“Yurtlarımız(ın ücretleri) otel standartlarında!”
Bizler okurken çalışmak zorunda olmak yerine yurt içerisinde sosyal aktiviteler yapmak kendimizi çeşitli konularda geliştirmek istiyoruz.
Fotoğraf: DHA
Mimar Sinan Erkek Yurdu Öğrencileri
İstanbul
Ekonomik ve sosyal açından bizi rahatlatması, daha iyi bir eğitim için yaşamımızı kolaylaştırması beklentisi ile yurtları tercih ediyoruz. Her ne kadar medyada “yurtlarımız otel standartlarında”, “yurtlarımızın durumu çok iyi” gibi cümlelerle yansıtılsa da gel gelelim yurtta yaşayan bizler için tablo başka. Madalyonun görünmeyen yüzü bizzat bizim yurt yaşantımıza bakılarak görünür hale getirilebilir. Bu yüzden arkadaşlarımıza yurtların durumunu sorduk, bakın neler söylediler;
ULAŞIMDAN YEMEĞE SORUNLAR BİTMİYOR
“Yurda ulaşım, özellikle gece 22.00'dan sonraki zaman dilimi ve iş giriş-çıkış saatleri için daha sağlıklı hale getirilebilir. Hafta sonları için daha da önemli, zira yurda gelen İETT otobüslerinin sefer sayıları hafta sonları daha az. Kış mevsiminin kapıda olması ve durakların kalabalık olmasının yanı sıra, bu bölgede yaşayan insanların toplu taşıma araçlarındaki öğrenci kalabalığından sürekli yakınmalarına sebebiyet veriyor. Yurtta kalan bizlere, bu durumun sorumlusuymuşuz gibi davranılması hoş değil. Onları da suçlamak doğru değil, fakat öğrencilerin yurda ulaşımının çaresinin acilen bulunması gerek. Aksi takdirde hem öğrenciler hem de halk, özellikle belirli saatlerde mağdur olmaya devam edecek.”
“Yemek saatleri çok erken bitiyor. Geçen sene 11 iken bu sene daha erkene çektiler. Zaten yurda ulaşım zor bir de yemeğe yetişmeye çalışıyoruz. Yemeğe yetiştik bu seferde ne yiyeceğiz; fiyatlar dışarıya göre uygun ama öğrenci yurdu için pahalı. Kahvaltı ve akşam yemeğinde para ödemeden yemek yiyemiyorsunuz, yoksa aç kalırsınız.”
Yurdun tepede dolayısıyla soğuk olduğunu, dışarı çıkamadıklarını, odaların da rutubetli olduğu için kışın sosyalleşecek alan kalmadığını belirten arkadaşımız, “Nem de ister istemez boğuk bir yapı kazandırıyor odaya. Ciğerleri hasta olan arkadaşlarımız için bu durum çok daha kötü. Yurt yönetimiyle bu konuyu görüşmüşler; yönetim boş oda yok deyip geri yollamış. Ekonomik olarak mecbur olmasak yurt kalınacak gibi değil...”
“Geçen yıl tek eğlencemiz olan maç yayınları vardı onu da kaldırdılar bu sene. Yurdun sosyal hiçbir alanı yok bari onunla mutlu kalabilseydik. Halı saha, basketbol sahası, dans edebileceğimiz bir yer yok. Bir tane fitness salonu var o da paralı. Biz zaten yurt ücreti ödüyoruz. Niye ekstra fitness parası ödeyelim ki? 4 bin öğrenci için koymuşlar 2 tane masa tenisi bunla oyalanın diyorlar. Kimle konuşsam yurtta 2 gün üst üstte kaldın mı kafayı yiyorsun diyor. Bir şey yapamıyorsun, bekliyorsun...”
KOŞULLARI DEĞİŞTİRMELİYİZ
Yukarıda arkadaşlarımızın verdikleri görüşleri, herhangi bir yurtta kalan öğrenciyi çevirseniz duyabilirsiniz. Yurtların koşullarının iyileştirilmesi, yurtların ücretsiz hale getirilmesi gerekiyor. Çünkü eğitim hakkımızla, barınma hakkımız birbirine bağlıdır. Parası olmayanın okumadığı ya da çalışırken okumanın zorunlu olduğu bir tablo ortaya çıkıyor. Hiçbir genç boş zamanlarında mesleğine dair bir şey yapamıyor, çoğu kafelerde, geçici niteliksiz işlerde ucuz iş gücü olarak çalışıyor. Tablo ağır. Yurt ile ilgili sorunlarımızı dillendirdiğimizde ise “Ya yurtta kalıyorsun daha ne istiyorsun?” gibi cümleler fazlaca işitir oluyoruz. Fakat yurtta kalıyoruz diye her şeyden feragat edemeyiz. Bizler okurken çalışmak zorunda olmak yerine yurt içerisinde sosyal aktiviteler yapmak kendimizi çeşitli konularda geliştirmek istiyoruz. Çünkü burası bizim yaşam alanımız. Akademik, sosyal, kültürel hayatımızı sürdürebileceğimiz başka bir alan da yok. Bu yoksunluklara rağmen yurtta kendimizce bir şeyler yapıyoruz. Örneğin geçen hafta genç hayat okumak için arkadaşlarla bir araya geldik. Beraber okuyup tartıştık yazıları. Bu yazıya da o tartışmaların sonucunda karar verdik. Ayrıca bir şeyler okuyalım diye de kararlaştırdık. Belki bir kitap okuma grubu, belki bir araya gelip genç hayat okuma grubu kurmak gibi şeyler yapılmasının, bizlerin sorunlar etrafında bir araya gelmemizin, tartışmamızın ve eksik olanları aşmak için birleşmemizin olanaklarını yaratmalıyız. Yoksa yurtları gerçekten otellere çevirecekler ama biz o otellere ücretleri nedeniyle hiç giremeyeceğiz.