Bir yan Susuz Bir yan Deniz
“Bu gidişat nereye kadar gidecek?”
Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik Öğrencileri
Kocaeli Üniversitesi
Her gün olduğu gibi sabahın ilk ışıklarında uyanıp, okula dersine gitmeden önce yurt yemekhanesinde kahvaltı yapmak için kalkan 1.Sınıf öğrencisi Deniz, devletin ona verdiği 4,5 TL kahvaltı hakkı ile güç bela karnını doyurmaya çalıştı, sonra okul yolunu tuttu. Bu gidiş sabah dersine gidiş değildi bu hayatını devam ettirebilmek için çalışmaya giden yoldu. Yaşıtlarının birçoğunun bu koşullarda hayata tutunmaya çalıştığını bilen Deniz otobüs camından dışarı yağan yağmurun su damlarının camdan süzülüşüne bakarken aklından “Bu gidişat nereye kadar gidecek?” diye sorgulayan gözler ile uzaklara dalmıştı…
SAATTE 8 LİRA
Otobüs ile 25 dk. yolculuğun ardından kampüsüne gelen Deniz öğrenci kartını göstererek okula giriş yaptı. Çalıştığı kafeyi güne hazırlayan Deniz yaklaşık 6 saatlik iş mesaisine başlamıştı, bazen çalışma saatleri yüzünden derslere giremiyor ya da geç kalıyordu. Bu öğrencilik hayatının iş yüzünden yediği ilk golleriydi. Vize ve final haftalarında sınavlara son 15-20 dk. bakabilme şansı oldu, çalışırken çok yorulan Deniz gerektiğinde de tuvaletinden camına, kapısından mutfağına her yeri temizlemek zorunda bırakılıyor ve sistemin dayattığı koşullar yüzünden eziliyordu. Gelecek kaygısından dolayı elinden geldiğince aldığı krediyi harcamamaya çalışan Deniz hayatını her şeyden kısarak devem ettiriyordu. Saat başı ücreti 7-8 TL arasında değişiyordu Deniz bu ücrete tabi tutulurken, Cumhurbaşkanlığı sarayında 1 yılda hediye paketlerine 800,000 TL, sarayın arabalarının sadece lastiklerine 2.2 milyon TL harcanıyordu. Fakat üniversite gençliğine geleceksizlik, işsizlik ve sefaletten başka hiçbir şey düşmüyordu.
DENİZ’LER BİRLEŞİRSE…
Bu koşullardan dolayı Deniz sosyal hayattan mahrumdu. “Ayda yalnızca 1 kere tiyatroya gidebiliyorum ve arkadaşlarım ile kafede oturmaktan ibaret bir sosyal hayata sahibim, gönül ister ki ben çalışmak zorunda kalmayayım. Benim içinde bulunduğum koşullar tamamı ile ekonomik sebeplerden ötürü ve bu koşullar devletin öğrencilere daha çok yardım ve para desteği ile aşılabilir olacağını düşünüyorum. Devlet her öğrenciye verdiği burs ve krediler haricinde ekstra sosyal aktiviteler için bir yardımda bulunmalıdır.”
Bu sorun ancak böyle çözülebilir olacağını düşünüyorum diyerek sözlerini tamamlayan Deniz sınıfın yolunu tutuyor. Deniz gibi binlerce öğrenci güvencesiz koşullara, üç kuruş paraya ve tasarruf yapmaya mahkûm yaşıyor. Ancak krizi bize yükleyen patronlara karşı Denizler birleşirse bu hikâye mutlu sonla bitebilir.