Yargıtaya başvurdu. Yargıtay da ret kararı verdi. Yargıtayın kararına da itiraz eden anne ve avukatı, dosyanın gönderildiği Ceza Genel Kurulunda da olumsuz bir yanıtla karşı karşıya kaldı. Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru da sonuçsuz kalınca bu kez Adalet Bakanlığına kanun yararına bozma başvurusu yapıldı. Bu iki yıllık baş döndürücü adalet mücadelesinin sonucunda 2016 yılında kamu davası açılabildi.
5 YILDA ANCAK ÇIKABİLEN KARAR, 1 AYDA BOZULDU
İstanbul 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesinde açılan ve Anne A. ve Avukat Tülay Bekar’ın hukuk savaşına dönen davada çocuk defalarca ifade verdi, mahkemeye çıktı, olayı yeniden yeniden anlatmak zorunda kaldı. Ve 3 yılın sonunda 10 Temmuz 2019’da karar çıktı. Mahkeme 3 yıl boyunca tutuksuz yargılanan C.Ö.K’ye kızına yönelik istismar eylemini tehditle ve zincirleme olarak gerçekleştirdiği gerekçesiyle önce 60 yıl 9 ay hapis cezası verdi. Sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, yargılama sürecindeki davranışları, duruşmaları düzenli takip etmesi indirim nedeni sayılarak, ceza 50 yıl 7 ay 15 güne indirildi. Sonuçta mahkeme, Ceza Kanunu’na göre hapis cezasının 30 yıldan fazla olamayacağı gerekçesiyle sanığa 30 yıl hapis cezası verdi. Baba tutuklandı ve cezaevine gönderildi.
Karardan kısa bir süre sonra, 25 Eylül’de, karşı tarafın cezanın bozulması için yaptığı başvuruyla dosya istinaf mahkemesinde yeniden görüşülmeye başlandı. Mahkeme dosyayı rekor bir hızla, 31 Ekim’de, karara bağladı ve 50 yıla mahkum edilen istismar sanığı 22 Kasım’da tahliye edildi. Gerekçe ise “davanın usul yönünden sorunlar taşıması.”
İstinaf mahkemesinin 50 yıllık cezayı bozma nedeni 2017 yılının kasım ayında kanun hükmünde kararname ile Ceza Muhakemeleri Kanunu’na eklenen bir cümlelik düzenleme. Bu düzenlemeye göre Cumhuriyet Başsavcılığı “Kovuşturmaya yer olmadığı” gerekçesiyle bir dosyayı kapatmışsa, bu dosyanın bir kamu davası olarak açılabilmesi için sulh ceza hakimliğinden izin almak gerekiyor. Bu dosyada bu iznin alınmadığı gerekçe gösterilerek istismardan 50 yıl hüküm giyen baba şimdi serbest!
Dava açılması yaklaşık 2 yıl, yargılanması 3 yıldan fazla süren ve 50 yıl hapis cezası alan sanık 4 ayda tahliye oldu! Üstelik bu hukuk mücadelesinin önü de 31 Ekim’de verilen kararla “Hiçbir başvuru yolu açık bırakılmaksızın” kesin olarak kapatılmış oldu.
AVUKAT BEKAR: HUKUKEN AÇIKLANAMAZ, HERHALDE ARKASINDA BİRİLERİ VAR
Karara ilişkin gazetemize konuşan Anne A’nın Avukatı Tülay Bekar, kararın hukuki olarak açıklanamayacağını söyledi: “Ceza usul yönünden bozuldu. Biz dava açtığımızda 2016’nın başıydı, böyle bir zorunluluk yoktu, düzenlemenin yapıldığı tarih 2017’nin 11. ayı. Bizim hukuk fakültelerinde öğrendiğimiz şey şudur ki, kamu düzeni ve güvenliğinin zedelenmemesi için usul hükümleri her zaman ileriye doğru yürür, asla geriye yürümez. Mahkeme şimdi burada geriye dönük işletiyor, bu olmaz. Bu nedenle mahkemenin bu kararı hukuken kabul edilebilir değil de değil, açıklanabilir de değil.”
“80 yıllık ceza hukuku birikimimizde bu kadar kısa sürede çıkan bir istinaf kararı yok” diyen Bekar, “Bakın istinaf mahkemesi Yargıtaya başvurma yolunu açık bırakabilirdi, yapmadı.
Ya da Sulh Ceza hakimliğine kendisi gönderebilirdi dosyayı, ki böyle bir yetkisi var. Yani denilebilir ki “Mahkemenin de kafası karıştı, kanun hükümleri çelişkili” diye düşündü, olabilir. Ama o zaman söylediğim iki yoldan birini seçerdi. Yapmadı. O nedenle ben bu kişinin arkasında muhakkak onu destekleyen birilerinin olduğunu düşünüyorum, hukukçu olarak bunu düşünmem gerekir ama başka türlüsü mümkün değil” ifadelerini kullandı.
"BU ÇOCUK YENİDEN ANLATMAK ZORUNDA KALACAK"
Son karara eklenen ‘kesin’ ibaresi nedeniyle itirazın da önünün kapatıldığını söyleyen Avukat Bekar, her şeye rağmen Anayasa Mahkemesi de dahil bütün yolları deneyeceklerini söyledi: “Ama bütün süreçleri bu çocuğa tekrar yaşatacağız. Ona ‘artık bitti’ diye söz verdiğimiz noktada şimdi aynı sıkıntıları, aynı yargılamaları yeniden yaşayacak. Bu çocuğun 6 yaşındaki halini hatırlıyorum, ne kadar korktuğunu, bağırdığını, öfkelendiğini ben biliyorum. Şimdi 12 yaşında ve her şey yeniden başlayacak…”
"ANNELER ÇOCUKLARININ ARKASINDA DURMALI"
Bu tür davaların çocuklar ve anneleri açısından zaten çok zor olduğunun altını çizen Avukat Bekar, “Bu süreçlerde ailenin, çocuğun yanında olmak gerekirken bu kararları anlamak zor. Bu dava özelinde düşünürsek, anne bu kadar dirençli olmasaydı ne olurdu siz düşünün. Dava açmak için ayrı mücadele, dava süreci ayrı mücadele ve şimdi bu karar... Bütün bu süreç için sadece şunu söylüyorum iyi ki bu çocukların annesi O. Annelere de çocuklarının arkasında dursunlar diyebilirim” ifadelerini kullandı.