04 Aralık 2019 00:09

"Meryem için oryantal, bedeninden çekip çıkardığı bir var olma hikayesi"

Tiyatrocu Sezen Keser’le “Dansöz” oyununu konuştuk. Keser, “Meryem’i anlamak, oynamak bir kadın olarak beni hem zorladı hem de bana güç ve keyif verdi” diyor.

Foto: Sedef Turunç, Kolaj: Evrensel

Paylaş

İsmail AFACAN
İstanbul

Meryem isimli bir oryantalin hikayesi anlatılıyor “Dansöz” oyununda... Dans tutkusu, yalnızlık, aşk, hayal kırıklığı ve cinnet hikayenin parçalarını oluşturuyor. Anne, sevgili ve patron üçgeninde çok katmanlı ve geçişken duyguları ustaca aktaran Tiyatrocu Sezen Keser’in tek kişilik performansı hikayeyi daha çarpıcı kılıyor.

Oyunun arka planında erkek egemen anlayışı ve toplumun dans eden bir kadına bakışına tanık oluyoruz. Mahalle baskısı, ötekileştirme ve oryantali öğrendiği ustasının ölümü bambaşka yola sürüklüyor Meryem’i... Varoluşunu keşfettiği tutkuyla bağlandığı oryantal piyasa koşullarında bir işkenceye dönüşüyor. Ve kaçınılmaz son geliyor: Cinnet... 

Tiyatrocu Sezen Keser’le “Dansöz” oyununu konuştuk. Oryantalin, Meryem için bedeninden çekip çıkardığı, onu hafifleten, büyüten bir var olma hikayesi olduğunu söyleyen Keser, “Meryem’i anlamak, oynamak bir kadın olarak beni hem zorladı, hem de bana güç ve keyif verdi.” diyor.

Tek kişilik oyunda bir oryantali canlandırıyorsunuz. Oyunun hikayesinden bahsederek başlayalım. Nasıl bir oyun “Dansöz”?

Annesinin bile dönüp bakmadığı bir kız çocuğu olan Meryem’in hikayesi. Ağır ve yalnız bir çocuk. Fakat bir gün tesadüfen duyduğu bir müzikle hayatı değişiyor. Çünkü o müzik içinde bir yeri “titretip, hoplatıyor”, hafifletiyor Meryem’i. Hem ağırlığına hem de yalnızlığına çare oluyor kendi içinde keşfettiği. Sessiz sedasız, dansını edip yaşamaya razı ama bakışlar üstüne çevrilince bir kez talepler de başlıyor ve severek yaptığı -belki de yapmak için doğduğu- şey bir işkenceye dönüşüyor Meryem için. Sonrasıysa kıyamet...

Bir oryantali canlandırmak nasıl bir duyguydu, neler hissettiniz?

Meryem bildiğimiz, klişeleşmiş haliyle bir “dansöz” değil. Özel bir kadın. Çünkü oryantalle kurduğu bağ oryantalin kadim ritüellere kadar uzanan derinliğinde. Oryantal onun için kendi bedeninden kendisi için çekip çıkardığı; onu hafifleten, büyüten bir var olma hikayesi. Oryantal aslında en temelde kadının kendi bedeniyle ve o bedenin dünyayla kurduğu ilişki, bir ritüel. Meryem çok küçük yaşta bunu böylece kavrayamasa bile içinde bir yerde sezgisel olarak biliyor. Buradan düşündüğümde Meryem’i anlamak, oynamak bir kadın olarak beni hem zorladı, hem de bana güç ve keyif verdi.

Oyunda çok katmanlı duygular, duygusal geçişler var… Dans tutkusu, dışlanmışlık, aşk, hayal kırıklığı ve cinnet… Role nasıl hazırlandınız?

Mek’an Sahne olarak oyuncu ve hikayeyi merkeze alan oyunlar yapıyoruz. Kendi yazarlarımızın yazdığı metinleri oynuyoruz çoğunlukla. Dolayısıyla bir oyun fikri aklımızda belirdiğinde oyunun meselesiyle, sahneleme biçimiyle ve fiziksel isterileriyle ilgili konuşacak, bunları tasarlayacak bol vaktimiz oluyor. Özellikle sizin cinnet diye tanımladığınız meseleyle ilgili çok çalıştım. Hem fiziksel hem de içsel bir yükseklik istiyor, hem de sahici bir teatrallik kurulması gerekiyordu. Oyunun başlangıcı olduğu için de çok önemliydi.

Oyunda “Bakmak” eylemine dair vurgular dikkatleri üzerine topluyor… “Bakmak” eylemi toplumsal cinsiyete dair göndermede önemli bir yer tutuyor. Neler söylemek istersiniz?

Oyunlarımızda prömiyerden başlayarak temsiller sonrası seyircilerle söyleşiler yapıyoruz. En çok konuşmak istediğimiz meselelerin başında “bakmak/bakış” geliyor bu oyun özelinde. Bununla ilgili çok ince çalıştık çünkü. Aldığımız geri dönüşler amacımıza ulaştığımızı gösteriyor aslında. Bir genelleme yapmak zor ama konuşan neredeyse herkes kendi bakışını, üzerine çevrilmiş bakışı; hikayeden kopmadan, bir yandan Meryem’i izlerken düşündüğünü söylüyor. Bu çok önemliydi bizim için. Bir taraftan da tiyatronun meselesi bakış. Oyuncu-seyirci arasındaki bakış da takip etmek istediğimiz bir diğer aks.

Oyun cinnetle sona eriyor. Şiddet hikayeleri oldukça pornografikti… Aslında bir yönüyle ülke gerçeği ve huzursuz ediciydi...

Şiddet hikayelerinin anlatışını tasarlarken bir tür istismara dönüşmemesine çok dikkat ettik. Pornografik olduğunu düşünmüyorum aslında. Çünkü pornografi baktığımızı nesneleştirmek sanki en temelde. Meryem ise o hikayeleri anlatırken, anlattığı öznenin haysiyet ve duygusuna sahip çıkarak anlatıyor.

"MERYEM’İN GEÇTİĞİ YOLU İZLEDİM"

Yaptığınız danslar gerçek bir oryantali aratmıyordu. Daha önceden dans eğitimi aldınız mı yoksa oyun için mi öğrendiniz?

Özel bir dans eğitimim yok. Konservatuvar mezunu bir oyuncuyum. İçinden geçtiğim tedrisat beden farkındalığı oluşturması hedeflenen bir program zaten. Sonrasında da pantomim eğitimi aldım, bunun da beden farkındalığıma çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Oryantaldeki temel hareketleri öğrendikten sonra, dansa dönüştürmek için Meryem’in geçtiği yolu izledim aslında. Kendim, kendim için oynadım. Dansı bakılıp sonrasında tekrar edilecek, arka arkaya eklenmiş bir hareketler dizgesi değil, bedenimin bildiği ama unuttuğu ve hatırlayacağı bir şey gibi düşündüm.

ÖNCEKİ HABER

Ekoloji Birliği: Termik santrallere veto yetmez, kilit vurulmalı

SONRAKİ HABER

Özgür Ülke'nin bombalanmasının 25’inci yılı: Hakikatin izindeyiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa