29 Aralık 2019 01:00

‘Gitmekte ve gelmekte olanın’ 2019 bilançosu

Duruma itiraz eden herkesi “Sesinizi çıkarmayın, hepimiz aynı gemideyiz. Yoksa İsrafil surunu vurur” diye tehdit ediyorlar. Ama buna rağmen gerileme ve yıpranmayı engelleyemiyorlar.

Eylemdeki metal işçileri | Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

İskender BAYHAN

Alt yapısı vahşi kapitalizm, üst yapısı ise din istismarcılığı ve şoven kışkırtıcılık olan “tek adam tek parti yönetimi” açısından 2019 yılı ciddi yıpranmalar yaşadığı bir yıl oldu. Bunun karşısında başta işçi sınıfı olmak üzere sömürülen ve ezilen halk kitleleri henüz somut demokratik kazanımlar elde edemeseler de “tek adam tek parti hükümeti”nin gerici, faşist bir politik sistem kurmasına da yol vermediler.

ARKA ARKAYA İKİ ÖNEMLİ SEÇİM YENİLGİSİ

2018 yılının 24 Haziran’ında yapılan seçimlerde sınırlı bir oy kaybı yaşayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan liderliğindeki tek adam ittifakı (Cumhur İttifakı), 2019 yılına, halk desteğini artırma ve güç toplama iddiasıyla girmişti. Bunun için de 31 Mart yerel seçimlerini “beka seçimleri” olarak ilan etti ve adeta bir referanduma dönüştürdü. Karşısında en ciddi rakip olarak gördüğü CHP öncülüğündeki “Millet İttifakı”nı bile “Terör destekçisi” ilan etti. Bütün baskılarına ve devlet olanaklarını sonuna kadar kullanmasına rağmen 31 Mart gecesine gelindiğinde en ciddi seçim yenilgilerinden birisini aldı. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere belli başlı büyük şehirlerdeki belediye başkanlıklarını kaybetti. Bu sonuçta, emekten, barıştan, demokrasiden yana güçlerin, çeşitli düzeylerde CHP adaylarına verdiği oy desteği de önemli oranda etkili oldu.

Tekelci burjuvazinin Erdoğan liderliğindeki tek adamcı kliği yerel seçimde aldığı yenilgiyi hafifletmek ve en büyük rant kaynağını geri almak için İstanbul Belediye Başkanlığı Seçimini, Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) yaptığı baskıyla iptal ettirdi. Ancak istediğini alamadı ve 23 Haziran’da yenilenen seçimlerde bu kez daha ciddi bir yenilgi aldı ve içine girdiği yıpranma süreci parti içi tartışmaların yoğunlaşması eşliğinde yıl boyunca devam etti.

DİN İSTİSMARCILIĞI VE ŞOVEN SALDIRGANLIK DEVAM EDECEK

Erdoğan ve tek adam ittifakı hükümeti, seçim yenilgileri, parti içi tartışmalar ve halk kitleleri nezdinde yaşadığı yıpranma ve güven kaybı karşısında, din istismarcılığı ve “yerlilik-millilik” ajitasyonu eşliğinde ırkçı, şoven politikalara daha fazla sarıldı. Bunu yaparak, sömürülen ve ezilen halk kitlelerinin, ekonomik krizin faturası ağırlaştıkça artan huzursuzluğunu, hoşnutsuzluğunu bastırıp, ekonomik-demokratik hak mücadelelerini geriletiyor. Dahası gerek parti içi tartışmaları ve sistem içi muhalefeti gerekse zayıfta olsa güçlenme potansiyeli taşıyan emek, barış ve demokrasi güçlerinin muhalefetini baskılandırıyor.

Yürütme yetkisini kaybeden yasama yetkisi ise iyice biçimselleşen parlamentoda, yıl içerisinde çeşitli vesilelerle gündeme gelen ve birkaç kez AKP-MHP-CHP-İP ortak imzasıyla yayınlanan “yerli-milli” bildiriler, tek adam ittifakı açısından bu politikanın işlevselliğine işaret ediyor. Böylece temsilcisi olduğu tekelci kapitalist kliğin çıkarlarını maksimum düzeyde koruma gücünü elinde tutuyor ve gerileyip, yıpransa da iktidarının ömrünü uzatıyor.

Özcesi, Erdoğan’ın liderliğinde kapitalistlerin tek adam yönetimi, Cebrail’in ve Mikail’in elini kolunu bağlamış, Azrail ve iblisi halkın arasına salmış, duruma itiraz eden herkesi “Sesinizi çıkarmayın, hepimiz aynı gemideyiz. Yoksa İsrafil surunu urur” diye tehdit ederek 2019 yılı boyunca iktidarın nimetlerini yemeyi sürdürdü. Bütün veriler 2020 yılında da aynı çizgide yürüyeceğine işaret ediyor.

BURJUVA MUHALEFETİN SİSTEMİ RESTORE ETME TARTIŞMALARI

Erdoğan ve partisi, yılın ikinci yarısından itibaren geçmiş yol arkadaşlarının ayrılma ve ayrı parti kurma tartışmalarının pratik eyleme dönüşmesiyle yüz yüze kaldı. Yılın sonuna gelindiğinde aradaki köprüler iyice atılmış Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan-Abdullah Gül öncülüğünde iki yeni burjuva parti fraksiyonu politika sahnesine çıkmıştı.

Gerek seçim yenilgilerine gerekse ekonomik krizin aşılamamasına ve iç-dış politik gelişmelere bağlı olarak yükselip alçalan bir seyir izleyen “politik sistemin geleceği” tartışmaları yıl boyunca sürdü. Bu tartışmaların bir ayağını resmi adı “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi” olan tek adam tek parti yönetiminin “kuvvetler ayrılığı” temelinde restore edilmesi yaklaşımı oluşturdu. Diğer ayağında ise CHP’nin başını çektiği, parlamenter sisteme güçlendirilmiş temelde bir geri dönüş yapılması anlayışı yer aldı.

İki yeni partinin politika sahnesine çıkması ile birlikte burjuva muhalefet cephesi, olası bir erken seçim ihtimaline bağlı olarak bu tartışmaları yeni yılda da gündemde tutmayı sürdürecek. “Millet İttifakı” veya başka bir isim altında Erdoğan ve tek adam ittifakının karşısında, sistemin restore edilmesi ve iktidar alternatifi olma hesapları 2020’de de devam edecek.

GÜÇLÜ BİR DEMOKRATİK HALK MUHALEFETİ İHTİYACI

Tek adam tek parti hükümetinin 2020 yılında yaşadığı yıpranmaya rağmen, emekten, barıştan, demokrasiden yana güçler, başta işçi sınıfı olmak üzere sömürülen ve ezilen sınıfların mücadele ve örgütlenmesini ilerletecek, demokratik halk muhalefetini yükseltecek bir ittifakı oluşturmakta zayıf kaldılar. Yerel ve merkezi düzeydeki girişimler, zaman zaman yoğunlaşsa da sonuç alıcı olamadı. Sömürülen ve ezilen halk kesimlerinin mücadelesi yer yer kitlesel boyutlar kazansa da genel olarak en ileri kesimlerin eyleme geçmesiyle sınırlı ve kimi zamanda mevzi mücadeleler düzeyinde kaldı. Güçlü bir demokratik halk muhalefetine ve etkili bir demokratik ittifakın kurulmasına olan ihtiyaç ise bütün yakıcılığıyla kendisini 2020 yılına taşıyor. Şimdi, tek adam tek parti iktidarının gerilemesinin aritmetik mi geometrik mi devam edeceğinin görüleceği yeni bir yıla giriyoruz. Sınıf mücadelesinin mevcut güç ilişkileri içerisinde bu konuda köşeli bir öngörüde bulunmak bugün için oldukça zor. Ancak kesin olan bir şey var ki; hem sistemin iktidardaki ve muhalefetteki aktörleri açısından hem de sömürülen ve ezilen halk kesimleriyle, emekten, barıştan, demokrasiden yana güçlerin ortak mücadelesi açısından 2020 önemli bir yıl olacak.

Öyle görünüyor ki her iki taraf için de gitmekte ve gelmekte olanın daha da netleşeceği, oldukça çalkantılı ve gürültülü bir değişimin yaşanacağı zamanlar yaklaşıyor. Birincisinin hızla güç kaybettiği, ikincisinin ise aynı hızla güç kazandığı bir 12 ay geçirmek dileğiyle yeni yılınız kutlu olsun.

ÖNCEKİ HABER

Sabah’ın “İBB’nin CHP’li üyeleri Kanal İstanbul lehine oy vermiş” haberi yalan çıktı

SONRAKİ HABER

Urla Belediye Meclisi atıl bırakılmak isteniyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa