Lüleburgaz Emek Platformu: Vergide adalet, insanca yaşanacak asgari ücret
DİSK, Türk-İş ve KESK’e bağlı sendikalardan oluşan Lüleburgaz Emek Platformu "Vergide adalet, insanca asgari ücret" talebiyle basın açıklaması düzenledi.
DİSK, Türk-İş ve KESK’e bağlı sendikalardan oluşan Lüleburgaz Emek Platformu, "Vergide Adalet, İnsanca Yaşanacak Asgari Ücret" başlığıyla basın açıklaması yaptı. Üçgen Park’ta, gerçekleştirilen basın açıklamasına sendika yöneticileri, sendika üyeleri ve siyasi parti temsilcileri katıldı.
Burda konuşan Petrol-İş Trakya Şube Başkanı Ercan Yavuz konuşmasında ülkede asgari ücretle çalışan işçi sayısının, Avrupa ülkelerinin dört katından fazla olduğunu, bu nedenle asgari ücretin milyonlarca insanı ilgilendirdiğine vurgu yaptı. İşçilerin düşük ücretle çalıştırıldıklarını, işçilerin patronlardan çok vergi verdiğini, maaşlarından kesilen verginin dışında, bir de dolaylı vergi verdiklerini söyleyen Yavuz, “az kazanandan az, çok kazanandan çok” vergi alınması gerektiğini söyledi. Yavuz, işsizlik fonuna patronlar tarafından kullanılmasına son verilmesi gerektiğini de ifade etti.
"YOKSULLUKLA MÜCADELE ETMEK BU MUDUR?
Basın açıklamasını, DİSK/Gıda-İş Trakya Bölge Temsilcisi Cengiz Atlı yaptı.
Atlı, yoksulluk sınırının 6.850 TL, açlık sınırının 2.103 TL olduğunu ancak asgari ücretin Asgari Geçim İndirimi ile birlikte 2.019 lira olduğunu belirterek "‘Sosyal devletten yanayım’ diyen, ‘fakir fukaranın hakkını yedirmem’ diyen, iktidara geldiğinden beri ‘yoksulluk ile mücadele’ edeceğini söyleyen siyasi iktidarın, milyonlarca işçiye reva gördüğü ücret bu; 2.019 Türk Lirası… Avrupa’da, asgari ücretle çalışan işçilerin oranı, %8 ila %9. Bu oran bizim ülkemizde, %43’tür… Ve çok ilginçtir, hükümet, asgari ücretle çalışan işçi sayısını, ‘devlet sırrı’ gibi saklıyor, açıklamıyor! 2014 yılında açıklanan rakamlara göre bu sayı, 5 milyon civarındaydı. Bugün için asgari ücretli işçi sayısının hızla artarak, 10 milyonu çok çok aştığı söyleniyor. Bu sayıya; asgari ücretli işçilerin aile fertlerini, asgari ücretin de altında kayıt dış çalışan merdiven altı işçilerini ve işsizleri de katarsak, nüfusun yarıdan fazlası açlık ve yoksullukla boğuşmaktadır!" diye konuştu. Atlı, "Sosyal devlet bu mudur? Fakir fukaranın hakkını vermek bu mudur? Yoksullukla mücadele etmek bu mudur? Hakkın ve adaletin yanında durmak bu mudur; en yüksek sesle soruyoruz, bu mudur?" diye sordu.
Atlı, on milyonlarca işçiye söyleneni ise "İşçi ve emekçilere eşini ve çocuklarını yanına alıp sinemaya, tiyatroya, tatile, eğlenceye gitmeyeceksiniz, evinize kitap, gazete, dergi alıp okumayacaksınız, çocuklarınızı okutmayacaksınız, yedirmeyeceksiniz, giydirmeyeceksiniz; onların eline oyuncak, altına bisiklet almayacaksınız, sağlıklı beslenmeyeceksiniz, yaşamayaksınız, kışın kardan, yağmurdan, soğuktan; yazın sıcaktan korunmayacaksınız, örgütlenmeyeceksiniz, sendikalı olmayacaksınız, hak aramayacaksınız, iş güvencesi istemeyeceksiniz" diye ifade etti.
"BİZ DURDUK MU HAYAT DURUR"
Atlı'nın konuşmasının devamı şöyle oldu:
"Söz dinleyip patronlara itaat edecek!.. Etliye, sütlüye karışmayacak!.. Sadece karnını doyuracak, yatıp uyuyacak, uyanınca makinenin başına geçip çalışacak, patronlara artı değer üretecek!.. İşçiden açıkça istenen modern köleliktir… Bunun başka bir adı yoktur, bunun adı ‘modern kölelik’tir, karın tokluğuna çalışmaktır!..
Ancak, ‘karın tokluğuna çalışmak’ da yetmiyor bunlara… Artı değeri ürettikleri gibi, vergiyi de işçi ve emekçiler veriyor. Kendi keyiflerine göre belirledikleri asgari ücretten alıyorlar, yediğimizden, içtiğimizden, giydiğimizden, gezdiğimizden, okuduğumuzdan, yazdığımızdan, konuştuğumuzdan, dinlediğimizden, baktığımızdan; her şeyimizden vergi alıyorlar!
Ancak bu böyle gitmez, gitmemeli… Birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirmeliyiz. Sesimizi, soluğumuzu, mücadelemizi büyütmeliyiz. Yaşadıklarımız şunu açıkça göstermiştir ki:
Biz sindikçe, biz sustukça, biz bölündükçe, biz kendi sorunumuza sahip çıkmadıkça, biz onun bunun peşinden koştukça, biz sindiğimiz, sustuğumuz, korktuğumuz, oturduğumuz yerden bir kurtarıcı beklemeye devam ettikçe; bunlar bizim tepemizden inmeyecekler, daha acımasız, daha saldırgan, daha doyumsuz olacaklar; kanımızı emmeyi sürdüreceklerdir.
Oysa hayatı yaratan biziz, dünya bizim ellerimizin üzerinde dönüyor!.. Biz durduk mu; hayat durur!.. Bunu en iyi bilenler, kanımızı emenledir, bizi köle yerine koyanlardır, bize ve ailemize bu dünyayı zehir edenlerdir…"
"BİRLEŞTİĞİMİZDE KAZANAN BİZ OLACAĞIZ"
Atlı konuşmasının sonunda talepleri sıraladı:
- Asgari ücret, beş kişilik bir ailenin insanca yaşayabileceği bir düzeye çıkarılsın
- Asgari ücretten vergi alınmasın
- Vergi, az kazanandan değil, çok kazanandan; yani alın terimizi sömürenlerden alınsın
- Örgütlenmenin, hak aramanın, grev yapmanın önündeki tüm engeller kaldırılsın
- Ekonomik krizin sorumlusu biz değiliz; sorumlusu kimlerse faturayı onlar ödesin
- Eğitim ve sağlık nitelikli ve parasız hale getirilsin
- Çalışma süreleri, ücretler düşürülmeden azaltılarak, toplanan vergiler yatırıma yönlendirilerek, işsizlere yeni iş olanakları yaratılsın
- Çalışma koşulları düzeltilsin, işten atmalar yasaklansın, kayıt dışı çalışma önlensin
İşçi ve emekçilerin taleplerinin ortak olduğunu belirten Atlı, "Bizler bu taleplerin etrafında birleşmeli, kavgamızı güçlendirmeliyiz. Bunu yaptığımızda kazanan biz olacağız" dedi.
Basın açıklaması "Birleşe birleşe kazanacağız!", "Yaşasın iş, ekmek, özgürlük mücadelemiz!" sloganlarıyla sonlandı. (Lüleburgaz/EVRENSEL)