EMO Diyarbakır Şube Başkanı Mehmet Orak: Kaçak elektrik kullanımı yoksulluğun sonucu
EMO Diyarbakır Şube Başkanı Mehmet Orak, "kaçak elektrik" kullanımının yoksulluktan ve işsizlikten dolayı olduğunu ve enerjinin bedelsiz olarak verilmesi gerektiğini söyledi.
Fotoğraf: Evrensel
Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ
Diyarbakır
Bölge illerinde elektrik dağıtım şirketleri jandarma eşliğinde enerji kaybının önüne geçmek için baskınlar düzenliyor. Bu baskınları “insanlık dışı” olarak nitelendiren Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Diyarbakır Şube Başkanı Mehmet Orak, "kaçak elektrik" kullanımının yoksulluktan ve işsizlikten dolayı olduğunu belirterek, çözümün ihtiyacı olan insanlara enerjinin bedelsiz olarak verilmesi olduğunu dile getirdi.
Bölge illerinde elektrikte kaybın önüne geçmek için Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. (DEDAŞ) ve Van Gölü Elektrik Dağıtım A.Ş. (VEDAŞ) ekipleri jandarmayla beraber bir süredir baskınlar düzenliyor. Kimi yerde ise bu operasyonlar drone yardımıyla yapıldı. Bu baskınlardan biri ise 5 Aralık 2019 tarihinde Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Dilekli Köyü’ne gerçekleştirildi. Sabah saat 05.30 sıralarında yüzü maskeli jandarmayla birlikte yapılan baskında 45 yaşındaki Fahriye Gürbüz kalp krizi geçirerek olay yerinde yaşamını yitirmişti. Geçtiğimiz günlerde ise Diyarbakır Sur ilçesine bağlı Büyükkadıköy’de trafo sökülerek yurttaşlara ‘borcunuz var, borcunuzu ödedikten sonra trafo takılacak’ denildi. Yine birçok yerde elektrik sayaçları direklere alındı. ‘Kaçak elektrik kullanımı’ iddiasıyla binlerce insana para cezaları kesildi. Diğer yandan ise elektrik borcunu ödemeyen çiftçilerin sulama zamanı elektrikleri kesildi. Aynı zamanda birçok çiftçinin hesaplarına da bloke konuldu.
Konuyla ilgili yaşananları EMO Diyarbakır Şube Başkanı Mehmet Orak ile konuştuk.
"YAPILAN BASKINLAR İNSANLIK DIŞIDIR"
Ev baskınlarını doğru bulmadıklarını belirten Orak, enerjinin temel bir hak ve ihtiyaç olduğu bir noktada DEDAŞ’ın veya başka özel firmaların yaptığı ve yapacağı uygulamaları insanlık dışı bir uygulama olarak gördüklerini belirtti. Temel ihtiyaç olan enerjinin bir tehdit aracı olarak kullanmanın ‘ahlaksızlık’ olarak nitelendiren Orak, “Meslek odaları olarak her daim enerjinin özelleştirilmesini doğru bulmadığımızı söyledik. Bu konuda da hukuki süreçleri yürüttük. Danıştay’da iptal edilmesine yönelikte davalarımızı açtık. Fakat herkesin bildiği gibi enerji özelleştirmeleri o zamanlardaki Bakanlar Kurulu eliyle yapıldı. Hukuki anlamda özelleştiremeyeceği alanlarda da dönem dönem hukuk dışına çıkabiliyorlar. Dünyanın en önemli metası haline gelen enerji türlerini iktidar özelleştirmesin diye büyük bir çaba sarf ettik. Maalesef bu konuda iktidar kendi gücüyle enerji şirketlerini özelleştirdi. Bugün de sonuçlarını yaşıyoruz” dedi. Bu sonuçların aslında enerjinin özelleştirilmesiyle ilgili olduğunu söyleyen Orak, “Biz her zaman şunu söyleriz: Enerji kamu eliyle dağıtılmalıdır. Çünkü bu durum kapitalist sistemin ve neoliberal politikaların ürünüdür. Kâr hırsıyla gözü dönen şirketler ve yandaşlar maalesef halkı düşünmezler. Her dönem kendi kârını düşünürler. Kâr hırsının olduğu yerde de böyle pervasızca durumlar oluyor. Bu konunun takipçisi olacağız” diye konuştu.
"KAYIBIN YÜZDE 12’Sİ HATLARDAN DOLAYI OLUYOR"
‘Enerji hırsızlığı yapılıyor’ denmesinin bilinçli olarak bölgeye dair algı yaratma çabası olduğunu dile getiren Orak, bu söylemlerin günün siyasetinden bağımsız olmadığını belirtti. 2015’te başlayan çatışmalı süreçte halkın tamamının ‘terörist’ ilan edildiğinin altını çizen Orak, “Yaratmaya çalıştıkları algının altyapısını hazırlamaya çalışıyorlar. Enerji kayıpları sadece söylenen oran ile hesap edilemez. DEDAŞ’ın en son açıkladığı 2018 sonu verilerinde yüzde 54.9 oranında olduğunu söyledi. Bunun içerisinde dağıtımdan dolayı kaynaklanan yüzde 12’lik hat kayıpları var. Hatların bakımının yapılmamasından, kullanılan iletkenin cinsinden dolayı kayıplar oluşuyor. Fakat buna rağmen bunu tamamen vatandaşın sırtına yüklüyorlar. Dağıtım firmalarının zarar ettiği bir durum yok. Burada bir aracı şeklinde çalışıyorlar. Enerjinin kayıplarını da yine halkın cüzdanından veya hazineden tekrardan sübvanse ediyorlar” dedi.
"İNSANLAR İŞSİZKEN BU DURUMLAR YAŞANABİLİR"
Bu noktada ‘hırsızlık’ denmesinin vicdansızlık olduğunu söyleyen Orak, “Bu durum buradaki hem siyasal ortamdan hem ekonomik ortamdan bağımsız değildir. Burada yoksulluk, işsizlik varsa hükümetin politikalarının sonucudur. Burada yaşayan insanlara iş, aş sağlamazsanız ve yandaş firmalarınıza bütün imkanlarınızı sağlarsanız bu durumlar olacaktır. Yoksulluğun olduğu bir yerde enerjinin, suyun yoksul insanlara sosyal devlet gereğince ücretsiz bir şekilde dağıtılması gerektiğini düşünüyoruz. Enerjinin bu kadar pahalı olduğu bir dönem. Ortalama 4 cent’e gelen 1 kW elektriği 16-17 cent’e sattığınız zaman bunun yansımaları da olacaktır. İnsanlarımız kaçak elektrik kullanmamasını biz de istiyoruz. Bunun oluşmasına sebep olan durumların ortadan kaldırılması gerekir” diye konuştu.
"İHTİYACI OLANLARA ENERJİ BEDELSİZ VERİLMELİ"
4 kişilik bir ailenin aylık elektrik tüketimi 230-250 kW arasında olduğunu belirten Orak, “Bunların tespitinin hükümetin yapması gerekir. Yaptıktan sonra bu kW’ye denk gelen bedelin alınmaması gerekir. Bu noktada tekrardan ilgili kurumlara sesleniyoruz. İhtiyaç sahibi olan insanlara bedelsiz enerji verilmesini istiyoruz. 8-9 aylık süreç içerisinde Cumhurbaşkanlığı tarafından bir kararname yayımlandı. İhtiyacı olanlara 80-100 lira arasında yardım yapıldığını söyleniyor. Ancak kime, nasıl veriliyor bir bilgimiz yok. Bu da bir muamma. Bu konuda bir yardım yapılıyorsa kamuoyuna açık ve net şekilde paylaşılması gerekir. Bu bölgedeki insanları hırsızlıkla itham edenleri kınıyoruz ve böyle haberler üretenlerin de bu halktan özür dilemesini istiyoruz” dedi.
"HALKIMIZ ÖZELLEŞTİRMELERE KARŞI OLMALI"
Kış ayında ve yaz aylarında enerji tüketiminin fazla olduğunu vurgulayan Orak, “Isıtma ve soğutmada elektrik kullanılmasını tasvip etmiyoruz. 4 cent’e üretilen enerji 17 cent’e satılıyor. Bu bir kamu hizmetidir. Üretildiği fiyat üzerinden halka sunulması gerekir. Fakat yandaş firmalara verilen özelleştirmeler bunu da bir kâr durumuna sokmuş. Doğal gaz da pahalı ancak ısıtmada daha avantajlıdır” dedi. Bölgenin soğuk ikliminden dolayı da yurttaşların dış cephelerine ısı yalıtımı yapmalarını öneren Orak, “Çünkü enerjinin yüzde 40’a yakını mantolama sistemi yapılmadığından dolayı kayboluyor. Enerji özelleştirmelerinin en büyük zararlarından biri de faturaların dağıtım adı altında da çok yüksek bedel alındığıdır. Yaklaşık 2 kat ücret ödüyoruz. Bu da özelleştirmelerin ne kadar sağlıksız olduğunun göstergesidir. Halkımız da enerjinin özelleştirilmesine karşı bizimle destek içinde olmalıdır” ifadelerini kullandı.