Geceleri fabrikaya giden asgari ücretli kadınlar gündüzleri ev temizliğine gidiyor
Asgari ücretliler yaşamlarını devam ettirebilmek için ek iş yapmaya mecbur. Kimi şeker alıp satarken kimi gece vardiyasında çalışırken gündüzleri ev temizliğine gidiyor.
Fotoğraf: Pixabay
Sema ÖZDAL
Ankara
Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmelerinin üçüncü toplantısı yaklaşırken Sincan’da görüştüğümüz emekçiler yaşamlarını sürdürebilmek için ek iş yaptıklarını anlatıyor. İşçiler, fabrika satış mağazalarından ucuza şeker alıp satmaktan, akşam vardiyasında oldukları günlerde ev temizliğine gitmeye birçok yeni yöntem ile hayatta kalmaya çalıştıklarını ifade ediyor.
Önce mahallelerin nabzını en iyi tutanların yanına, muhtarlara uğruyoruz. İki farklı mahallede muhtarlarla yaptığımız görüşmelerde ortak bir cümle var: “İş bulmak için bize gelenlerin sayısı çok arttı” Artan işsizliğin yanı sıra, bir işte çalışmasına rağmen geçinemeyenlerin sayısının da oldukça fazla olduğunu ifade ediyorlar. Bu nedenle sosyal yardımlara başvurunun çoğaldığını söylüyorlar. Ancak evden bir kişi sigortalı bir işte çalıştığı takdirde sosyal yardım alamıyor. Muhtarlardan biri, durumu şöyle ifade ediyor: "Zaten çalışıyor, maaşı var diye düşünülüyor. Oysa asgari ücretle 3-4 çocuk büyütmek, kira ödemek mümkün değil"
"KOMŞULAR BİRBİRİNDEN EKMEK İSTİYOR"
Mahalle halkının asgari ücret beklentisinin yüksek olduğunu ama tahminlerinin 2 bin 500 lirayı aşmadığını ifade eden muhtarlar, bunun nedeninin ise bugüne kadar asgari ücrete yapılan düşük zamlar olduğunu söylüyor. Muhtarlardan biri “Yoksa o paraya yaşayabilmek mümkün mü? Komşular birbirinden fazla ekmek istiyor. Bir gün istersin ikinci gün olmaz, bir gün komşundan borç alırsın geri ödeyemediğinde bir daha isteyemezsin. Nereye kadar böyle idare edilecek? Belki şu an bir kabulleniş var gibi görünüyor ama insanlar doluyorlar. İçlerine atıp, idare ettikleri durumlar birikiyor, nereye kadar sabrederler belli olmaz” diyor.
EVDE ÖRGÜ İŞLERİ YAPILIP SATILIYOR
Muhtarların ardından mahalle halkıyla sohbet için pazar yerlerini geziyoruz. Pazar çıkışı sohbet ettiğimiz bir kadın, eşinin Sincan Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) işçi olduğunu belirterek aldığı ücretin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini söylüyor. Evin geçimini sağlayabilmek için kendisinin de evde lif ve patik örmeye başladığını söyleyen kadın, “Onları satmaya çalışıyorum, az da olsa ekmek oluyor bize” diyor.
"DOĞAL GAZI ARADA BİR İKİ SAAT AÇIYORUZ"
Daha birçok formülü var asgari ücretlilerin; market market gezip en uygun fiyatlı ürünleri tespit edip alışverişi sonra yapmak, köyde tanıdıkları olanlardan kışlık erzak almak, çocukları kreşe yollamak yerine büyükanne-büyükbaba ile birlikte yaşayıp hane birleştirerek masraf azaltmak... Kapısını çaldığımız bir evde aralık ayı yarılanmasına rağmen hâlâ doğal gaz açılmamış. Hal böyle olunca patikler ayakları sıcak tutmanın aracı olarak devreye giriyor. Kadın durumu şöyle anlatıyor: “Bazen çok soğuk olunca bir iki saat açıp kapatıyoruz. Hırka ve patikle geziyoruz evde, koltukta üzerimize battaniye alıyoruz. Evet yaşıyoruz ama nasıl yaşıyoruz? Yaşam kalitemiz tamamen düştü. Eşim ek gelir olsun diye emlak işine bulaştı ama oradan bir şey çıkmıyor.”
YENİ GEÇİM YOLLARI...
Sincan OSB’de çalışan işçilerden birçok yeni “geçim yolu” da öğreniyoruz. Ek gelir sağlayabilmek, evin bir ihtiyacını daha karşılayabilmek için zorunlu hale gelmiş. Kimileri, iş sırasında sakız çiğneme ya da şeker yemenin yaygınlığını fark edip fabrika satış mağazalarından ucuza aldıkları şekerleri 3-4 lira farkla satmaya başlamış, kimi ise internet üzerinden giysi ve eşya satışını artırmış. Kadın işçiler ise çok daha yorucu bir tempoya girmiş. Birden fazla vardiyayla çalışan kadın işçiler, akşam vardiyasında oldukları haftalarda gündüzleri ev temizliğine gitmeye başlamışlar...
Tüm bunlar karşısında insanca yaşayabilecek bir ücretin ne kadar olması gerektiğini ve nasıl sağlanabileceğini konuştuğumuzda ise farklı cevaplar ortaya çıkıyor. İşçiler genel olarak 3 bin liranın altında geçinmenin oldukça zor hale geldiğini belirtse de bu artışın nasıl sağlanabileceğine dair çeşitli yorumlar mevcut. Kimisi “Bilmiyorum, ne yapılabilir ki?” derken kimisi grevden bahsediyor, sayısı azımsanmayacak sayıda işçi ise “İşçiler olarak hep bir ağızdan istediklerimizi söylersek olabilir” diyor.