Vakit birliği güçlendirme vakti
“Sendikaların, ücret görüşmelerinde masaya yumruğu vurması gerekiyor. Patronlara söz etmesi gerekiyor”

Fotoğraf: Evrensel
Ahmet AKARSU
Kayseri
2 Aralık’ta başlayan asgari ücret görüşmeleri sürüyor. Görüşmeler 2 Aralık’ta başlasa da işçiler ve emekçiler için asgari ücret tartışmaları çok öncesinden başladı. Krizin derinleşerek devam etmesi, alım gücünün düşüşü, çarşı-pazar fiyatları, ulaşım, faturalar, temel gıdaya yönelik zamlar derken ücretlerin eriyip gitmesi, tartışmalarda büyük etkiye sahip oluyor. En önemli talep ise, vergide adalet oluyor. “Asgari ücret vergiden muaf olsun” vurgusu önemli bir noktada duruyor.
“YAŞAM MALİYETİ 2 BİN 600 DEĞİL”
Açlık sınırın 2 bin TL civarında, yoksulluk sınırının 7 bin TL’nin üzerinde açıklandığı bugünlerde işçilerin söylemleri, “geçinemiyoruz”, “yetmiyor”, “yetişemiyoruz” oluyor. Kuşkusuz, ülke ekonomisinin gidişatı gösteriyor ki her geçen gün artan hayat pahalılığı en çok işçi ve emekçileri etkiliyor. Özellikle Türk İş’in yaptığı açıklamalar işçiler arasında tartışılıyor. “Yaşam maliyetinin altında olmasın” söylemlerini işçiler eleştiriyor. Bir ailenin yaşam maliyeti 2 bin 600 TL’nin çok çok üstünde olduğunu söylüyorlar. Fakat sendikalara güvensizliğin olduğu da açıkça söyleniyor. “Sendikaların, ücret görüşmelerinde masaya yumruğu vurması gerekiyor. Patronlara söz etmesi gerekiyor” diye ifade ediliyor.
GEÇİM KAYGISI AĞIR BASIYOR
Ülke genelinde işçi gençlerin eğilimleri ortaklaşıyor. Çoğu işçi genç evli olmamasına rağmen elindeki asgari ücretin kendisine yetmediğini ifade ediyor. Ay sonuna kadar kıt-kanaat geçindiğini ifade eden gençlerin talebi “ay sonu 500-600 lira cebimizde kalmalı” oluyor. Asgari ücret zammına dair de beklentisi ay sonu cebinde parasının kalmış olması oluyor. Geçmiş asgari ücret görüşmelerine oranla işçi gençlerin, asgari ücret dönemleri, hükümetin milliyetçi politikalarına güvensizliği dikkat çekiyor. Örneğin görüştüğümüz genç işçilerin bir bölümü geçmiş dönem AKP’nin “beka”, “devletimize yüklenmeyelim”, “dış güçler” vb. söylemlerinden etkilense de bu dönem “dış güçlerin” umurunda olmadığını, geçim kaygısının daha ağır bastığını söylüyor.
İŞTEN ATMALAR CAN YAKIYOR
Kuşkusuz büyük işletmelerin kriz koşullarında daha fazla kar elde ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. 100’ün üzerinde metal işkolunda kar oranını açıklayan işletmelerin neredeyse tamamının önceki yıllara oranla kar ettiğini ifade ediyor. Bu tablo işçilerin her geçen gün yoksullaşırken, patronların zenginleştiğini ortaya seriyor.
Öte yandan işçi gençlerin en çok tepki gösterdiği mesele ise işten atmalar oluyor. İşten atmalara, işyerlerinde işçilerin bireysel tepkiler verdiğini fakat bir arada tepki göstermediğini söylüyorlar. Kayseri’de metal işkolunda çalışan işçi genç bir grup gençle birlikte işten atıldığını ifade ediyor. Aylarca iş aradıklarını gitmedikleri fabrika kalmadığını dile getiriyor. İş-Kur bünyesiyle 3 aylık 6 aylık işlerin geçici olduğunu güvenceli işler olmadığından sitem ediyorlar.
Elbette işçilerin bir yanıyla asgari ücrete zam geleceği ay, her şeye zam geleceğini ve gelen ücret artışının geri alınacağı konusu en çok tartışılanlar arasında güncelliğini koruyor. Bu noktada en önemli konu ise hükümetin, milyonlarca lira vergi borcunu sildiği patronlar karşısında, en çok vergiyi veren işçi ve emekçiler olarak “vergiden muaf” olmak talebini yükseltmesi gerekiyor.
Dünyada gelişen eylemliklerde işçiler emekçiler aleyhine çıkarılmaya çalışılan yasalara karşı verilen tepki geri adım attırıyor. Hak talepli mücadelelerden dersler çıkararak, başta bulunduğumuz işyerlerinde asgari ücret tartışmalarına müdahil olmalı, asgari ücret vergiden muaf olsun demeli, insanca yaşanılacak bir ücret talep etmeli, işten atmalara karşı durmalıyız. İrili ufaklı toplantılarda, seminerlerde neler yapabileceğimizi konuşmalıyız.
Evrensel'i Takip Et