Dersim’deki kurultaydan çağrı: Tarım, hayvancılık ve çevre mücadelesi birlikte olmalı
Dersim’de düzenlenen tarım ve çevre kurultayında tarım, hayvancılık ve çevre sorunlarına karşı birlikte mücadele çağrısı yapıldı.
Fotoğraf: Evrensel
Orhan KURUL
Yusuf AKIN
Dersim
Dersim’de tarım ve çevre kurultayı düzenlendi. Çok sayıda kurum temsilcisinin katıldığı kurultayda yapılan konuşmalarda tarım, hayvancılık ve çevre sorunların iç içe olduğu belirtilerek, birlikte mücadele edilmesi gerektiği dile getirildi.
SORUNLAR İÇ İÇE GEÇMİŞ DURUMDA
Uzun süreden beri hazırlık çalışmaları yapan Tüm Köy Sen Dersim girişimi, önceki gün Tunceli Belediyesi Konferans salonunda kurultay gerçekleştirdi. Divan başkanlığını Baro Başkanı Kenan Çetin’in yaptığı kurultayın açılışında girişim adına konuşan üreticilerden Fahrettin Ulaş, kurultayın neden Dersim’de gerçekleştirildiğine ilişkin “Sorunlarımızı ve bu sorunlar karşısındaki çözüm önerilerini tartışmaya ihtiyacımız var. Her yanından gürül gürül su akan bu topraklarımızda sulanabilir tarım alanı 45 bin hektar. Ama gelin görün ki bunun da yarısında sulama yapıla biliniyor. Bir taraftan çiftçinin bu sorunları diğer taraftan da; arıcının, hayvancılık yapanın sorunları ile çevremizin tahrip edilmesi sorunu iç içe geçmiş durumda” dedi.
"ÜLKE KÖYLÜSÜ AÇISINDAN SORUN ÇOK"
Gerek Dersim gerekse ülke köylüsü açısından sorunun çok olduğunu söyleyen Ulaş, şöyle devam etti: “Üretmek bir dert, ürettiğini satmak başka bir dert. Hükümet serbest piyasa var diyerek işin içinden çıkıyor ama nedense bu serbest piyasada hiç köylünün dediği olmuyor. Serbest piyasanın çarkı hep aracı ve tüccardan yana dönerken; emeğini, alın terini yok pahasına satan köylüler hep üzülen taraf oluyor. Biz üretiyoruz ama fiyatı aracılar, tüccarlar belirliyor. Böyle olunca ürettiğimiz ürünle bırakalım geçinmeyi çoğu zaman ilaç, gübre, mazot gibi girdileri bile karşılamak zor oluyor.”
"SAHİPSİZ KALIYORUZ"
Söz alan bir köylü, “10 yıldır Ovacık’ta yaşıyorum. 9 dönümlük arazim erozyonla yok oldu. Yaşadığım bu faciaya karşı nereye başvuracağımı, kimden destek alacağımı bilmiyorum. Mesela dağlarda kaçak olarak sarımsak toplanıyor ve dere yataklarından yine kaçak olarak hatta karakolun gözü önünde kum alınıyor. Biz tek başımıza buna karşı koymaya çalışınca bir karşılık bulamıyoruz. Tarım ve çevre konusunda halkımıza destek verilmiyor ve sahipsiz kalıyoruz” diye konuştu.
"YAYLACILARIN SORUNLARI ÇÖZÜLMELİ"
Küçükbaş hayvan üreticisi Aydın Çelik, “Biz bu söylediklerimizi hayata geçirirsek hayvancılık açısından Türkiye’ye örnek oluruz. Yaylalara yönelik bir komisyon kurulmalı ve yayladakilerin yaşadıkları sorunlara çözüm bulunmalı. Ormanlarda ağaçlar izinsiz olarak kesiliyor, bu Dersim halkına yakışmıyor. Bu tür yayla ve çevre sorunları takip edilmeli ve müdahale edilmeli” dedi.
"HAYVANLARIMIZI OTLATACAĞIMIZ BİR MERA YOK"
Bir üretici köylü, “Küçük hayvanlarımızı otlattığımız meramız baraj altında kaldı, devlet küçükbaş hayvancılıkta destek vereceğini söyledi ama daha bizim hayvanlarımızı otlatacağımız bir mera bile yok. Yaşadığımız bu sorunumuzu kimse çözmüyor, biz de bu kurultayın köylülerimizin yaşadığı sorunları çözmesi için çalışma yapmasını istiyoruz” dedi.
Arıcılar Birliği Başkanı Kazım Doğan da yaptığı konuşmada Dersim’de bitki çeşitliliğinin varlığının önemli olduğunu ve bundan dolayı da Dersim’deki balın kaliteli bir bal olduğunu aktardı. Türkiye’deki bal üretiminin ihtiyacı karşılayamadığını söyleyen Doğan, “Üreticinin ürettiği doğal bala gereken önem verilmezse doğal olmayan bal ürünleri piyasada etki bulur” dedi.
"KAYMAKAMLIK SORUNLARIMIZI ÇÖZMEDİ"
Kurultaya katılan Salih Gündoğan, üreticilik yaptığını ancak karşılığını alamadıklarını söyleyerek, “Girdi fiyatları her gün artıyor. Üretici darboğazda ancak buna karşı bir mücadele hattı öremiyoruz. İnsanlarımızın bu konuda daha duyarlı olması gerekiyor. Biz daha önce yaşadığımız bölgedeki kooperatifi devraldık. Kooperatifin desteklenmesi için kaymakamlığa da gittik ancak sorunlarımız çözülmedi” diye konuştu.
KANUNLAR KÖYLÜLERİN ALEYHİNE İŞLİYOR
Tüm Köy Sen Eğitim ve Örgütlenme uzmanı Sedat Başkavak yaptığı konuşmada, kapitalist sistemin içinde, her alanda olduğu gibi tarımda da eşitsizlik uçurumunun mevcut olduğunu söyleyerek, “GATT, DTÖ ve AB gibi uluslararası kurumların uyum yasalarının hepsi aynı; tarım desteklerini azaltın, kırsal kesim nüfusunu azaltın, üretime kota getirin, özelleştirmelerin önünü açın, ithalatın önünde ki engelleri kaldır ve suyu fiyatlandır gibi yasalar. Bu yasalar ile ABD ve AB’nin pazarı haline geldik. Türkiye’de de bu uyum yasalarına benzer koyulan kanunlar köylülerin aleyhine işliyor” dedi.
"TARIM BAKANLIĞI HOLDİNGE ÇEVRİLMEK İSTENİYOR"
Üreticinin sorunlarla boğuştuğunu belirten Başkavak, “Sıkışan üretici köylünün durumu ortadayken iktidar büyük şirketlere tarımı peşkeş çekmektedir. Kapitalist şirketlere tarımsal ve hayvansal tesisler için destek sunuyor. Böylece Tarım Bakanlığı bir holdinge çevrilmek isteniyor” dedi. Cumhurbaşkanının da katıldığı Tarım Şurasını değerlendiren Başkavak, “Tarım şurasıyla kararlara giren 60 maddenin neredeyse hepsi üretici köylünün çıkarından ziyade Tarım şirketlerinin çıkarı gözetilerek belirlenmiştir. Bu şurada köylülerin ihtiyaçları ve tarım desteklerinin hiçbiri üzerine bir madde veya tartışma olmamıştır. Girdi maliyetlerinin düşürülmesi, desteklemelerin arttırılması, çiftçi borçları ve özelleştirilmelerin durdurulması gibi üretici köylünün en temel gereksinimleri yok sayılmıştır” diyerek Tüm Köy Sen’de örgütlenmenin önemine vurgu yaptı.
"MÜCADELE BÜTÜNLÜKLÜ OLMALI"
Kurultayda söz alan Dersim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi Sözcüsü Avukat Barış Yıldırım, Türkiye’de şu an 7 farklı yerde siyanürle altın araması yapıldığını söyleyerek, “Bu alanlarda siyanürün etkisiyle çevre kirliliği yaşanıyor. Bu alanlardan biri de Munzur Dağları. Hukuksal alanda verdiğimiz mücadeleye rağmen tespit edilen altın rezervinden kaynaklı bölge maden sahası ilan edildi. Dersim’de altın arama faaliyetlerinden, çevre köylerde bulunan köylüler memnun değil. Bu yöndeki, çevre ve tarım politikasının, madencilik faaliyetleri doğaya ve tarıma, hayvancılığa ciddi zararlar verir. Bunlar birbirinden ayrılamaz bir bütündür. O yüzden bu yöndeki mücadelede bütünlüklü olmalı” dedi.
"ARITMA TESİSİ DERHAL KURULMALI"
Bugün açısından Dersim’in en önemli sorunlarından birinin arıtma tesislerinin olmaması olduğunu aktaran Yıldırım, “Ovacık’a acil bir şekilde arıtma tesisi kurulmalı. Oradaki kanalizasyon Munzur’a akıyor. Bu da hem sağlık açısından hem de doğal yaşam açısından oldukça tehlikeli” diye konuştu. Munzur vadisinin milli park olduğunu da hatırlatan Yıldırım, “Başka yerlerde milli parklar oldukça ciddi bir şekilde korunur. Ancak Munzur Vadisi Milli Parkı korunurken bu kadar ciddi olunmuyor. Otel yapılıyor, su kenarına işletmeler yapılıyor ve bu da milli parka zarar veriyor” dedi. Milli Park’ın ve Dersim coğrafyasının korunması için gerekli hukuki işlemleri yaptıklarını oldukça önemli kararlar da aldıklarının altını çizen Yıldırım, “Karşı koyuşlar ciddi olunca geri adım attırıla biliniyor” dedi.
"TEPKİMİZİ BİRLİKTE KOYMALIYIZ"
DEDEF Başkanı Haydar Ben, “Yaşanan bu doğa talanlarına karşı bütün demokratik kurumlarımızla birlikte tepkimizi ortaya koyup çevremize ve doğamıza sahip çıkmamız gerekiyor. Tarım ve hayvancılıkta DEDEF olarak biz de tartışmalarımızı yapıyoruz. Coğrafyamız planlı bir şekilde yapıldığı takdirde tarım ve hayvancılık için zengin ve uygun bir coğrafyadır” dedi.
KESK adına konuşma yapan SES şube sekreteri Duygu Kurban sendikalaşmanın önemine vurgu yaparak, “Üretici köylülerin sendikalaşması bizi heyecanlandırıyor. Sendika olarak elimizden gelen desteği sunmaya hazırız” dedi.