30 Aralık 2019 04:32

Gözaltında şiddete uğrayan B.Y. tedavi edilmeden cezaevine gönderildi

Diyarbakır’da gözaltına alınırken polisin şiddetine maruz kalan B.Y’nin ablası, kardeşinin tedavi edilmeden cezaevine götürüldüğünü söyledi.

Fotoğraf: Berivan Turan

Paylaş

İnanç YILDIZ
Diyarbakır

Diyarbakır’da geçtiğimiz günlerde 21 yaşındaki B.Y. mahallesinde herkesin gözünün önünde gözaltına alınırken polisin sert şekilde fiziksel şiddetine maruz kaldı. Olaya tanık olan mahalleli “bir suçu varsa götürsünler, niye şiddet uygulanıyor” derken, Abla Erdem Y. ise, kardeşin tedavi edilmeden cezaevine götürüldüğünü söyledi. Av. Berivan Turan ise savcılığın ve mahkemenin işkenceyi görmezden geldiğini dile getirerek, fotoğrafladıkları durumun AİHM kararına göre işkence olduğunu belirtti.

Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar (KOM) Şube Müdürlüğü ekiplerince, 21 yaşındaki B.Y. 25 Aralık 2019 tarihinde yaşadığı Bağlar ilçesinin Muradiye Mahallesi’nde herkesin gözü önünde sert bir şekilde fiziksel şiddet uygulanarak gözaltına alındı. B.Y. bir gün sonra ise çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak Diyarbakır E Tipi Cezaevine gönderildi.

Mezopotamya Ajansının gündeme getirdiği olay için mahalleye gittik. Olaya tanık olanlar yaşananları Evrensel’e anlattı.

‘SUÇU VARSA ALSIN GÖTÜRSÜNLER’

R.K. sorun yaşayabileceği kaygısından dolayı isminin açık yazılmasını istemedi. Olaya tanık olan R.K. gözlerinin önünde çocuğa polislerin vurduğunu, bir polisin çocuğun kafasına bastığını söyledi. Gerekirse şikayetçi olacağını söyleyen R.K. “Psikolojimiz bozuldu. Burada suçlu olan olmayan, yaşlı, genç, çoluk, çocuk demeden hepsine vurdular. Zulmü kabul etmiyoruz. Suçu varsa alsın götürsünler. Gözümüzün önünde zulüm etmesinler. Bir hayvana nasıl değer veriliyorsa burada insana öyle değer verilmiyor. Çocuğu öldüreceklerdi. Ben gözümle gördüm” dedi.

‘ÇOCUĞU DURMAKSIZIN DÖVDÜLER’

Güvenlik kaygısından dolayı isminin açık yazılmasını istemeyen L.A. ise, evinin penceresinden gördüklerini anlattı. Polislere seslenerek “Niye böyle bir şey yapıyorsunuz, yazık değil mi?​” dediğini söyleyen L.A. polislerin kendisine ve çevredeki insanlara küfür ve hakaretler ettiğini iddia etti. Polislerin çocuğu durmaksızın dövdüklerini söyleyen L.A. “Çocuğu arabanın içine almışlar dövünüyorlardı. Benim oğlum diyor ki ‘Anne bak ne yaptılar. Sen polisler iyi diyorsun ama bak iyi değiller çocuğu nasıl dövüyorlar.’ Gerçekten hoş bir şey değil herhangi bir sorun varsa bir problem varsa alırsın götürürsün, cezası neyse verirsin ama siz insanların üzerinde bu baskıyı kurma hakkına sahip değilsiniz. Böyle bir şey yapamazsınız.  Eğer sizler adaleti dağıtanlarsanız adaletsizlik yapıp sonra adaletten bahsetme hakkına da sahip değilsin” dedi.

‘SÖZDE DİYORLAR İŞKENCE YOK!’

Yine isminin açık yazılmasını istemeyen başka bir mahalleli Ü.Ç. ise mahalledeki gerginliğinin salı günü başladığını söyleyerek, mahallede bir olay olduğunu ve polislerin geldiğini anlattı. İsmini bilmediği bir kişiyi polislerin vura vura arabaya bindirdiğini ve herkese hakaret ettiğini söyleyen Ü.Ç. tepki gösterdiği için kendisinin de darbedilerek gözaltına alındığını belirterek, “Sözde diyorlar Türkiye’de işkence yok. İşkencenin en kralını burada yapıyorlar” dedi.

ŞİDDETE UĞRAYAN BİR KİŞİ DEĞİL!

Mahallede yaşayanları dinledikçe bir çok insanın polis şiddetine maruz kaldığını öğreniyoruz. Bunlardan biri de yine güvenlik kaygısından dolayı isminin açık yazılmasını istemeyen K.Y:

“Simayı tanıyorlar. Gördükleri gibi gel buraya. Sokakta vuruyorlar. Arabanın içinde vuruyorlar. Yada gelip kendilerine kışkırtıyorlar. Yani bu sokakta zulüm var abi. 5-6 altı kişi üzerime düştü yumrukla vurdular bana. Bir baktım çenem de gitmiş burnum da gitmiş.”

‘BU HAKSIZLIĞI KABUL ETMİYORUZ’

B.Y.’nin ablası Erdem Y. ise ailesinin cezaevine görüşmeye gittiğini söyleyerek, “Kardeşim demiş ‘Ağrılarım var. Sabaha kadar yatamadım.’ Cezaevine götürüldükten sonra cezaevi müdürü de getiren ekiplere kızmış ‘Siz nasıl bunu böyle buraya getirirsiniz. Ben bunu böyle kabul edemem. Bir hastaneye götürün’ demiş. Götürmemişler. Cezaevi Müdürü de ‘Yarın bir gün çocuk burada ölürse bunun sorumlusu ben değilim’ demiş. Bunun üzerine dilekçe yazmış. Bu çok haksızlıktır. Biz ölene kadar davacıyız. Bunu hiçbir adalet kabul etmemeli” dedi.

B.Y.’nin amcası Kadir Y. ise “Biz devlete karşı gelmemişiz, bir şey yapmamışız. Sürekli geliyorlar gençlere vuruyorlar. Şimdi iş yok, güç yok gençlerin cebinde para da yok kahvede otursun. Evinin önünde oturuyor, nereye gitsin” dedi.

AV. TURAN: HAKİM KARARI OLMAKSIZIM YOK YERE BEKLETİLDİK

Yaşananlara dair Evrensel’e konuşan Avukat Berivan Turan ise B.Y.’nin ailesinden çocuklarının işkence altında gözaltına alındığına dair bilgi almaları üzerine KOM Şube Müdürlüğüne gittiklerini söyledi.

İKİ DEFA HASTANEYE GÖTÜRÜLDÜ VE ARANDI

Polislere müvekkilleriyle görüşmek istediklerini söylediklerini ancak uzun süre görüştürülmediklerini belirten Turan, “Birazdan hazır edeceklerini söylediler. Aradan yarım saat geçtikten sonra müvekkilin nerde kaldığını sorduk, bize şu an Selahaddin Eyyübi Devlet Hastanesinde dediler. Ardından müvekkilin hastaneden dönmesini bekledik. Söylediklerine göre müvekkil hastaneden döndü, ancak bu defa da üst araması için savcıdan izin beklendiğini, izin alınmadan ve arama yapılmadan asla görüştürmeyeceklerini ileri sürdüler. Oysa müvekkilin üstü gözaltına alınırken zaten aranmıştı. ‘Yalnızca hakim kararıyla belirli suçlar için en fazla 24 saatle avukat görüşünün kısıtlanabileceği hususunu tek istisna olarak düzenleyen CMK’ya aykırı’ olacak şekilde görüşmemiz engellendi. Oysa ki bu istisna dışında avukatın müvekkille görüşmesi engellenemez. Ek olarak, müvekkile isnat edilen suç bu suçlar kapsamında olmamakla beraber olsa dahi avukat görüşüne kısıtlama getirildiğine dair herhangi bir hakim kararı tarafımıza gösterilmemiştir. Böyle bir hakim kararı olmaksızın yok yere bekletildik” dedi.

Dosyayı incelemek istediklerinde ise önlerine set çekildiğini söyleyen Turan, “En azından müvekkili uzaktan bir görelim, iyi mi değil mi? diye ısrar ettik, ‘Görüştürmüyoruz’ dediler. Beklemeye devam ettik. İkinci üst araması yapıldı ve tutuklamaya gerekçe gösterilen suç unsuru ikinci üst aramasında ortaya çıktı. Bu şaibeli hususu daha sonra dosyayı incelerken gördük. Arama bittikten sonra tam görüştürülmeyi beklerken, bu defa da yeni bir sağlık raporu için müvekkilin Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesine götürüldüğü bilgisi geldi” dedi.

AVUKATA TEHDİT: SENİN KAFANI CAMA GÖMERİM

Bir süre daha beklemeleri üzerine polis memurunun sert tepkisiyle karşılaştıklarını söyleyen Turan, “Tartışmanın büyümesinin ardından bir polis memuru, bana eşlik etmek için orada bulunan meslektaşım Özgür Deniz İzgi’ye karşı, ‘Avukat sen sus!’ demeye başladı. Meslektaşımın polis memurlarına şu an kanuna aykırı şekilde bekletildiğimizi belirtip, buna ilişkin sayısız AİHM, AYM ve Yargıtay kararlarının olduğundan bahsetmesi üzerine, aynı polis memuru ‘Yargıtay değil, istersen cumhurbaşkanlığı kararı olsun, git şikayet et’ dedi. ‘Ben savcıdan emir alırım, dolayısyla ben buranın savcısıyım!’ şeklinde bağırmaya devam etti. Son olarak ‘Senin kafanı cama gömerim’ şeklinde meslektaşımızı defalarca tehdit ederek onun üzerine yürüdü. Biz orda bulunan meslektaşlarla beraber beklediğimize dair fotoğraflar çekerek, birlikte an be an olanlara ilişkin tutanak tuttuk” dedi.

HASTANEDEN GERÇEĞE AYKIRI RAPOR

Son olarak polislerden şikayetçi olacakları sırada müvekillerinin hastaneden getirildiğini kendilerine söylendiğini belirten Turan, “Müvekkille görüştük; başında şişikler, kaburgasında ezilmeler vardı. Sağ kolunu oynatamıyor ve çenesini açamıyordu, yüzünün de tamamı morarmış ve sıyrılmış durumdaydı. Hepsini tutanak altına alıp fotoğrafladık. Müvekkilin beyanlarına göre Selahattin Eyyübi Devlet Hastanesine hiç götürülmemişti. Bu yüzden müvekkil beyanlarına göre, sadece sağ el serçe parmağında zedelenme olduğu şeklinde tanzim edilen Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi raporu sahtedir. Ayrıca ikinci sağlık raporu olan Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma hastanesi raporu da; gözlerimizle müvekkilin sağlık durumunu görmüş olmamız üzere; gerçeğe aykırıdır” dedi.

POLİS MEMURA MUKAVEMETTEN İFADE ALDI

Müvekkillerinin gözaltına alınmasından sonraki gün memura mukavemetten Bağlar Polis Karakoluna ifadesinin alınması için götürüldüğünü belirten Turan, polislerin kişinin gözaltına alınırken direndiği için karakolu götürüldüğünü iddia ettiğini söyleyerek, “Onlarca polise karşı bir kişi ne kadar direnebilir. Bu artık direnmenin ötesinde, kasten yapılmış bir şey” diye konuştu.

ADLİYEDE İŞKENCEYE DAİR İŞLEM YAPILMADI

Yaşanan durumları savcılıkla paylaşmalarına rağmen bir sonuç alamadıklarını dile getiren Turan, işkenceye ilişkin fotoğrafları kendisine gösteren avukata savcının “Kime göre neye göre işkence?​” dediğini aktararak, polisler hakkında herhangi bir işlem yapılmadığını söyledi.

Turan konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Savcılık tarafından tutuklanması istemiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen müvekkil; Sulh Ceza hakimliğindeki tüm savunmalarımıza rağmen tutuklandı. Müvekkilin gözaltındayken üstünün 2 kez aranması ve 2 kez sağlık raporu aldırılmasının, hukuken açıklanabilir bir yanı yoktur. Ayrıca müvekkil hem fiziksel şiddet görmüş olup, hem de ters kelepçelenmekle pozisyonel işkence görmüştür. AİHM kararları doğrultusunda, işkence kapsamındadır. Ülkede; hukuk işlemez halde olup, ceza davalarında tek başına iyi avukatlık yapmak nerdeyse imkansızdır. Kolluktaki her türlü usulsüz işleme karşı birbirimize tanıklık edebilmek adına; 1 yerine 4 avukat olmak zorunda olmamız ve buna rağmen tehdit edilmemiz, adaletin ne denli yerinde işlediğinin göstergesidir.”

ÖNCEKİ HABER

Beren Saat: Türkiye’de hiçbir kadın, hiçbir şeye 1-0 önde başlayamaz

SONRAKİ HABER

Genç Yazar Aleyna Ataş: Katledilen kadınların hikayeleriyle büyüdüm

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa