Ekrem İmamoğlu: Kanal İstanbul protokolü İBB meclisinin onayı alınmadan imzalanmış

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediyenin Kanal İstanbul projesine meclis üyelerinin onayı alınmadan dahil edildiğini ifade etti.

25 Aralık 2019 05:39
Son Güncellenme Tarihi: 25 Aralık 2019 09:20
Paylaş

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu “Kanal İstanbul” tartışmasına ilişkin İBB’nin Saraçhane’deki binasında basın toplantısı gerçekleştirdi.

“İstanbul’a katmerli ihanet projesi” olarak nitelediği Kanal İstanbul’a neden karşı olduklarını 15 maddede açıklayan İmamoğlu, “Kanal İstanbul bir ihanet, cinayet projesidir. Kimlere ne rant vadedilmiş olursa olsun, derhal vazgeçilmelidir. İstanbul kimsenin babasının çiftliği değildir” dedi.

Protokolden neden çekildiklerini de anlatan İmamoğlu, “Bu protokol hukuksuzdu, atanmış İBB Başkanı tarafından Meclis kararı olmadan imzalanmıştı” dedi. Proje ile birlikte ortaya çıkan rant haritasına da değinen İmamoğlu, “Bakan arsa hareketi yok, diyor. 2011’den bu yana bu bölgedeki arsa hareketi 30 milyon metrekareyi bulmuş. En büyük arazisi olan ilk 3 şirket Arapların” dedi.

“İMZALANIRKEN MECLİS KARARI ALINMAMIŞ”

15 maddede belirtilen gerekçeler nedeniyle projeden çekildiklerini belirten İmamoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un “Meclis kararı olmadan İBB protokolden çekilemez açıklamasına yanıt verdi. Protokolün zaten Meclis kararı olmadan imzalandığının altını çizen İmamoğlu, “Bu protokol, atanmış geçici büyükşehir belediye başkanı tarafından, meclis kararı olmadan imzalandığı için zaten hukuksuzdur. İmzalandıktan 2 ay sonra Meclis tarafından karar alınmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla hukuksuzluğu geri almak benim görevimdir. Bakanın dünkü açıklaması tamamen bilgisizlikten kaynaklanıyor. 23 Haziran’da millet bize ‘Bu şehirde yapılan yanlışlara göz at, hukuksuzluğu gider’ dedi. Biz de buradan aldığımız yetkiyi kullanıyoruz. İstanbul sahipsiz değildir” dedi

RANT HARİTASINI ÇIKARDI: 30 MİLYON METREKARELİK ARSA HAREKETİ VAR, EN BÜYÜK ARAZİSİ OLAN İLK 3 ŞİRKET ARAP ŞİRKETİ

İmamoğlu, Kanal İstanbul üzerinden çıkarılan rant haritalarına ilişkim, “Kanal İstanbul güzergahı üzerinde arsa rantına müsaade etmedik. Bir vatandaşın, bireyin, şirketin arsa toplaması söz konusu değildir’ diyen Kurum’a rakamlarla yanıt verdi. “Bölgedeki arsa hareketi 30 milyon metrekareyi bulmuştur” diyen İmamoğlu, “Çevre ve Şehircilik Bakanı böyle konuşmamalı. ‘Arsa hareketi yok’ deniyor ancak 30 milyon metrekarelik arsa hareketi var. Tarım alanı olan bu alanlara bu ilgi niye diye merak ediyoruz? Bir de şunu da ekleyeyim, en büyük arazisi olan ilk 3 şirket Arap şirketi. Bakan isterse kendisiyle paylaşırız. Bizden detay isterlerse veririz” diye konuştu.

"OCAK AYINDA İKİ ÇALIŞTAY"

Ocak ayında Kanal İstanbul ve su çalıştayı yapacaklarını belirten İmamoğlu, “Buradan herkese çağrı yapıyoruz, bakanlara da çağrı yapıyoruz. Ey bakanlar, halkı bilgilendirmek zorundasınız, bir kişiyi değil halkı, halkı! Bu şehirde hiç kimse ‘ben yaptım oldu’ diyemez, İstanbul kimsenin babasının çiftliği değildir, İstanbul 16 milyon İstanbullunun 82 milyonluk Türkiye’nindir. Bu kente ihanet edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi.

İmamoğlu’nun Kanal İstanbul’a dair 15 başlıkta topladığı itirazlar şöyle:

1- KANAL İSTANBUL SUSUZLUK DEMEKTİR

Projenin getirdiği en büyük tehlike, Terkos Gölü’ne karışacak tuzlu su ile gölün, ebediyen su kaynağı sıfatını yitirecek olmasıdır. Terkos Gölü havzası, İstanbul ve çevresi için bir depolama alanıdır. Kanal İstanbul inşa edilirse, her şeyden önce bu muazzam su kaynağı yok olacak.  Sazlıdere Barajı, aynen apar topar kapatılan Atatürk Havalimanı gibi, tümüyle işlevsiz kalacak. Şu anda Sazlıdere - İkitelli sistemi ile Terkos, ikisi birlikte İstanbul’un tüm su ihtiyacının yüzde 29’a yakınını karşılıyor. 15 yıl sonra ise 7,5 milyon insanın su ihtiyacını karşılayacak. 427 milyon metreküp içme suyu rezervi yok ediliyor. Sadece yer üstü su kaynakları değil, yer altı su kaynakları da yok olacak. Kayalardaki çatlak ve kırıklardan yer altı sularına tuzlu su sızacak. Bu ihtimalle savaş ve doğal afetlerde kullanılabilecek yeraltı sularını kaybetme riski ile karşı karşıyayız.

Bunun karşılığında sükse alacağız, kime alacağız belli değil. Ama işte susuzluk karşılığında sükse alacağız.

2- KANAL İSTANBUL DEPREM RİSKİNİ TETİKLER

Küçükçekmece Gölü’nden 3 fay hattı geçiyor. Ne diyeyim? Öyle raporlara, öyle değişiklikler geliyor ki bir gecede; ‘Fay hattını değiştirdik’ de diyebilir hükümet. Proje 1., 2., ve 3. derece deprem bölgelerinde kalıyor. 11 kilometre mesafeden Kuzey Anadolu fay hattı, 30 kilometre mesafeden Çınarcık fay hattı geçiyor. Bilim insanları, Kanal İstanbul Projesi’nin, yeryüzü ve yeraltı gerilme dengelerini bozacağını söylüyor. İnşaat ile ortaya çıkacak aşırı yüklemelerin, yeni depremleri davet edeceğini, depremlerin şiddetini artıracağını söylüyor. Plana göre; kanalın Marmara girişi olan Avcılar Denizköşkler’de 631 bin metrekarelik denize dolgu ile konteynır limanı yapılacak. Bu liman da risk altında. Olası büyük İstanbul depreminin, 6 metre yükseklikte dalgalar yaratacağı konusu bilim adamlarınca ortaya konuluyor. Tsunamiyle o liman da sular altında kalacak.  Göz göre göre, kendi elimizle, kendi bütçemizle felakete niye davetiye çıkarıyoruz diye.

3- KANAL İSTANBUL İSTANBUL’UN DOĞASINI KATLETMEK DEMEK

Sayın Cumhurbaşkanı’nın animasyon filmle millete izlettiğine göre; ‘Görmüyor musunuz? Çok güzel’ diye tariflediğini de gördüm. Kanalın etrafında 50-60 katlı dev gökdelenler, dizi dizi dizilmişler. ‘Bakın, ne kadar güzel’ diye anlatıyorlar bunu. Yine beton, yine rant, yine çevre katliamı. İnşa edilecek kanal çevresindeki yapılaşma, kısa zamanda sıcaklık-nem-rüzgar rejimini değiştirerek, İstanbul’u bir ısı adasına çevirecek. Zaten ‘Bu kente ihanet ettik’ diyenler, bu hayati yasaya hiç dikkat etmedikleri için, bugün İstanbul’un başı doğa ile dertte.”

Kanal projesi ile, projenin inşaatıyla, 23 milyon metrekare orman alanı, 136 milyon metrekarelik çok verimli tarım ve orman alanı, sonsuza kadar ortadan kaldırılmış olacak. Kanalın inşa edilmesiyle; Küçükçekmece Lagünü’nden Sazlıdere Barajı’na kadar olan sulak ve bataklık alan, yok edilecek. Bölge kuşların göç yolu, üreme ve dinlenme bölgesi. Yok olacak ormanlık ve sulak alanlar yaban hayvanlarının yuvası. Bu kentin balığından kuşuna, yaban hayvanlarından bitkisine sahip çıkmazsak, nasıl hayatta kalabiliriz? Hayatta kalamayız.

4- KANAL, İSTANBUL TARİHİNİN TALANI DEMEK

“Boğaz’ın tarihi dokusunun korunması”, proje için gerekçe olarak gösteriliyor. ÇED Başvuru Dosyası’nda, Boğaz trafiğinde iddia edildiği gibi yıllara göre bir artış değil, tam tersine özellikle son 10 yılda yüzde 22,46’lık bir azalış gözlenmektedir. Oysa ki, projeyle birlikte 17 milyon metrekarelik SİT alanı etkilenmektedir. Küçükçekmece Gölü kıyısında yer alan Bathenoa Antik Kenti olsun, İstanbul’daki ilk yerleşmelerden biri olan Yarımburgaz Mağaraları olsun, daha nice antik hazineler olsun, muazzam bir tarihi zenginlik proje tarafından yutulacak. Tarihe ve tarihi değerlere neden zulmediyorsunuz?

5- KANAL İSTANBUL YENİ VERGİ YÜKÜ DEMEK

Kanal İstanbul 100 milyar liralık yeni vergi yükü demektir. Ben bunu iki ile çarparım, yanılmam. İnşaat maliyetini bırakın, özel şahıslara ait malların kamulaştırma bedeli bile insanların sırtına yüklenecek.

Ülke ekonomisi bunca dardayken, ülke nüfusunun yarısı yoksulluk sınırında yaşarken, işsizlik almış başını gitmişken, üniversiteli gençlerimiz her yerde iş arıyorken siz, şurada 420 kişilik işe 25 bin kişi başvuruyorken devlet olarak ayakta durabilmek için varlık vergisi benzeri değerli konut vergilerine bel bağlayacak noktaya gelmişken, kimi kandırıyorsunuz? Bakanlığın ilk tahminlerine göre 75 milyar maliyet ve bunun yanı sıra İBB’ye yüklediğiniz 23-35 milyarlık maliyetle bu gereksiz işe kalkıyorsunuz.

6- KANAL İSTANBUL, İBB’NİN SIRTINA 23 MİLYAR LİRALIK MALİYET DEMEK

İBB’nin sadece 2 kurumuna bile milyarlarca liralık maliyet çıkıyor. Tahsisler ve yol yapımları yüzünden, Kanal İstanbul projesinin sadece İBB’ye maliyeti milyarlarla, eski parayla katrilyonlarla ifade ettiğimiz rakamlar. Bu rakam, İBB’nin 2020 yıllık bütçesinden neredeyse yüzde 50 fazladır. Yani her bir İstanbulluyu asgari ücret kadar bir ödemeden, 4 kişilik her bir aileyi, yaklaşık olarak 5.000 liranın üzerinde gereksiz bir vergi yükünden korumuş oluyoruz.

7- KANAL İSTANBUL GELİR RÜYASI GÖRMEK DEMEK

‘Orta Amerika’da Panama Kanalı, Mısır’da Süveyş kanalı yapıldı. O ülkeler buradan büyük para kazandı. Türkiye’nin kazanmasını istemiyorsunuz’ deniyor.

Panama Kanalı, gemilerin yolunu 13 bin kilometre kısaltıyor. Süveyş Kanalı, gemilerin yolunu 6 bin kilometre yolunu kısaltıyor. Gemiler, o yüzden iki kanala para ödeyerek o kanallardan geçiyorlar Peki Kanal İstanbul? Sıfır.

Kanal İstanbul, gemilerin yolunu kısaltmıyor ama İstanbulluların hayatını kısaltıyor.

8- KANAL İSTANBUL MİLYONLARI TRAFİKTE İKİ KAT PERİŞAN ETMEK DEMEK

İnşaatın başlamasıyla TEM ve E5, sık sık trafiğe kapatılacak. 6-7 yıllık inşaat sürecinden bahsediyorlar. İstanbul trafiğinde yaşanacak problemlerin boyutu belirsiz. Ayrıca Kanal İstanbul projesi ile halen planlanmış olan Mahmutbey-Esenyurt ve Sefaköy – TÜYAP - Beylikdüzü metro hatlarını de etkileniyor. Bu bölgelere hızla metro getirmemiz gerekirken, milyonlarca insanın ulaşımını kolaylaştıracak 2 hatta daha fazla metro hattını inşa etmek varken, neden milyonlara trafikte zulmü reva görüyorsunuz?

Çizgi film çizerleri kızdı bana, yanlış anlaşılmasın, ben yaratıcılığınıza saygı duyuyorum, yani onu çizgi ile anlatmak kolay diyorum, yapmak demek İstanbullulara nedeni belirsiz bir çile. İnsanlar metro hattını bekliyor, bunları yapmak varken İstanbulluları neden daha büyük bir trafik çilesinin içine atıyorsunuz?

O yüzden Allah akıl versin diyorum, 16 milyon hep birlikte Allah akıl versin diyelim.

9- KANAL İSTANBUL, 50 YILLIK HAFRİYAT DEMEK

Kanal İstanbul projesini yapmak için ortaya çıkacak hafriyat ise tam bir muamma. Ulaştırma uzmanları, bunun simülasyonunu yapamazlar. Simülasyon da bile kamyonlar birbirine çarpar. Kanal İnşaatından çıkacak hafriyatın 2 milyar metreküpe ulaşmasını bekliyoruz. İstanbul’un yıllık hafriyat hazmetme kapasitesi 40 milyon metreküp. İstanbul’da 50 yılda çıkabilecek hafriyat toplamı sadece Kanal İstanbul’dan çıkıyor. Bu hafriyat, 10 bini aşkın hafriyat kamyonu ile taşınacak. Yani İstanbul trafiğine günlük, 10 bin hafriyat kamyonu daha katılacak. Allah aşkına biz, bunu niye yapıyoruz?

10- KANAL İSTANBUL DEMEK İSTANBUL’A 1,2 MİLYON YENİ NÜFUS DEMEK

Kanal İstanbul inşa edildiğinde, yapılacak olan yeni yerleşim birimlerine 1.2 milyon yeni nüfus gelecek. Bu, 1.2 milyonla kalmaz. Ben, “2 milyon olur bu’ dedim ama beni dinlemediler. Sadece proje yüzünden İstanbul trafiği içinde 3.4 milyon yeni yolculuk oluşacak. Bu da İstanbul trafiğinin en az yüzde 10 artması demek. Kaynaklarımızla bu şehrin kangren olmuş trafiğini çözmek varken, neden trafiği tümden durduracak yeni sorunları bu kente sağlama çabası içerisindesiniz?

11- KANAL İSTANBUL DEMEK 8 MİLYONLUK NÜFUSU BİR ADAYA HAPSETMEK DEMEK

İstanbul Boğazı ile yeni açılacak kanal arasına oluşacak olan adaya, 8 milyonluk bir nüfusun hapsedilmesi gibi bir durum da ortaya çıkıyor. Akıl tutulmasıyla dayatılan bu projeyle, ülkenin deprem riski en yüksek bölgesine 8 milyon insanı hapsetmiş oluyorsunuz. Deprem anında bu nüfusun güvenliğini nasıl sağlayacaksınız? Tam bir can pazarına dönecek o kritik anda milyonlarca İstanbulluyu başka bir coğrafyaya nasıl nakledeceksiniz?

Hakikaten bizden bu projeye ‘Evet’ dememizi nasıl bekliyorsunuz?

12- KANAL İSTANBUL, MONTRÖ RÜYASI GÖRMEK DEMEK

Montrö üzerinden gidiyoruz o zaman anlatalım: Montrö sözleşmesi anlatıldığı gibi olumsuz değil, Türkiye’yi ve Karadeniz’e kayısı olan ülkeleri koruyan bir sözleşmedir. Unutmayın; iki Alman zırhlısı Boğaz’dan girip Sivastopol’u bombaladığı için Osmanlı 1. Dünya Savaşı’na girdi. Bakın bu anlaşma sayesinde, neredeyse 90 yıldır Karadeniz, bir barış denizi.

Savaş çıkarmak için ihtiyaç duyulan bir askeri filo, Montrö sayesinde, Karadeniz’e giremez. Kanal İstanbul açıldığı takdirde, bu koruma kalkanı ortadan kalkacak. Kanalla Türkiye para kazanacak savı, uluslararası hukuk karşısında geçersiz, aldatmacadır. Siz rüya görüyor olabilirsiniz, ama bizim işimiz gerçeklerle. Bizim sükse yapmak gibi bir derdimiz yok. Bizim, bu ülke insanlarına mutluluk getirmek gibi derdimiz var.

13- KANAL İSTANBUL DEMEK KARADENİZ BALIKLARINI VE BALIKÇILIĞINI YOK ETMEK DEMEKTİR

Kanalın inşa edilmesiyle binlerce yıldır var olan doğal denge bozulacak. Bunu su bilimcileri söylüyor. Karadeniz’de tuzlu su miktarı artacak ve doğal dengesi bozulacak. Hem Marmara’da hem de Karadeniz’de balık da yok olacak balıkçılık da bitecek. Az oksijenli su Marmara’yı kaplayacak ve tüm Marmara, bir zaman Haliç’in koktuğu gibi kokacak.

Küçükçekmece Lagünü’nün dip çamuru da olduğu gibi Marmara denizine akacak. Tüm vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum. Allah İstanbul’umuzu bu kadar güzel ve dengeli donatmışken, onun kurduğu bu düzeni yok etmeye çalışmanın vebali o kadar büyük ki.

14- KANAL İSTANBUL MANEVİYATI YOK ETMEK DEMEKTİR

Mezarlıklar Müdürlüğü’müzün verdiği rapora göre; kanal projesiyle Arnavutköy’deki Baklalı, Roman ve Yeniköy Mezarlıkları çok net proje alanında kalıyor. Yani burada yakınları yatan insanlar, bu mezarları başka bir yere nakletmek zorunda kalacaklar. Hiçbir millet, ecdadına böyle davranamaz. Yapmayın bu zulmü.

15- KANAL İSTANBUL BU MEMLEKETİ DEĞİL KENDİNİ SEVMEKTİR.

Kamu adına karar verenlerin önceliği milletin canını, malını korumaktır; denizi, kuşları, tarımı, canlıları korumaktır. Bunca insan işsizken, yoksulken, çocuklar yeterince beslenemezken bizim önceliğimiz Kanal İstanbul olamaz. Birileri para kazanacak diye bu kadim şehrin, suyunun, doğal çevresinin yok edilmesine izin vermeyeceğiz. Bu proje her yönüyle felaket, ihanet ve cinayet projesidir. Özetle diyoruz ki, gerçekten diyoruz ki “Ya kanal ya İstanbul.”

KANAL İSTANBUL YERİNE YAPILABİLECEKLER

Ekrem İmamoğlu basın açıklamasında Kanal İstanbul ile ilgili itirazlarını sıraladıktan sonra Kanal Projesi yerine en az 9 tane daha Marmaray yapılabileceğini söyledi. Projeye aktarılacak parayla İstanbul’daki tüm riskli binaların yeniden yapılabileceğini belirten İmamoğlu, “Bu proje, İstanbul’a katmerli ihanet projesidir. 3 çocuk babası Ekrem İmamoğlu olarak bu sevdadan bir an önce vazgeçmenizi öneriyorum” dedi.

“İSTANBULLULAR HUKUKLA DEMOKRASİ DERSİ VERECEK”

İmamoğlu, “Kanal İstanbul ile ilgili halk oylaması sorusunun şöyle yanıtladı: “Hiç olmadığı kadar İstanbullular fikir sahibi oluyor. Bize ‘Otur işine bak, sükse yapacağız, sen ne anlarsın’ diyorlar. Biz işime bakıyoruz, oturup işine bakanlar gitti. Seferberlik şeklinde İstanbullular hukukla, dilekçeyle süreci çözüme kavuşturacak. Göreceksiniz, İstanbullular demokrasi dersi verecek. “İBB’yi devrenden çıkararak bu projeyi yapmak söz konusu mu?” sorusuna ise, “Evet mümkündür ama çiğnetmeyeceğiz. Ben seçildiğimde ‘vermezler’ diyorlardı ama işte buradayım. O yüzden 16 milyon insan var, onların aklı vicdanı var” yanıtını verdi. (İstanbul/EVRENSEL)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Noel kutlamalarında barış mesajı

SONRAKİ HABER

Irak'ta IŞİD saldırısı: 5 ölü, 10 yaralı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa