İşçi mektubu: Haklarımızı şovla değil mücadele ederek alabiliriz
Ford Otosan işçisi yazdı: "MESS açıkça saldırırken beklemek, bize hiçbir şey kazandırmaz"
Fotoğraf: Ford Otosan Basın Bülteni
Ford Otosan işçisi
Kocaeli
2019 MESS grup sözleşmesi süreci hepimizin beklediği gibi uyuşmazlıkla sonuçlandı. MESS biz metal işçilerinin üç kuruşuna gözü dikmiş durumda. Yüzde 6 zam teklif eden MESS ayrıca ikramiyelerimize de gözünü dikmiş, üstelik sözleşmenin de 3 yıl olmasını istiyor.
MESS açıkça saldırgan tavrını ortaya koyuyor. Bizler hem düşük ücret hem de vergi yükü altında ezilirken, patronlarımız paralarına para katıyor, bizlerin daha da çok ödün vermesini istiyor. Bizim fabrikada bel-boyun fıtığı gibi birçok sakatlıklar var. Biz evimize ekmek götürmek için sakatlanıyoruz. Birileri de bizim sırtımızdan servetlerine servet katıyorlar. Biz bu gibi sakatlıklardan ameliyat olsak suç, sakatlanıncaya kadar her şey iyiyken, sakatlanınca biz çöp oluyoruz. Bizimle işleri bitmiş oluyor ve bizi kapının önüne koyuveriyorlar. Birileri daha da zengin olsun diye biz hep ödün veren taraf oluyoruz.
Bizlerin sendikaları da sadece şov amaçlı eylem yapıyor. Güya sesimizi duyuracağız, kendi kendimize eylem yapıyoruz, sesimizi kim duyuyor? Patronlar da biliyor, sadece yürüsek, bağırsak ne olur, elbette hiçbir şey... İstedikleri sayıda araç üretiyorlar. Sendikalar işçilerine soruyor mu siz nasıl bir eylem istiyorsunuz diye? Sormuyor. Çünkü onlar da işçilerin iradesinden korkuyor. İş yavaşlatmadan kime sesimizi duyuracağız? Bizlerin ekmeğine göz dikilirken biz şovla mı işimizi halledeceğiz? Bizim şov yapmaya değil, etkili eylemlere ihtiyacımız var. Tıpkı vergi meselesinde olduğu gibi işleri güçleri şov yapmak, işçinin gazını almak, göz boyamak. Oldu olacak bir de MESS’e vermek için imza toplayalım. Öyle ya, her sorunu imza toplayarak çözmeye çalışıyor ya sendikacılarımız...
Adamlar hak aramanın ne demek olduğunu nereden bilsin ki? Onlar emeğin, hakkın ne olduğunu bilmezler, bulundukları mevkilere hep birilerinin sırtını sıvazlayarak gelmişler. Bunu ancak biz biliriz, üretimde ne emek verdiğimizi... Bu sözleşme döneminde bizim baskımız olmazsa, bu bizim zararımıza olur. Kendi içimizden çıkan, bizi anlayacak, bizimle aynı koşulları yaşayanlar ancak bizi anlar. Biz birlikte bir bütünüz. Kendi aramızda toplanmalı ve kendi isteklerimizi dillendirmeli, birlikte hareket etmeliyiz. Biz her bölümde, her grupta, kendi komitelerimizi oluşturmalı, ortak hareket etmeliyiz. Ara bulucudan da sonuç çıkmayacağını hem patronlar, hem de sendikalar iyi biliyor (tabi sendikalarımız bizi masada satmazsa Türk-İş gibi).
Ara bulucuda sonuç alınmazsa, grev kararı alınacak, grev yasaklanırsa, iş yüksek hakeme gidecek. Orada ne mi olacak? Patronların ve iktidar partisinin istediği olacak. Bizler bütün bu oyuna seyirci kalmayıp, direnişe geçmeli ve haklarımızı şov yaparak değil mücadele ederek korumalıyız. Korumalıyız diyorum çünkü bu sendikalarla haklarımızı genişletmek gerçekten de çok zor. Ve unutmayalım ki, MESS açıkça saldırırken beklemek, bize hiçbir şey kazandırmaz. Eylemlerde hep beraber yer almalıyız ve temsilcileri gerçekten dişe dokunur eylemler yapmaya zorlamalıyız.