2020 Bütçe Kanunu Teklifi, TBMM'de kabul edildi
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, tüm itirazlara rağmen TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Fotoğraf: Arda Küçükkaya/AA
Cumhurbaşkanlığı tarafından, 17 Ekim’de TBMM Başkanlığı’na sunulan 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin, Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki müzakerelerinin ardından TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeleri de sona erdi.
Son gün yapılan görüşmelerde, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin 16. maddesine kadar oylanması ve 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Teklifi’nin maddeleri oylandı.
2020 yılı bütçesi 329 oyla kabul edildi, 488 milletvekilinin katıldığı oylamada 159 ret oyu çıktı.
Öte yandan 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi de TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
2020 BÜTÇESİ GELİR ADALETSİZLİĞİNİ DAHA DA BOZACAK
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi için toplanan TBMM Genel Kurulu, 10 saat sürdü. 2020 yılı bütçe teklifi, AKP ve MHP’nin oylarıyla kabul edildi. Kabul edilen bütçeyi Evrensel'e değerlendiren Ekonomist Mustafa Sönmez, bütçe açığının yeni vergilerle kapatılmak istendiği, eğitim sağlık değil savaş harcamalarının artırıldığı, toplumsal gelir bölüşümünü daha da bozan bir bütçe olduğunu söyledi.
Bütçenin Meclis bütçesi olmadığına dikkat çeken Mustafa Sönmez, “Dolayısıyla halkı temsil eden, halkın bütçe hakkını kullandığı bir bütçe değil. Tamamen bir tek adam bütçesidir” dedi.
BÜTÇE AÇIĞI DARALMAYACAK
Bütçenin 2018-2019 krizini yönetmek ve derinleşmesini önlemek için yapılmış düzenlemelerin özeti olduğunu ifade eden Sönmez, şöyle devam etti: “Kriz süresince vergi gelirleri azalmış, bunun yerine Merkez Bankası kaynakları bütçeye transfer edilerek, imar affı gibi bir defalık gelirler kullanılarak harcamalar karşılanmaya çalışılmışsa da gerçekte bütçe büyük açık vermiştir. 2020 yılında da bu açığın daralması söz konusu olmayacaktır.”
Değerli konut vergisi adı altında yeni vergiler salındığına dikkat çeken Sönmez, “Doğal gaz ve elektrik zamları vergi yerine geçmiştir. Harcamaları daha çok alt sınıflara yıkılan vergi ve zamlarla karşılama yoluna gitmişlerdir. Eğitim ve sağlık harcamaları yerine savaş harcamalarını çoğaltmışlar, bu anlamda toplumsal gelir bölüşümünü daha da bozan bir bütçe pratiği yaşanmıştır” diye konuştu.
VERGİ YÜKÜ ÜCRETLİLERİN ÜZERİNDE
Vergi yükünün her zaman olduğu gibi yine ücretli sınıfın sırtında olduğunu dile getiren Sönmez, devam etti: “Bu yükü biraz olsun azaltacak asgari ücret düzenlemesi de Cumhurbaşkanı’nın jestine terk edilmiştir. Bu kabul edilemez. Asgari ücretin tespiti ve miktarı çok daha adil bütün tarafları sürece katan adaletsizliği azaltacak bir yöntemle ele alınmalıdır.”
2020’de de bu tablonun değişmeyeceğini vurgulayan Sönmez, 2020 bütçesinin daha çok faiz harcamalarına ve mega proje denen batık projelerin finansmanına kullanılacağını ifade etti. 2020’de bütçe açığı ve bu açıktan kaynaklanan sorunların ekonomi gündeminin ön sıralarına çıkacağı öngörüsünde bulunan Sönmez, “Saray bütçeleri her tür denetimden ve şeffaflıktan uzaktır. Bu yönüyle de gelecekte mutlaka hesap sorulacak siyasi pratiklerden biri olacaktır” dedi.
BÜTÇE YOKSULLAŞMAYA NEDEN OLACAK
MA’ya konuşan Akademisyen Özgür Müftüoğlu, bütçenin daha önceki bütçelerde olduğu gibi yangından mal kaçırırcasına çıkarıldığını belirterek “Toplumun büyük bir kısmı bu bütçenin kendisine ne getirdiğini ne götürdüğünü bilmiyor. Dolayısıyla son derece antidemokratik bir ortamda gerçekleşmiş, toplumun kaynaklarını siyasi iktidarın kendi istediği gibi kullanmasını sağlayan bir bütçe meclisten geçti” dedi. Bütçenin gelirlerinin büyük ölçüde toplumdan alınacağını ifade eden Müftüoğlu, şunları söyledi: “Önümüzdeki dönemde hem vergilerdeki hem diğer kalemlerdeki artış topluma yansıyacak. Satın aldığımız ürünleri ya da cebimize giren gelirleri daha da düşürecek. Bu da iktidar ve bir avuç sermayedarın bütçeden nemalanmasına, toplumun büyük kesiminin de yoksullaşmasına neden olacak.”
Suriye ve Libya’daki çatışma süreçlerinden kaynaklı bütçede önemli bir payı silah sanayine aktarıldığına dikkati çeken Müftüoğlu, “Büyük pay silahlanmaya aktığı için toplumun temel ihtiyaçları olan eğitim, sağlık, yatırım gibi alanlara kaynak kalmıyor. Emeklilikte yaşa takılanlarda gördüğümüz gibi ‘bütçede açık oluyor’ denilerek insanların kazanılmış hakları dahi verilmiyor” diye konuştu. Türkiye’nin yatırım yapmak yerine Kanal İstanbul gibi hayali projelerle oyalandığını aktaran Müftüoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye’nin üretime yönelik yatırıma ihtiyacı var. Türkiye küresel süreç içerisinde bundan önceki dönemlere göre daha geri bir yere düştü. Gelecek dönem Türkiye eldeki kamu arazilerinin, kaynaklarının satıldığı, bir yağma alanı haline gelecektir. Bu durum ülkeyi daha da çoraklaştıracak.” (EKONOMİ SERVİSİ)