19 Aralık Katliamının üzerinden 19 yıl geçti: Cezasızlık devlet politikası
Üzerinden 19 yıl geçen ve F tipi cezaevlerindeki tutuklulara yönelik gerçekleştirilen 19 Aralık Katliamını, Avukat Gülizar Tuncer ve İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ile konuştuk.
Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Eylem NAZLIER
İstanbul
F tipi cezaevlerine karşı eylemde olan mahpuslara dönük gerçekleştirilen katliamın üzerinden geçen 19 yılda adalet çıkmadı. Davanın avukatlarından Gülizar Tuncer, “Tüm yargılamalar göstermelik şekilde yapılıyor. Cezasızlık bir devlet politikası” dedi. İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri de AİHM’ye yapılan çok sayıda başvuru olduğunu ve bu başvurularda Türkiye’nin yaşam hakkını ihlal etmekten ve işkence yasağını ihlal etmekten suçlu bulunduğunu vurguladı.
F tipi cezaevi sistemine geçmek amacıyla 19 Aralık 2000’de adına “Hayata Dönüş Operasyonu” adı konulan ve 20 cezaevinde aynı anda başlatılan baskının üzerinden 19 yıl geçti. Demokratik Sol Parti (DSP)- Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Anavatan Partisi (ANAP) koalisyonunun talimatıyla yapılan operasyon sonucunda 30 tutuklu yaşamını yitirirken yüzlerce tutuklu da yaralı kurtuldu. Operasyonda bulunan askerlere sonraki süreçlerde zorunlu olarak "Faili belli olmayacak şekilde insan öldürme" suçundan dava açıldı ama "Kanunun verdiği yetkiyi yerine getirmek", "Amirlerin verdiği emri yerine getirmek" ve "Meşru müdafaada bulunmak" gibi yasa maddeleri de sıralanıyor. Yani aslında daha başından, iddianame hazırlanırken bile cezasızlık isteniyor. Son olarak yüzlerce askerin yargılandığı Ümraniye Cezaevi dosyası 19 yıl sonra karara bağlandı ve sanıklar "Yeterli delil bulunamadı" denilerek beraat ettirildi. Ümraniye Cezaevi dosyası dışında devam eden Bayrampaşa dosyasında da dava ancak 10 yıl sonra açılabildi.
"CEZASIZLIK DEVLET POLİTİKASI"
Katliamın yıl dönümünde Avukat Gülizar Tuncer ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri Evrensel'e konuştu.
Sağ kurtulan mahpuslara "isyan" ve "mala zarar verme"den dava açıldığını, operasyonda yer alan askerlere ise cezasızlığı öngören maddelerden davalar açıldığını söyleyen Avukat Gülizar Tuncer, geçtiğimiz ay görülen Ümraniye davasının beraatla bittiğini hatırlattı: “Askerler beraat ettirildi. Operasyonda bulunan askerlere çok sonraki süreçlerde dava açılması zorunluluğundan ötürü, "Faili belli olmayacak şekilde insan öldürme" suçundan dava açıldı ama cezasızlığın önünü açmak için "Kanunun verdiği yetkiyi yerine getirmek", "Amirlerin verdiği emri yerine getirmek" ve "Meşru müdafaada bulunmak" gibi yasa maddeleri sıralandı. Ama davalar sonuçlanırken, mahkemeler söz konusu bu maddelere dahi ihtiyaç duymadı. Aslında tüm bunlar cezasızlık öngören maddeler. İddianame hazırlanırken cezalandırılma talep edilirken de cezasızlık isteniyor. Dolayısıyla yapılan tüm yargılamalar göstermelik şekilde yapılmış oluyor. Cezasızlık bir devlet politikası.”
AİHM, TÜRKİYE'Yİ YAŞAM HAKKI İHLALİ VE İŞKENCE SUÇUNDAN MAHKUM ETMİŞTİ
Askerlere açılan davalardan Bayrampaşa davasının devam ettiğini ancak bu davanın da 10 yıl sonra açılabildiğini söyleyen Tuncer, “10 yıl sonra bile olayda müdahalede bulunanların isimlerinin yer aldığı liste gelmemişti, müdahale planı ortada yoktu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları sonrasında açıldı bu dava. Operasyondaki görevlilerin listesi ancak 13 yıl sonra, ‘TUFAN’ adı verilen müdahale planı ise 11 yıl sonra dosyaya girebildi. Biz sadece olay günü müdahalede bulunan güvenlik güçlerinin değil, onlara talimat verenlerin de yargılanmasını talep etmiştik” dedi.
"AİHM KARARLARINA RAĞMEN BİR ŞEY YAPILMIYOR"
İdari mahkemelerin bu katliamda "devletin kusuru" olduğunu yönünde karar aldığını hatırlatan Tuncer, “AİHM, Türkiye’yi yaşam hakkı ihlali ve işkence suçunu ihlalden mahkum etti. Bir yandan da böylesi kararlar var. Buna rağmen mahkemeler cezasızlık politikasını işletiyor. Esas olarak yargılanmasını istediğimiz kişiler bu kanlı eylemlerin emrini verenlerdir. Ancak hiçbir sonuç elde edemedik” ifadelerini kullandı.
YOLERİ: ONLARCA KANIT VAR, CEZA YOK!
Ümraniye davasının beraatle sonuçlandığını ancak dosyada birçok kanıt olduğunu söyleyen İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri de “Devletin kendi birimlerinden elde edilmiş, savcılığın araştırması sonucu elde edilmiş operasyon planları vardı. Bu operasyonları kimlerin gerçekleştirdiği, orada kullanılan silahlara, kimyasal gazlara ilişkin ilişkin dosyaya yansımış bilgiler vardı. Kimin ne şekilde öldüğüne ilişkin de bilgiler vardı. Yine incelemeler sırasında mahpusların silah kullanmadığı, hayatını kaybeden askerlerin de yine askerler tarafından açılan ateş neticesinde öldükleri ortaya çıkmıştı" dedi.
"KATLİAMIN AYDINLANMASI İÇİN ÇABAMIZ SÜRECEK"
Bayrampaşa davasının devam ettiğini söyleyen Yoleri, ancak bu davadan da çok umutlu olmadıklarını söyledi.
AİHM’ye yapılan çok sayıda başvuru olduğunu ve bu başvurularda Türkiye’nin yaşam hakkını ihlal etmekten ve işkence yasağını ihlal etmekten suçlu bulunduğunu hatırlatan vurgulayan Yoleri, “Görüyoruz ki deliller ışığında bağımsız bir değerlendirme yapılsa Türkiye’deki yargının da sanıklar hakkında ceza vermesi gerektiğini görüyoruz. Bu sürecin takipçisi olacağız. Hem avukatlar hem de mahpuslar bu süreci yakından takip ediyor. İnsan hakları savunucuları olarak bizler de bu katliamın aydınlatılması ve cezasızlık olgusunun bu katliam üzerinden kaldırılması için çabalarımızı sürdüreceğiz” diye belirtti.