12 Aralık 2019 06:32
/
Güncelleme: 06:48

Uzun soluklu bir mücadele: Kadın hareketi

Kadınların bulundukları alanlardaki sorunlarını görmezden gelerek “benim talebim kitlenin talebidir” tavrını yürütmek ve dayatmak kadın hareketinin gelişimine engel olmaktan öteye gitmeyecektir.

Uzun soluklu bir mücadele: Kadın hareketi

Fotoğraf: DHA

Sıla ALTUN

ODTÜ

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü, bu sene de dünyanın birçok yerindeki kadınların, eşitsizliğe ve şiddete karşı başkaldırdığı, mücadele ettiği bir gün oldu. Türkiye’de de farklı illerde kadınlar sokağa çıkarak taleplerini ve sorunlarını haykırdı. ODTÜ’de ise farklı topluluklardan, fakültelerden kadınlar 25 Kasım’ı örgütlemek adına çeşitli etkinlikler ve artık gelenekselleşmiş olan ODTÜ gece yürüyüşünü düzenledi. 

TÜRKİYE VE DÜNYA’DA KADINLARIN DURUMU

Türkiye’de kadınlar, kadına yönelik şiddetin tırmandırıldığı, çoğu zaman lehine propaganda yapıldığı, 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi gibi kadınların mücadeleleri sonucu elde edilmiş çoğu kazanımın resmi ve fiili olarak saldırılara daha ağır maruz kaldığı bir dönemden geçti. Ekonomik krizin, kadınlar üzerindeki baskısının daha da ağır olduğu, daha ağır sömürü koşullarında düşük ücretlerle ve güvencesiz çalışma ya da işsiz kalma arasına sıkıştırıldıkları, birçok iş yerinde sendikalaşmak isteyenlerin işten çıkarıldıkları bir durumla da karşı karşıya kaldı kadınlar. 

Bir yandan da ortak taleplerle bir araya gelen kadınların kazanımlarına şahit olduk. Şule Çet davasında sanıkların cezalandırılmasında, kadınların ve özellikle de genç kadınların davanın sürekli takipçisi olması ve kamuoyu baskısı oluşturması, davanın olumlu sonuçlanmasının belki de en önemli etkendir. Fakat maalesef, bizler Şule’nin davasının nispeten olumlu sonuçlanmasına henüz sevinmeye vakit bulamadan, Ceren Özdemir’in cinayetiyle sarsıldık.

Kadına yönelik şiddet ve genel olarak kadının ezilmişliği sorunu Türkiye’nin bir sorunu değil, kapitalist dünyanın bir sorunudur. Kadınların toplumsal ve hukuki alanda nispeten daha özgür olduğunu düşündüğümüz ya da bize böyle propaganda edilen gelişmiş kapitalist ülkelerde de kadınlar, şiddetle ve eşitsizlikle her an burun burunalar. Kadına yönelik şiddetin, çoğu Avrupa ülkesinde fiilen suç olmaktan çıkarıldığı ise karşımıza çıkan gerçeklerden biri.

KAPSAYICI BİR KADIN HAREKETİ İÇİN

Kadınların günlük hayatlarında doğrudan karşı karşıya geldikleri son derece yakıcı sorunları tartışabildikleri, kadınların kendi özgünlükleri de göz önünde bulundurularak verdikleri ortak kararlarla beraber harekete geçebilecekleri alanlar yaratılabilmesi ise, kadın mücadelesini güçlendirecek ve kalıcılaştıracak uygulamalar olarak karşımıza çıkıyor. Ortak talepler etrafında geniş kitlelerle birleşip buradan bir mücadele ortaya koyabilmek, kadınların kendilerini mücadelenin birer parçası olarak görebilmelerine ve geniş kadın kesimlerinin yürüttükleri eylemliliği sahiplenebilmelerine olanak tanıyor. Kadınların yaşadığı sorunların gün geçtikçe keskinleştiği bu dönemde farklı yerellerdeki kadın kitlelerinin eğilimlerini ve ihtiyaçlarını görerek buna göre ortak bir mücadele hattı çizebilmek kadınların kendi aralarındaki örgütlülüğünü, o yerele özgü koşullar içinde sağlayabilmesini ve kadın mücadelesinin daha kapsayıcı ve geniş kitlelere hitap eden bir alan olarak ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Tersinden, kadınların bulundukları alanlardaki sorunlarını görmezden gelerek, oranın taleplerinin önüne geçip, tartışmaya açmadan “benim talebim kitlenin talebidir” tavrını yürütmek ve dayatmak kadın hareketinin gelişimine engel olmaktan öteye gitmeyecektir. Ve elbette kadınların birlikteliğine dayatılan bu tavır, kadın kitleleri tarafından hoş karşılanmayacağı gibi, kadınların bu tavra karşı bir direnişi de söz konusu olacaktır.

Kapitalist sistemde kadınların ortak talepleri etrafında bir araya gelebilmelerini sağlayacak güçlü bir mücadeleyi örmek, düşünülenin aksine kadın mücadelesini kapitalist sistem sınırlarına sıkıştıran bir yerde durmaz. Kadınların ortak talepler etrafında yan yana gelebildiği bir mücadele örgütlemeye çalışmak, kadınların sistem içinde elde edebilecekleri kazanımların arttırılmasıyla, daha fazla sayıda kadının mücadeleye katılması önündeki engellerin kalkmasına ve kadınların buradan sosyalizm mücadelesine kazanılmalarına ön ayak olur. Kadın hareketinin ve genç kadınların, cinsiyetler arasındaki gerçek eşitliğin sosyalizmle mümkün olabileceğine ikna olması, küçük burjuva sol ideolojilerin ve örgütlerin kendi dar grupçu çıkarlarını harekete dayatmasıyla mümkün olmayacağı gibi, çoğu kadının da mücadele alanından çekilmesine ya da burjuva kadın ideolojisine yedeklenmesine neden olmaktadır. 

GERÇEK EŞİTLİK İÇİN

Kadın mücadelesi hem burjuva hem de emekçi karakterli kadın hareketlerini içinde bulundurur. Burjuva kadın hareketi ve emekçi kadın hareketinin, kapitalist sistem içindeki hak mücadelesinin yürütülmesinde belli noktalarda bir arada hareket ederek kazanım sağlayabilir. Fakat hayatın her alanında gerçek bir eşitlik talebiyle ortaya çıkan bir kadın hareketi, sosyalizm mücadelesiyle birleşmeden başarıya ulaşamaz. Yalnızca yasalar önündeki eşitliğin değil, toplumsal hayatın her alanında cinsiyet eşitliğin sağlanabilmesi, ancak bugün kadınların, LGBTİ+’ların ve çocukların toplumdaki geri konumunu sürekli olarak kendi çıkarları doğrultusunda yeniden üreten kapitalizm parçalanmadan mümkün olmayacaktır. Kadının ezilmişliği sorununun sosyalizm gelir gelmez çözüleceğini düşünmek de gerçekçi değildir. Cinsiyetler arası gerçek eşitlik, hem kapitalist dönemdeki kadın mücadelesinin belli kazanımları ve kadın mücadelesinin sosyalizm mücadelesine kazanılması ile sosyalist devlette dahi örülmeye devam edilmesi gereken bir hareketlilik ile mümkün olacaktır. Ve bunun olanağı da ancak kapitalist sistemde geniş kadın kitlelerini ortak taleplerle bir araya getirebilecek birliktelikler kurmak ve her türden ideolojiden, arka plandan kadını, daha ileri bir mücadele hattına, sosyalizm mücadelesine kazanmak sağlayacaktır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et