29 Aralık 2019 00:59

Kapitalist saldırı, işçi sınıfı ve mücadele

Geride bıraktığımız yılda işçi ve emekçilere dönük çok yönlü saldırılar devam etti. Grevler, direnişler ve sokak eylemleriyle saldırılara yanıt veren işçi ve emekçiler kazanımlar da elde etti.

Kapitalist saldırı, işçi sınıfı ve mücadele

Fotoğraf: Evrensel

Seyit ASLAN

2019 yılında dünya ölçeğinde işçi ve emekçilere dönük çok yönlü saldırılar yaşandı. Birçok ülkede milyonlarca işçi ve emekçi grevler, direnişler ve sokak eylemleriyle saldırılara cevap verdi. Kazanımlarla biten mücadeleler oldu, devam edenleri var.

Dünya işçi sınıfının bir parçası olan Türkiye işçi sınıfı da 2019 yılında birçok hak gasbıyla yüz yüze geldi. 2018 yılı ortalarında başlayan ekonomik kriz 2019 yılında derinleşerek sürerken, sermaye ve onun iktidarı, faturayı işçi ve emekçilere kesmek için birçok yasayı gündeme getirdi. İşçi ve emekçiler faturayı zamlar, işten atmalar, işsizlik, yoksulluk, çalışma koşullarının ağırlaşması, çalışma saatlerinin artması, angarya, iş cinayetleri ile krizin faturasını ağır biçimde ödemeye devam ediyor.

Borç ve harç içinde kalan kimi emekçiler yaşadıkları sorunlar karşısında çıkış yolu bulamayınca intiharlara sürükleniyor.

SERMAYEYE BALLI BÖREK, İŞÇİ VE EMEKÇİLERE SEFALET

İktidar, gözü doymayan kapitalistler ve tekeller hazırladıkları krizden çıkış programının bir parçası olarak kıdem tazminatına göz dikiyor. Bireysel emeklilik sigortası adı altında işçi ve emekçilerin ücretlerinin bir bölümüne el koymak istiyor. İşçi ve emekçilerin sırtına yeni vergi yükleri bindiriyor. İş cinayetlerini işleyen patronlar birer birer beraat ederek aklanıyor. Milyonlarca mülteci işçi ucuz iş gücü olarak daha ağır koşullarda çalıştırılıyor. İşsizlik sigortasını çeşitli biçimlerde sermayeye kaynak olarak aktarıyor. Teşvikler, vergi indirimleri, hibe krediler ve benzeri adlar altında kapitalist şirketlere ve tekellerin kasalarına para pompalanıyor. Şehir hastanelerine verilen hasta ve hizmet garantisi ile milyarlar sağlık tekellerine veriliyor.

SALDIRILARA KARŞI MÜCADELE SÜRDÜ

Üstelik işçi sınıfının örgütlülük düzeyi, bölünmüş ve parçalanmış sendikal yapı, yandaş sendikacılık, devlet ve sermayeyle iç içe geçmiş sendikal bürokrasinin işbirlikçi tutumu faturanın ağırlaşmasına neden oldu.

Cam işçilerinin mücadelesi ve grev deneyimleri karşısında sendika üç yıllık sözleşmeye imza atarak, özelde cam patronlarına, genelde sermayeye alan açmış oldu. Arkasından TÜPRAŞ’ta 3 yıllık sözleşme imzalandı. Kamuda 200 bin işçinin toplu iş sözleşmesi sürecinde açık kalan mikrofon, sendikal bürokrasinin işçi sınıfına karşı nasıl bir aymazlık içinde olduğunu bir kez daha gösterdi. Tekstil işçileri için imzalanan toplu iş sözleşmeleri işçilerin ekonomik ve sosyal taleplerini karşılamaktan uzak bir sözleşme olarak tarihe geçti. Ancak iktidarın tutumuna, sermayenin saldırılarına ve sendikal bürokrasinin ihanetine rağmen, 2019 aynı zamanda lokal düzeyde mücadelenin devam ettiği bir yıl oldu. İzmir’de İZBAN grevi, TÜPRAŞ işçilerinin günlerce süren toplu iş sözleşmesi mücadelesi, dayanışmada gösterilen eksiklikler ve sendikanın içinde olduğu tutuma rağmen, günlerce sürmesi önemlidir.

Sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi içinde, TARİŞ işçilerin mücadelesi, yarattığı etki, TARİŞ işvereninin tutumu, devletin yaklaşımı, işçi sınıfının hak arayışı karşısında nasıl bir şiddet ile karşılaşacağı ve yasaların kimden yana işlediğinin en somut göstergelerinden birisi oldu.

İzmir’de İZENERJİ işçilerinin yetki itirazına karşı il düzeyinde iş bırakması 2019 yılında işçi ve emekçilerin hanesine yazıldı. Eylem etrafında birleşen Genel-İş üyesi tüm işçilerin iş bırakmasıyla kentte yaşamı durdurması, mücadelede yeni bir deneyim olarak tarihe geçti.  

Soma maden işçilerinin kıdem tazminat alacakları için Ankara yürüyüşünün engellenmesi işçileri yıldırmadı ve sonuçta kısmi kazanımlar elde edildi. Birleşik Metal-İş üyelerinin Ankara yürüyüşüne dönük yapılan saldırı iktidarın işçi sınıfına karşı ne kadar tahammülsüz olduğunun göstergesi oldu. Saya işçilerinin Suriyeli işçilerle birlikte direnişi, mülteci işçilerin sınıfın bir parçası olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlatırken, Türkiyeli ve Suriyeli işçiler birlikte mücadele ederek çok kıymetli kazanımlar elde etti.

Kamu emekçilerinin ihraçlara karşı mücadelesi çeşitli araçlar ve kısmen eylemlerle devam etti. Ancak yapılan eylemler kamu emekçilerinin ana gövdesini kapsamayan ve derinleşmeyen bir eylem ve çalışma olarak kaldı. 2019’un son aylarında kurulan İİSŞP (İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu) yapmış olduğu temsilciler kurulu ve Kartal’da düzenlediği asgari ücret merkezli açıklaması, yerel düzeyde birleşmenin imkanlarını açığa çıkarmış bulunuyor.

2020 YILI MÜCADELEYE GEBE BİR YIL OLACAK

2019 yılının sonunda başlayan metal sözleşmelerinde MESS’in yüzde 6’lık “açlık ücreti” dayatmasına karşı iş kolunda bir hareketlenme yaşanıyor. Üç sendikanın ayrı tutumlarına karşı, metal işçileri en küçük bir olanağı eyleme ve mücadeleye dönüştürmekte kararlı görünüyor. Türkiye işçi sınıfının en dinamik kitlesini oluşturan metal işçilerinin, geçmiş mücadele deneyimleriyle tuttukları yer hafızalara kazınmış durumda.

Yaşanan kriz, peş peşe gelen zamlar, vergi dilimlerindeki artış geçen yıl belirlenen asgari ücretteki artışı silip süpürdü. 2020 için belirlenecek asgari ücret artışı iktidarın tutumuna bakılırsa asgari ücretle çalışan milyonların taleplerini karşılamaktan çok uzak görünüyor.

Ocak ile birlikte ek zam taleplerinin her alanda gündeme gelmesi kaçınılmaz olacak. Düşük ücret ve ağır çalışma koşullarına karşı işçi sınıfınınsendikalaşma mücadelesi devam edecek. KHK ile kamuda ve belediyelerde “kadroya” geçen taşeron işçilerinin toplu iş sözleşmelerine dahil olmalarıyla (Eğer iktidar yeni bir Ali Cengiz oyunu oynamazsa) bir hareketlenme kaçınılmaz olacak. Kadrolu işçilerle KHK ile kadroya geçen işçiler arasında ücret, çalışma koşulları ve sosyal haklar arasında uçurum var, ister istemez bu alanda yeni bir mücadele süreci başlayacak ve 2020 yılında işçi sınıfının yeni sendikalaşmış bu genç işçi kuşağının, taleplerini elde etmek için mücadeleye girişeceği açıktır. 2020 sorunların çokça biriktiği, ama aynı zamanda mücadelenin yeni yol ve yöntemlerle ilerleyeceği bir yıl olmaya aday. Organize sanayi bölgelerinde yaşanan ağır sömürü çarkı, ağır çalışma ve yaşama koşulları mücadeleden başka bir seçenek bırakmayacaktır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ekmek ve hürriyet kavgası!

Ekmek ve hürriyet kavgası!

Antep’teki işçi eylemlerine yönelik yasaklar, Türkiye’nin bir süredir sıklıkla gündemine gelen hukuki ve siyasal baskıların neyi amaçladığını da daha net gösterdi. Kayyımlar, soruşturmalar, gözaltı ve tutuklamalar, Saray’a verilen olağanüstü yetkiler, basına ve gazetecilere yönelik baskılar, halkın üstüne çöken ekonomi programına ve tek adam yönetiminin siyasal baskılarına karşı yükselen itirazı bastırmak için…

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Patronlara övgüler dizip teşekkür eden Gaziantep valisi, Başpınar’da 20’yi aşkın fabrikada başlayan fiili grevleri yasakladı. Eylemler sürüyor.

Evrensel'i Takip Et