Akademisyen Erhan Keleşoğlu: Güvenlikçi yaklaşım Türkiye’yi açmaza sürüklüyor
NATO zirvesini değerlendiren Akademisyen Erhan Keleşoğlu, Rusya ve ABD ile kurulan ilişkilerle Türkiye’nin manevra imkanının azaldığını belirtti ve Kürt sorununda çözüme vurgu yaptı.
Akademisyen Erhan Keleşoğlu
Fotoğraf: Evrensel
Şerif KARATAŞ
İstanbul
NATO zirvesini Türkiye açısından değerlendiren Akademisyen Erhan Keleşoğlu, Kürt sorununa güvenlikçi yaklaşımın Türkiye’yi hem dış hem de iç siyasette esir aldığına vurgu yaptı. Güvenlikçi yaklaşım üzerinden Rusya ve ABD ile kurulan ilişkilerle Türkiye’nin manevra imkanının azaldığını belirten Keleşoğlu, bunun Türkiye’nin geleceği açısından olumsuz bir durum olacağı konusunda uyarıda bulundu. Keleşoğlu, iktidarın açmaz politikasına karşı muhalefetin Kürt sorununda barışçıl çözümü ve demokratikleşme politikasını ana gündemine alması gerektiğini de ifade etti.
NATO’nun 70. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Londra’da yapılan zirve, liderler ve ülkeler arasındaki çelişkilerin biraz daha su yüzüne çıktığı tartışmalar eşliğinde gerçekleşti. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümündeki görevinden Kanun Hükmünde Kararnameyle ile ihraç edilen Akademisyen Erhan Keleşoğlu ile NATO zirvesini konuştuk.
"TÜRKİYE’NİN MANEVRA ALANI AZALDI"
Kürt sorununa güvenlikçi yaklaşımın Türkiye’yi esir aldığına dikkat çeken Keleşoğlu şunları söyledi: “Türkiye’nin dış politikası hem bölgesel anlamda hem de uluslararası anlamda manevra kabiliyetini sınırlıyor. Bu sebeple soruna barışçıl bir yaklaşımla siyasal bir çözüm geliştirilmediği sürece Türkiye, hem bölgesel hem de uluslararası politikalar açısından gitgide yalnızlaşma sürecine girmiş oluyor. Bu bağlamda ittifak geliştirmenin imkanları da kısıtlı bir duruma geliyor. Türkiye’nin Suriye politikası, esas itibarıyla Kürt sorununa endekslenmiş durumda. Rusya ve ABD ile ilişkiler Kürt sorunu üzerinden yani güvenlikçi bir bakış açısı üzerinden kuruluyor. YPG’ye karşılık Baltık savunma planı dayatması tutmadı. Bu, Suriye’de de işlerin kolay olmayacağını gösteriyor. NATO’da Türkiye’nin pozisyonunu savunan kimse yok. Bu da Türkiye’nin manevra imkanını azaltıyor.”
Rusya’dan alınan S-400 hava savunma sistemlerinin Türkiye için önemli bir handikap olduğuna işaret eden Keleşoğlu şu değerlendirmede bulundu: “S-400’le ilgili NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ‘NATO’nun entegre sistemine entegre edilmeyecektir’ dedi. Stoltenberg’in ‘Entegre edilmeyecek’ açıklaması S-400’lerin yalnız başına kullanılmayacağı anlamına gelmiyor. Hava savunma sistemleri, esas olarak entegre kullanılması gereken sistemler. Türkiye’de, NATO’nun hava savunma sistemi şemsiyesi altında entegre edildi. Kürecik’te kurulan radar üssü vs. bunlar, NATO’nun hava savunma sisteminin bir parçası. NATO Türkiye’ye diyor ki, ‘Bu S-400’ü aldın ama bunu bizim hava savunma sistemine entegre edemeyeceksin.’ Ve bunu ‘hoş karşılamıyoruz’ diyor. ABD ise ‘hoş karşılamıyoruz’un ötesinde, ‘Rusya’dan herhangi bir şekilde, silah sistemi alımını biz yaptırımlara bağlıyoruz. NATO üyesi olsun ya da olmasın’ diyor.”
"S-400’LERDE SIKINTILAR YAŞANACAK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz kasım ayında ABD Başkanı Donald Trump’ı ziyareti sırasında ABD heyetinde yer alan ABD Senatosu Dış İlişkiler Komite Başkanı Jim Risch’in, Erdoğan’la yaptıkları görüşmeye ilişkin söylediklerini hatırlatan Keleşoğlu, Risch’in, “S-400’ler hakkında Erdoğan bize ne olumlu ne olumsuz bir cevap verdi. Biz tavrımızı açıkça belirttik. Ancak Erdoğan uçakla dönüşte Türkiyeli gazetecilere, S-400’lerden vazgeçmediğini açıkladı. Bu da bizim yaptırımları ötelememizi manasız kılacak bir gelişme” ifadelerini kullandığını söyledi.
Risch’in S-400’le ilgili yaptırım yapmak zorunda kalacakları açıklamasını da hatırlatan Keleşoğlu, buna gerekçe olarak Risch’in, “NATO üyesi olmayan Endonezya, Hindistan gibi ülkeler de Türkiye’nin tavrına bakıyorlar. Türkiye’ye karşı nasıl bir tutum geliştireceğimize bakıyorlar. Bu kötü emsal teşkil eder” ifadelerini gösterdi. NATO’nun S-400’ler konusunda ABD’ye oranla biraz daha esnek olmasına karşın ABD’nin daha sert olduğu değerlendirmesinde bulunan Keleşoğlu, S-400’ler konusunda sıkıntıların yaşanmaya devam edeceği uyarısında bulundu.
"MUHALEFET, KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNÜ GÜNDEMİNE ALMALI"
İktidarın Kürt sorununa güvenlikçi yaklaşımı nedeniyle Türkiye’nin hem iç hem de dış siyasette kilitlenmiş olduğuna vurgu yapan Erhan Keleşoğlu, “Bu durum da Türkiye’nin geleceğine yönelik bir handikap” dedi. İktidarın Türkiye’yi açmaza götüren politikasına karşı Keleşoğlu, muhalefetin Kürt sorununda barışçıl çözüm ve demokratikleşme ana kurgusu etrafında politika yapması gerektiğini belirtti. Kürt sorununun barışçıl çözümüyle birlikte sosyal ve refah politikalarının tekrar gündeme gelmesinin önemli olacağına da dikkat çeken Keleşoğlu, “Çünkü güvenlikçi politikalar askeri harcamaların artışına neden oluyor. Bu kaynaklar, ekonomik kriz şartlarında sosyal alanlarda tasarruf edilen kaynaklar. Alt yapıya harcanacak kaynakların askeri harcamalara gittiğini görüyoruz” dedi.