İHD Hapishane Komisyonu: Kavruk'a uygulanan insanlık dışı muameleyi kabul etmiyoruz
İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Esin Kavruk’tan zorla DNA örneği alınması üzerine, şube binalarında avukatların katılımıyla basın toplantısı düzenledi.
Fotoğraf: MA
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Eş Genel Başkanları Avukat Eren Keskin’inde katılımıyla Bakırköy Kadın Hapishanesi’nde Esin Kavruk’tan zorla DNA örneği alınması ve Kavruk’la beraber B6 koğuşunda bulunan kadınlara işkence uygulanması üzerine, şube binalarında avukatların katılımıyla basın toplantısı düzenledi.
Açıklamayı okuyan İHD Hapishane Komisyonu üyesi Hatice Onaran, Esin Kavruk’un “Savaşa Hayır” dediği için tutuklandığını hatırlattı.
Tutuklanmasının ardından 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nin DNA örneği için karar çıkardığını söyleyen Onaran, “Kavruk bu karara İtiraz ederek 11 Kaşım 2019'da götürüldüğü Adli Tıp Kurumu (ATK) da kan ve doku Örneği vermeyi reddetmiş ve doktor da bu doğrultuda tutanak tutarak kendisini hapishaneye geri göndermiştir” diye konuştu.
Daha sonra hapishane müdürünün "savcının talimatı olduğunu ve zorla da olsa DNA örneği alma işlemini yapacaklarını" söylediği aktaran Onaran konuşmasına şöyle devam etti. “28 Kasım 2019 Perşembe günü hapishanenin 1 ve 2. Müdürleri, başgardiyanlar ve tüm infaz koruma memurları, ayrıca onlarca polisin katıldığı bir operasyonla B-6 koğuşuna girilerek mahpuslar darp edilmiş, işkence görmüş, yerlerde sürüklenmiş ve Esin Kavruk aralarından alınmıştır. Esin Kavruk, jandarma minibüsüyle Haseki Devlet Hastanesine getirilip Terörle Mücadele Şube polislerine teslim edilmiştir. Doku örneği vermeyi kabul etmeyen Esin Kavruk'a doktor "tamam" demiş ancak polisler vere düşürerek zorla boğazından ve çenesinden tutarak, damağını yırtıp tükürük örneğini almışlardır. Polisler gittikten sonra, jandarma sorumluluk almamak için ilgili doktordan Esin Kavruk'a darp raporu almıştır. Esin Kavruk'a uygulanan insanlık dişi ve hukuka aykırı muamelenin yanında, mahpuslar Dilek Geçgin, Zeynep Gerçek ve Zuhal Sürücü de ciddi darp edilmiş, fiziksel ve cinsel işkenceye maruz kalmışlardır.”
Adalet Bakanlığı’na seslenen Onaran, suçu işleyenler hakkında soruşturma açılmasını talep etti ve insan hakları savunucuları olarak tutsakların sözü olmaya devam edeceklerini belirtti.
“KAVRUK ÖZELİNDE BÜTÜN KADINLARA SALDIRDILAR”
Avukat Gülizar Tuncel, B6 koğuşunda gerçekleşen saldırının Kavruk özelinde bütün kadınlara olduğuna işaret etti ve rızası dışında DNA örneği alınmasının “vücut bütünlüğü ihlal” anlamında işkence olduğunu belirtti.
Hapishane idaresinin defalarca koğuşu saldırmakla tehdit ettiğini söyleyen Tuncel, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Operasyon olacak diye kadınlar sürekli kıyafetleriyle yatıp kalkıyor. Operasyon olduğu gün, sabah bütün müdürler, baş gardiyanlar, bütün personeller hatta stajyer gardiyanlar dahil 100 civarı bir kalabalıktan koğuşu basıyor. Operasyon, A takımı adı verilen müdahale ekibi tarafından operasyon gerçekleşti. Cezaevi idaresinin bu operasyonunun içerisinde olduğu belirtiliyor. Kadınlar yerlerde sürükleniyor, kolları, bacakları postallarla ezilmiş. Cinsel işkence yapılmış. Kafaları duvarlara çarpılmış. O koğuşta bulunan kadınların hepsi darp ediliyor. Bütün koğuş dağıtılıyor, notlar örgütsel belge denerek alınıyor" diye konuştu.
İlk saldırı anında kadınların bir gün öncesinden boşaltılan IŞİD ve adli tutukluların hücrelerine yerleştirildiğini aktaran Tuncer, “Kadınlar Kavruk gelene kadar susuz ve yemeksiz bırakıldı. Kavruk hastaneye TEM ve jandarma eşliğinde götürülüp bekletiliyor. Orada doktor Kavruk’un rızası olmayınca muayene etmiyor. Polisler ayaklarını itiyor, üzerine yığılıp boğazını sıkarak çenesini açmaya çalışıyor. Tükürük örneğini alıp Jandarma’ya teslim ediyorlar. Jandarma, olayı kendi üzerinden atmak için başka hastaneye götürüp darp raporu alıyor” diye belirtti.
“POLİSLER KAVRUK’UN GIRTLAĞINI SIKARAK TÜKÜRÜK ÖRNEĞİ ALDI”
İHD Eş Genel Başkanı Av. Eren Keskin, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’ni imzaladığını vurgulayarak, “Sözleşmenin belirli maddeleri var. Bu maddeler kadını orantısız şiddetti, kamusal veya özel alanda uygulanan psikolojik ve fiziki şiddetti, devlet adına görev yapan kişilerin ise hiçbir kimseye şiddet uygulayamayacağını beyan ediyor” diye kaydetti.
Sözleşmenin dışında kişilerin beden muayenelerine ilişkin genelge olduğunu anımsatan Keskin, bir kadının muayene istemediği taktirde bir koşulda yapılabildiğini belirterek “Tıpta zorla müdahale yoktur. Mahkeme kararı varsa ancak muayene yapılabilir. Kavruk’un istememesi üzerine doktor muayene yapmaktan geri çekilmiştir” cümlelerini kullandı.
Keskin, “Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı’nda (TEM) görevli olan Mehtap ve Muhammed isimli polisler, doktorun geri çekilmesi üzerine işkence uyguladı” dedi ve ekledi: “Polisler, Kavruk’un gırtlağını sıkarak tükürük örneği aldı. Hepimiz tehlike altındayız. Bu uygulamalar sadece faşizm ortamında vardır. Zorla DNA almak, zamanında yapılan kafatası ölçmek ile aynıdır.” (MA)