Selçuk Mızraklı ilk duruşmasında tahliye edilmedi: Kürtlerin iradesi hiçe sayılmıştır
Selçuk Mızraklı hakkında açılan davanın ilk duruşmasında tutukluluk halinin devamına karar verildi. Mızraklı, suçlamalara "mesnetsiz" diyerek "Kürt yurttaşların iradesi hiçe sayılmıştır" dedi.
Fotoğraf: DHA
Fırat TOPAL
Diyarbakır
Yerine kayyum atandıktan sonra tutuklanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye (DBB) Eş Başkanı Selçuk Mızraklı hakkında açılan davanın ilk duruşması görüldü. Tahliye edilmeyen Mızraklı, kendisine yönelik yapılan suçlamalar için "mesnetsiz" ifadesini kullanarak "Kürt yurttaşların iradesi hiçe sayılmıştır" dedi.
DBB eş başkanıyken 19 Ağustos'ta görevden alınıp yerine kayyum atanan Selçuk Mızraklı’nın, itirafçı Hicran Berna Ayverdi’nin ifadeleri doğrultusunda, 22 Ekim’de tutuklanıp hakkında "terör örgütü üyesi olmak" iddiasıyla 7 yıl 6 ay ile 15 yıl arasında değişen hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması, bugün Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Duruşmayı takip etmek üzere adliyeye gelenler arasında DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, DTK Eş Başkanı Bedran Öztürk, HDP milletvekilleri ve Diyarbakır İl Örgütü, CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın, KKP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, Emek Partisi MYK Üyesi Yusuf Karataş, Mardin Baro Başkanı Av. İsmail Elik, Saadet Partisi Milletvekili Cihangir İslam, Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu ile bazı kitle örgütü temsilcileri de yer aldı.
"KAYYUM REZALETİNİ PERDELEME ÇALIŞMASIDIR"
Mızraklı, yargılandığı duruşmaya tutuklu bulunduğu Kayseri Bünyan T2 Ceza İnfaz Kurumundan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılarak savunma yaptı.
Kendisine yönelik suçlamaları "mesnetsiz" olarak tanımlayan Mızraklı, “Kovuşturmanın neresi doğru? Bilgi ve belge yok. 700 km uzaktan savunma yapıyorum. Kayyum tehdidine karşı demokrasiye olan inancımızla seçimlere girdik. Bu kayyum rezaletini perdeleme çalışmasıdır. Kürt yurttaşların iradesi hiçe sayılmıştır” dedi.
"HAKİKAT ORTAYA ÇIKACAKTIR"
Davanın hukuki değil, siyasi olduğunu ifade eden Mızraklı, HDP’yi karalamanın iktidarın politikasına dönüştüğünü söyledi. İtirafçının kendisine yönelik suçlamalara değinen Mızraklı, "Tereyağından kıl çeker gibi ameliyat yapılmış gibi anlatılıyor. İtirafçı benim aleyhime ifade verip serbest bırakılıyor. Gizli dosyanın bilgileri basına sızdırılmış. Acılan dava siyasidir. Hakikat ortaya çıkacaktır" diye konuştu.
"SARMAŞIK DERNEĞİ BU KENTİN EN BÜYÜK NÜFUSLU AİLESİDİR"
Sarmaşık Derneğinde yoksullukla mücadele eden kitle örgütlerine rehberlik ettiklerini belirten Mızraklı, "İçişleri Bakanlığı tarafından denetlenmiş, takdir edilmiştir. Yoksullar rencide edilmeden bir kentli çalışmasıdır. Sarmaşık Derneği bu kentin en büyük nüfuslu ailesidir" sözleri ile suçlamaları ret etti.
İTİRAFÇI İFADESİNDE ISRARLI
Duruşmaya SEGBİS sistemiyle görüntüsü karartılarak katılan itirafçı Hicran Berna Ayverdi, Mızraklı ile aynı hastanede çalıştıklarını söyledi. Mızraklı’nın "terör örgütü üyesini" ameliyat ettiğine ilişkin ifadesini tekrarlayan Hicran Berna Ayverdi, "Kendisi yurtsever bir insan. DTK olsun, ameliyathanede olsun kendisi ideolojik olarak konuşurdu. Terör örgütü üyesi yoğun bakımdaydı. Mızraklı tarafından ameliyat edilmiş sabahında gönderilmişti" dedi. Avukatların sorularını yanıtlamak istemediğini söyleyen Hicran A, "Hedef gösterildim. Birçok defa ifade verdim. İfade vermeye devam edeceğim. Ben bu ifadeleri kendi özgür irademle verdim. Ne fiziki ne psikolojik şiddete maruz kalmadım" dedi.
TANIK AHMET ANAÇ: KAYIT DIŞI HASTA ALMAK MÜMKÜN DEĞİL
O tarihte hastanede çalışan doktorlar tanık sıfatıyla ifade verdi.
Selçuk Mızraklı ile aynı dönemde hastanede çalışan Anestezi Uzmanı Uzman Dr. Ahmet Anaç, tanık sıfatıyla ifade verdi. Mızraklı ile 10 yıl aynı hastanede birlikte çalıştıklarını anlatan Anaç, hastanın kayıt altına alınmadan hastaneye kabul edilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Ameliyata hazırlık yapılmadan, bizzat kendisinin kontrolünden geçmeden hastanın ameliyata alınmayacağını anlatan Anaç, “Kayıt dışı hastanın alınması mümkün değil. Hastane giriş şekli ya acil ya poliklinikten yapılır. Prosedürü atlamak mümkün değil. Bunu 20 kişi ayarlayarak yapmak lazım. Bu mümkün değil. Bir sivilce işlemi dahi kayıtsız alınamaz" dedi.
TANIK: BAĞIRSAK AMELİYATI OLAN BİRİNİN TABURCU OLMASI İMKANSIZ
Ameliyata hazırlık yapılmadan, bizzat kendisinin kontrolünden geçmeden hastanın ameliyata alınmayacağını anlatan tanık Anaç, Mızraklı’nın yaptığı iddia edilen ameliyat türünün riskine dikkat çekti. Bağırsak düğümlemesinin ciddi bir vaka olduğunu hatırlatan Anaç, “Böyle bir hastanın sabah çıkıp gitmesi ölmesi demektir. Böyle ağır bir ameliyat geçirmiş birisi de sabah taburcu edilemez. Taburcu edilirse derhal ölür" diye anlattı. Anaç, ayrıca Mızraklı’nın gece nöbetine kalmadığını da söyledi.
SAĞLIK ÇALIŞANLARI: MIZRAKLI GECE NÖBETE KALMADI
Hicran Berna Ayverdiği'yi 2000’li yıllardan itibaren tanıdığını anlatan sağlık çalışanı, "Ben hastanede part-time çalışıyordum. Tanıkla da çalıştım, ameliyathanede çalıştım. 2011-2012 arasıydı. Selçuk beyi tanıyorum. Aynı ameliyathanede çalışıyorduk. Selçuk beyin gece nöbete kalmadığını biliyorum" dedi.
BARO BAŞKANI CİHAN AYDIN: İFADE DÜZMECE
Tanık ifadelerinin ardından söz alan Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, bunun bir ceza davasının olamadığını söyledi. Kayyum politikasını meşrulaştırma amacı olan bir dava olarak ile karşı karşıya olduklarını belirten Aydın, “Bu yöntem seçilen belediye başkanlarına yönelik bir alışkanlık haline gelmiş durumda. Tanık yasaya aykırı dinlenmiş. Tanığın beyanlarını test etmemiz lazım. Usul hatası var. Sadece çıplak bir ifade var. Dosya gizliyken hükümet medyası çarşaf çarşaf haber girdi. Tanık yasaya aykırı bir şekilde 12 gün Diyarbakır’da kalmış. Mahkeme tutanağı yok, hastane raporu yok. Bu ifade düzmece. Bunun dikkate alınmaması lazım. Maddi manevi koşulları yok. Müvekkilimiz tahliye edilmeli” dedi.
AVUKAT EMİN AKTAR: MIZRAKLI TAHLİYE EDİLMELİ
Avukat Mehmet Emin Aktar, soruşturma dosyasının müdafilere kapatıldığını söyledi. Ayverdi’nin, Mızraklı hakkında ifade verdiği sırada yapılan usulsüzlüklere değinen Aktar, "İfadeyi alan cumhuriyet savcısı kendi sicil numarasını unutmuş. Katip kim? Ne imza var ne sicil numarası” dedi. Mızraklı yoksullara yardım için kurulan, KHK ile kapatılan Sarmaşık Derneği yöneticiliği yaptığı için de suçlanıyordu. Sarmaşık Derneği’nin bu kentin yaptığı en güzel iş olduğunu söyleyen Aktar, “Keşke bütün işlerimizi öyle yapmış olsaydık” diye konuştu. Diyarbakır’ın üçte ikisinin Mızraklı’ya oy verdiğini hatırlatan Aktar, Mızraklı’nın tahliyesini istedi.
MIZRAKLI'NIN AVUKATI: İTİRAFÇININ İFADELERİ ÇELİŞKİLİ
Mızraklı’nın Avukatı Zülal Erdoğan, Ayverdi’nin müvekkili ile ilgili verdiği ifadedeki çelişkiye dikkat çekti.
Sigorta kayıtlarının Hicran Berna Ayverdi’nin 2011-2012 tarihleri arasında çalışmış olarak gösterdiğini ifade eden Erdoğan, "Ancak kendisi 2012-2013 başında çalıştığını söylüyor. Teşhis de bile çelişkiler var. 'Ben teslim olduğum günden bu güne ifade verdim' diyor. Bir ifadesinde ‘Ben örgüt mensubu ile konuştum’ derken, bir diğer ifadesinde ise ‘Ben bunu Mustafa Fidan’dan duydum’ diyor" sözleriyle ifadeler arasındaki çelişkiye dikkat çekti.
Şahsın gözaltına alınmasının hukuka aykırı olduğunu söyleyen Erdoğan, "Dava dosyası hukuka aykırı bir şekilde hazırlanmıştır. Soruşturma savcısı hukuka aykırı hareket etmiştir” dedi. İddia edilen hususların delillerle desteklenmediğini ifade eden Erdoğan, “Delillere dayanacak şekilde işlemlerin yapılmasını istiyoruz” diyerek Mızraklı’nın tahliye edilmesini istedi.
Yapılan savunmaların ardından mahkeme heyeti karar için ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Mızraklı’nın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 10 Şubat 2020 tarihine erteledi.
"SİYASİ KUMPASLAR KARŞISINDA MÜCADELEMİZİ YÜKSELTECEĞİZ"
Mızraklı’nın duruşmasının ardından Diyarbakır Adliyesi önünde açıklama yapıldı.
Açıklamada konuşan HDP Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Mızraklı’nın tutuklanmasını gerektiren herhangi bir suç ve belgenin olmadığını belirtti. Koçyiğit, "Mızraklı’nın yolsuzluk, hukuksuzluk yaptığına dair tek bir belge yok. Katıldığı eylem ve etkinlikleri kopyala yapıştır dosyaya koymuşlar. Bir yalancı tanığın ifadesiyle içeride tutuluyor. AKP-MHP faşizmi Türkiye’de anayasayı ortadan kaldırma adımları atabilir ama biz anayasal demokraside ısrar edeceğiz. İçeride bir iddianame mahkeme yok tiyatroya şahit olduk. Siyasi kumpaslar karşısında mücadelemizi yükselteceğiz” dedi.