Özgür Ülke'nin bombalanmasının 25’inci yılı: Hakikatin izindeyiz
Özgür Ülke Gazetesinin bombalanmasının 25’inci yıl dönümünde konuşan gazeteciler, “Özgür basının mirasçıları olarak bu yolculukta hakikatin izlerini cesaretle sürdürmeye devam edeceğiz" dedi.
Fotoğraf: MA
Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasının 25'inci yılında gazeteciler, meslek örgütler, siyasiler ve insan hakları savunucuları İstanbul Kadırga'da bulunan eski gazete binasının önünde bir araya geldi.
Yeni Yaşam Gazetesi tarafından organize edilen anmaya Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Eşbaşkanı Elif Bulut, Özgür Gazeteciler İnisiyatifi Eş Sözcüsü Hakkı Boltan, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu Sözcüsü Ayşe Güney, İnsan Hakların Derneği (İHD) Eş Başkanı Eren Keskin ile çok sayıda gazeteci katıldı.
“Özgür Basın Susturulamaz” pankartının açıldığı açıklamada, “Bu ateş sizi de yakar” dövizleri ile saldırıda yaşamını yitiren gazeteci Ersin Yıldız’ın fotoğrafları taşındı.
"ONLAR BOMBALADI BİZ DEVAM ETTİK"
Anmada ilk olarak dönemin tanığı olan gazeteci Hüseyin Aykol konuştu. Aykol, tanıklığını şu sözlerle dile getirdi: “Tam 25 yıl önce bugün daha erken saatlerde burada bulunan yokuştan indiğim sırada itfaiye seslerini duyuyordum. Yakınlarda ayakkabı imalatçıları var. Tiner kullanıldığı için orada devamlı yangın çıkardı zaten. O an yine o yangınlardan birinin yaşandığını düşündüm. Gazeteye geldim. Ancak gazetemiz yanmıştı. İtfaiye soğutma çalışmalarını sürdürüyordu. Kapkara bir bina karşımdaydı. Polisler gelmişti ve binaya girişleri engelliyorlardı. Parkın içinde 5-10 kişi olayı seyrediyordu. Ben yapabileceğim bir şey olmadığını düşünerek çalıştığım dergiye gittim. Gazetede yaşananları dergide manşete aldım. Daha sonra derginin telefonu çaldı. Arayan kişi Gülten Kışanak’tı. Onun çağırmasıyla o gün biz kimi dergilerin binalarında onların aletlerini kullanarak gazetemizi yaptık ve ertesi gün dört sayfa da olsa gazetemizi çıkardık. Gazetemiz bayilerde yer almaya devam etti. Gazetemize büyük bir dayanışma oldu.”
"ONLAR KAPATTI, BİZLER ÇIKARDIK"
O gün yaşananlardan sonra "Bir daha gazete çıkaramayız" diye düşündüğünü ifade eden Aykol, “Bunu özeleştirim olarak söylüyorum. Çünkü o günden sonra 46 gazete daha çıkardık. Biz özgür basın geleneği olarak 52 tane gazete çıkardık. 52 gazeteyi onlar kapattı, bizler çıkardık. Onlar bombaladı, biz yeniden devam ettik ve bugünlere geldik. Biz hala devam ediyoruz. Bizi bombalayanlar ise şuan hiç de iyi hatırlanmıyorlar. Çünkü dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in emriyle bombalandığını bizler ortaya çıkarmıştık” diye konuştu.
"MUSA AMCA, FERHAT TEPE’YE, HAFIZ AKDEMİR’E BORCUMUZ VAR…"
Aykol’un ardından söz alan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin de bombalama emrinin bizzat dönemin Başbakanı Tansu Çiller tarafından verildiğini söylerek Özgür Ülke’nin bu coğrafyanın en çok baskı gören yayın organı olduğunu kaydetti. Keskin, “9 yaşındaki dağıtımcısından 74 yaşındaki yazarı Musa Anter’e kadar bir çok çalışanı katledildi. Hiçbirinin katilleri ortaya çıkarılmadı. Katliam emrini verenlerden Mehmet Ağar, iktidar partisi tarafından çete lideri olarak yargılandı ve cezaevine konuldu. Ama şu anda Mehmet Ağar iktidar partisiyle yan yana, Tansu Çiller iktidar partisiyle yan yana. Derin devlet hala iktidarını devam ettiriyor. Bizler insan hakları savunucuları olarak gazetenin her zaman yanında yer almaya çalıştık. Ben gazetenin ilk çıktığı günden bu yana o dönem sevgili arkadaşım Ferda Çetin ile birlikte gazetenin avukatlığını yapmaya başladık. O günden bu yana bu gazetenin benim hayatımda çok büyük bir önemi var. Çünkü ben bu gazeteyi düşündüğümde insan hakları mücadelesine devam etmenin bir zorunluluk olduğunu hatırlıyorum. Çünkü bizim ölülerimize karşı borcumuz var. Bizim Musa Amca’ya karşı borcumuz var. Ferhat Tepe’ye borcumuz var. Hafız Akdemir’e karşı borcumuz var. Bu nedenle bu gazeteye sahip çıkmaya devam ediyoruz” dedi.
"İKTİDAR YAŞANANLARIN FAİLİ"
ÖGİ Sözcüsü Hakkı Boltan ise, yaptığı konuşmasında anma programına geldikleri sırada polislerce gözaltına alınan ETHA muhabiri Serdal Işık ile halen gözaltında olan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri üzerinde durdu.
“O gün gazeteler bombalanıyordu, bugün ise gazetecilere yönelik baskılar farklı şekillerde devam ediyor” diyen Boltan, sözlerine şöyle devam etti: “Her ay açıkladığımız raporlarda gözaltındaki gazetecileri aktarıyoruz. Türkiye gazeteciler için açık cezaevi bir olarak anılıyor. Bu durumu faili ise iktidar. Bu ayki raporumuzda da yer aldığı gibi 139 gazeteci şuan cezaevinde. Tüm dünyada gözaltında olan gazetecilerin sayısı dahi bu denli fazla değildir. Böylesi bir ülkede yaşamak büyük sorumluluk dayatıyor. Bu sorumlulukların en önemlisi ise, basın özgürlüğünün gerçekleşebilmesi için ne gerekiyorsa yapmaktır. Basın özgürlüğü için tüm çabanızı katın. Basını özgürleştirdiğimiz taktirde iktidarları da ehlileştirmiş olacağız."
"HAKİKATİN İZİNİ SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
MKGP Sözcüsü Ayşe Güney de, büyük bir mirasa dönüşen 25 yıllık basın yolculuğunun yeni katılımcılarla devam ettiğini ifade etti.
Güney, “Bize geçmişten miras kalan en önemli şey cesaretti. Biz yeni gazetecilerin temel aldığımız yol, cesaret yoluydu. Bu bizim için çok kıymetli. Bu 25 yıllık süreç içerisinde bombalamalar oldu, faili meçhul cinayetler işlendi, tutuklamalar ve gözaltılar yaşandı. Bugün katledilmiyoruz ama onlarca arkadaşımız cezaevinde tutuklu. Onlarca arkadaşımız dışarıda olmasına rağmen mesleğini yerine getiremiyor. Çünkü adli kontrol şartıyla şehirler açık cezaevleri haline getirilmiş durumda. Gazetecinin seyahat ve ulaşım gibi bir hakkının olması gerekirken, bizler bugün bu haklarımızı dahi kullanamıyoruz. Temel haklarımızı bugün burada talep etmemiz gerekirken, can güvenliğimizle ilgili tedirginliklerimizi dile getiren ifadelerde bulunuyoruz. Bu ülkede gazeteciler katlediliyor. Başka ülkeden gazeteciler de bu ülkede katlediliyor. Çünkü bir gazetecinin katledilmesine en elverişli yer Türkiye. Basın özgürlüğünden bahsetmenin mümkün olmadığı, özgürlük kavramının dahi kullanılamaz hale geldiği bir ülke haline geldik. Biz gazeteciler olarak özellikle özgür basının mirasçıları olarak bu yolculukta bundan sonrasında da yine hakikatin izlerini cesaretle sürdürmeye devam edeceğimizi vurguluyoruz. 90’lı yıllarda gösterilen dayanışmanın bugün de aynı cesaretle gösterilmesinin değerli olduğunu düşünüyoruz. Gazetecilik mesleği ilkelerle yapılan bir meslektir diyerek herkesi dayanışmaya çağırıyoruz” diye konuştu.
Açıklamaların ardından gazeteciler bombalanan binanın önüne karanfiller bırakarak yaşamını yitiren gazeteci arkadaşları Ersin Yıldız’ı andı. (İstanbul/MA)